CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bütçenin arkasında hükümet yok. Atanmışlar gelmiş buraya bize bütçeyi sunuyorlar. Talimat almadan hiçbir bakan parmağını bile kaldıramaz” dedi.
Meclis’teki bütçe görüşmelerine söz alan CHP liderinin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
* Eskiden bakanlar kurulu bütçeyi sevk ederdi. Bakanlar kurulunun başında olan başbakan, gelirdi kendi bütçesini büyük bir özgüvenle Meclis’e anlatırdı. Her türlü eleştiriye karşı, oturur aslanlar gibi savunurdu. Şimdi başkan soruyor, “Komisyon nerede” Komisyon burada. Hükümet? Hükümet yok. Niye yok? Hangi gerekçeyle yok?
‘Gelecek buraya kendi bütçesinin arkasında duracak’
* Sayın Mehmet Uçum, Sayın Erdoğan’ın sayın danışmanı. Diyor ki, cumhurbaşkanlığı başdanışmanı; “Bu bir tek kişilik hükümettir” diyor. Tek kişi… Açın kitabını okuyun, ben okudum, siz neden Sayın Erdoğan’ın başdanışmanın kitabını okumuyorsunuz. Talimat mı bekliyorsunuz? “Tek kişilik hükümet” diyor. Tek kişilik hükümetse; gelecek buraya, parlamentoya gelecek, onuruyla kendi bütçesinin arkasında duracak ve bütçesini savunacak.
* Parlamentoda atamayla gelmiş olanların, halkın oy vermediği kişilerin; bu kürsüye çıkıp, bizden oy istemesi kadar abes bir şey yoktur. Gelecek, Sayın Cumhurbaşkanı ‘Evet beni halk seçti, benim bütçem budur, şunları anlatıyorum, şunları yapacağım’ diyecek ve bütçesinin arkasında duracak. Bütçesinin arkasında hükümet yok. Atanmışlar gelmişler buraya, bize bütçeyi sunuyorlar.
‘Talimat almadan hiçbir bakan parmağını bile kaldıramaz’
* Talimat almadan hiçbirisi parmağını bile kaldıramaz. Talimat almadan hiçbir bakan parmağını bile kaldıramaz. Çünkü hiçbirisinin yetkisi yok. Yangın söndürmeye gidiyorlar, ‘Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatı ile yangını söndürmeye başladık’ diyorlar. Yani talimat gelmese yangını söndürmeyecek misiniz? Söndüremezler. Emin olun söndüremezler.
‘Eleştirilere tahammül edemiyor, doğruları duymak istemiyor’
* Erdoğan eski Erdoğan değil ve eleştirilere tahammül edemiyor, doğruları duymak istemiyor. Etrafındaki kadro da her seferinde, ‘Ne güzel yaptınız efendim, doğruları yaptınız efendim. Çok iyi şeyler yaptınız efendim.’
* Bu sistem ne yaptı biliyor musunuz? Sizi siyaset yapmaktan alıkoydu. Siz siyaset yapamıyorsunuz. Parlamentonun itibarı… Erdoğan’dan başladım, parlamentonun itibarına saygı duymuyor; diye. Bakanları da saygı duymuyor. Hepsi atandı. Bizim soru önergelerimize yanıt vermiyorlar. 29 Kasım 2022 itibariyle 701 soru önergesine cevap verilmemiş. Ne demektir, soru önergesine cevap vermemek. Sayın Başkan size de söylüyorum, her bütçe konuşmasında söylüyorum. ‘Ben milletvekilini takmam arkadaş, kim oluyor milletvekili, beni Cumhurbaşkanı atadı, istediğim soruya cevap veririm, istediğime vermem’, diyor.
‘Ağlamayın arkadaşlar, ağlamayın’
* Hadi başkan diyemez. Niye diyemez? Onu da gayet iyi biliyorum. Çünkü başkanı başkan yapan, yine aynı irade. Ne diyecek şimdi? (AKP sıralarından ‘Biz seçtik’ sesleri) Ben nasıl seçtiğinizi de çok iyi biliyorum, sizin nasıl milletvekili seçildiğinizi de çok iyi biliyorum ben. (AKP sıralarından gelen itirazlar üzerine…) Ağlamayın arkadaşlar, ağlamayın.
* Bütçe geldi, güzel. Bu bütçe gelirin nasıl toplanacağını, nasıl harcanacağını bize anlatan bir bütçe. Bu bütçe, ilkelerden yola çıkarak hazırlanması gereken bir bütçe. Anlatacağım, beni dikkatle dinlerseniz anlatacağım her şeyi size. Çocuk gibi ağlamayın, bağırmayın. Bana itiraz ediyorsan gel kürsüye gel, gel buraya gel.
’17 kurumun faaliyet raporu hiç yayınlanmadı’
* Bütçeyi parlamento yapar ama bir şey daha yapar. Parlamento kabul ettiği bütçenin yasalara uygun olarak harcanıp harcanmadığını da denetler. Parlamentonun öyle bir görevi var. Denetimi kimin aracılığıyla yapan, Sayıştay aracılığı ile yapar. Sayıştay’a der ki, ‘Sen benim adıma, TBMM’nin kabul ettiği kesin hesap kanunu ve bütçeyi denetleyeceksin. Acaba bürokrasi, acaba yürütme organı bunu doğru harcadı mı, harcamadı mı?’ Ben söylemiyorum, Anayasa söylüyor, 160’ıncı madde. ‘Sayıştay, TBMM adına bütçe harcamalarını denetler’ diyor.
* Sayıştay denetledi… Özellikle atananlara sormak istiyorum. Sayıştay 315 kamu kurumunun faaliyet raporlarına baktı. 17 kurumun faaliyet raporu hiç yayınlanmadı. Ne demektir, 17 kurumu yöneten kişiler diyor ki; ‘Ne demek Meclis ne demek Sayıştay. Raporu bile yayınlamıyorum, gidin kime anlatırsanız anlatın.’ Siz bunu içinize sindiriyor musunuz? Sindiriyorsunuz, zaten sorun oradan başlıyor.
‘Sorgulamamak iradeyi ipotek altına vermektir’
* Sorgulamamak ne demektir onu da söyleyeyim. Gayet açık şekilde, iradeyi ipotek altına vermek demektir. ‘Ben eleştirirsem beni bir daha milletvekili listesine koymazlar.’ Bu korku ile devlet yönetilmez. Hakaret değil arkadaşlar, gerçek gerçek. Kul hakkına riayet edeceksin.
* Kamu özel iş birliği… değil mi yapıyorsunuz. (AKP sıralarından sataşmalara ilişkin) Uyuşturucuya da geleceğim, baronları size tek tek anlatacağım. Bu kardeşiniz hepsini biliyor. Kamu özel iş birliği… Garanti veriyorsunuz, dolar garantisi veriyorsunuz, euro garantisi veriyorsunuz. Dolar garantisi verdiğinizde ABD’deki enflasyonu da bu milletin sırtına yıkıyorsunuz. Euro garantisi verdiğinde, Almanya’daki enflasyonu da bu milletin sırtına yıkıyorsunuz.
* Diyorlar ya ‘Dünyada enflasyon var.’ Dünyada enflasyon var da o enflasyonu getirip bizim milletin sırtına yıkıyorsunuz siz. Mevzuata göre, bu kamu kurumlarının yükümlülüklerini yayınlamaları lazım. Hiçbirisi yayınlamıyor. Siz bilmiyor musunuz? Bilmezsiniz, söylemezler size. Ve dolayısıyla suç işleniyor.
‘Bir kişinin iradesine devletin bütçesi teslim edilmez’
* Devlet harcamalarının neye göre yapıldığını bilmemiz lazım. Devlet harcamaları keyfi olarak yapılmaz, bir kişinin iradesine devletin bütçesi teslim edilmez. Devlet dediğiniz kurum saygın bir kurumdur. Liyakat ve adaletle yönetilir, herkesin arzu ettiği gibi yönetilmez. Bir kişinin iradesine göre yönetilmez. Devletin temeli, hukuk ilkelerinden yola çıkar, yani belirliliktir. Üç kuralı vardır belirliliğin. Bir, hukuk normlarının belirli olması lazım. İki, bilinebilir olması lazım. Üç, öngörülebilir olması lazım. Bunlar olduğu taktirde olur.
‘Sarayda yaşayanlar ve sarayın dışında yaşayanlar’
* İkili bir yapı oluştu Türkiye’de, sarayda yaşayanlar ve sarayın dışında yaşayanlar. Bunu Fuat Keyman hoca söyler. İki Türkiye’den de bahseder. Artık tam anlamıyla iki Türkiye var. Biri saray ve şürekasının, beşli çetelerin yaşadığı Türkiye. Orada her şey çok mükemmel. Orada yaşayanların bir elleri yağda, bir elleri balda. O Türkiye’de her şey var, masalar dolup taşıyor, ejder meyveli smoothie’ler var. Eğlenceler, keyifler, 100 binlerce dolarlık çantalar var. Evlatların vakıfları var, gökdelenleri var, evlatlar birbirlerine çekirdek gönderir gibi milyon dolarları gönderiyorlar… Gittim yerinde gördüm.
* Man Adası’nda çil çil paraları var. Bu Türkiye diğer Türkiye’nin; yani, halkın 481 milyar dolarını hortumlamış durumda. O paranın bir kısmıyla da bu yarattıkları sistemi ayakta tutabilmek için etrafa atanmışları dizmiş durumdalar. Yandaş medyayı yaratmış durumdalar. Trol orduları, kullanılan şarkıcı ve türkücüleri var. Kara paraları, baronlar, pudracı danışmanlar var. Var oğlu var…
‘Ronaldo ve Messi, Türkiye için oynayacaklar’
* Ne yazık ki bu düzenin yarattığı ikinci Türkiye var. Trajik Türkiye var. Bu trajik Türkiye’de günlük hayatta kalma kavgası var. Kenar mahallelerde yaşam mücadelesi var. Bu Türkiye’de milyonlarca yoksul ve hatta aç insanlar var. İş bulamadığı için kendini yakan insanlar. Borçlarını ödeyemediği için intihar edenler var. Bu Türkiye’de çocuklar eksik beslenmeden dolayı büyüyemiyor, uzayamıyor ve gelişemiyor. Ama biz bu saray Türkiye’sine karşı başka bir Türkiye vizyonu açıkladık ve bu Türkiye için 70 kişilik ekip 7 gün 24 saat çalışacak.
* Dünyanın en iyileri ile çalışacak. Bakın futbol ligindeki gibi anlatayım, malum dünya kupası var. Ronaldo ve Messi, Türkiye için oynayacaklar, birinci Türkiye’nin ikinci Türkiye’yi sadakaya bağlama programını yırtıp atacaklar. O Türkiye’de dijital teknoloji, yapay zekâ, makine öğrenimi, finansal teknolojiler ve yeşil enerji var. Herkes daha iyi bir yaşam ve düzen için çalışacak, çocuklara yeni bir Türkiye hayalini vereceğiz. Yeni bir siyaset üstü anlayış ve liyakat ile Türkiye’yi büyüteceğiz.
‘Hak gelecek, batıl zail olacak’
* (AKP sıralarından gelen seslere) Arkadaşlar niye ağlıyorsunuz. Ağlamanız ne zaman bitecek sizin. Az önce söyledim, şampiyonlar ligi takımı karşısında gözleri ışıldayan fotoromanlar var. Vallahi tam bir amatör küme var karşımızda. Hor gördükleri ve üsten baktıkları, vergilerini en temel haklarını gasp ettikleri o ikinci Türkiye bu yarattıkları saray Türkiye’sini yenecek, daha açık ve net söyleyeyim. Hak gelecek, batıl zail olacak.
‘Uyuşturucu kaçakçılarının tamamının paralarını getirin Türkiye’ye, ne yaparsanız yapın dediniz’
* Baronlara geliyorum, dostlarınız olan baronlara geliyorum…. Çocuklarımızı zehirleyenlere geliyorum. Yedi kanun çıkardınız, ben size iradenizi ipotek ettiniz derken boşuna söylemiyorum. Yedi kanun çıkardınız, çıkardığınız yedi kanunu beş kez uzattınız. Yetki verdiniz, saray ve bakanlara. Uyuşturucu kaçakçılarının tamamının paralarını getirin Türkiye’ye, ne yaparsanız yapın dediniz. Bazı Alacakların Yeniden Yapılanması Hakkında Kanun… Bakın ne yazmışsınız.
* Türkiye’ye getirilen varlıklar nedeniyle, dolar, euro, hisse senedi nedeniyle; madde hükmünden yararlananlar, bunların kanunu temsilcileri hakkında hiçbir şekilde, vergi incelemesi, vergi tarhiyatı ile ilgili araştırma, soruşturma, kavuşturma, vergi cezası ve idari para cezaları kesilmez, dediniz. Soruşturmayı savcılık yapıyor, dokunmayacaksın diyor. Kovuşturmayı hakim yapıyor, dokunmayacaksınız diye. Parayı getirin, ne olursa olsun dediniz. Akşam eve gittiğinizde, evlatlarınıza sorun. Ben gittim bu kanunda elimi kaldırdım ve tüm uyuşturucu baronları Türkiye’ye geldi, diye.
‘Kapkaranlık bir şeye izin verdiler’
* Bu kara para konusunu en anlaşılır dille anlatmaya çalışacağım. Bunları da çok iyi tanısınlar… Çok açık konuşacağım. Din ve iman için oy veriyorum diyen vatandaşım da dikkatli dinlesin. Onun da dikkatli dinlemesini istiyorum. Çünkü sizin de bu konuda sorumluluğunuz var. Çünkü dünyanın en aşağılık insanları şüphesiz uyuşturucu kaçakçılarıdır. Uyuşturucu, insan onurunu yok eder ve öldürür. Başınıza gelecek en korkunç şey uyuşturucudur. Uyuşturucu baronları öldürerek zenginleşirler. Çoluk çocuk, kadın ve erkek, yaşlı genç fark etmez. Biçer geçerler. Bu aşağılık insanlarla mücadele etmek için dünya ne yaptı? Kazandıkları parayı sisteme sokmaları lazım. Yasal değilse sisteme sokamıyorlar. Bankaya yatırırken soruyor paran nerede kardeşim? Nereden sen bu parayı buldun, diye soruyor.
* Bankaya yasal dayanağınız yoksa, yatırmaya kalkarsanız başınız belaya girer. Milyarlarca dolar parayı bu yoldan kazanan aşağılık kişiler, parayı sisteme sokmayıp ne yapacaklar, depolamaları lazım. Milyarlarca doları nereye depolayacaklar, yer yok bunlarda. Hadi depoyu buldun, parayı koydun. Ama bu para bir şeyi satın almana yaramıyorsa, tuvalet kağıdından öte bir şeye yaramaz. Satın alman, yani sisteme girmesi lazım. Sisteme sokmadığı taktirde bu paranın hayrını uyuşturucu baronu görmez.
* Buraya kadar her şey net. Saray ve şürekası ülkeyi batırınca, cari açık patlayınca para peşinde koştu. Nereden bulacağız parayı, diye. Düzgün hiç kimse yatırım yapmayınca, kapkaranlık bir şeye izin verdiler, yeni bir yasal düzeleme çıkardılar. Yedi kez… Özetle ‘Parayı getir, nereden kazandığını asla sormayacağım, hiçbir vergi müfettişi sormayacak. Hiçbir vergi dairesi müdürü, savcı, polis sormayacak, hâkim hakkında dava açmayacak, parayı getir nereye kadar getirirsen getir.’
* Türkiye’ye kirli paraların çamaşırhanesi haline getirdiler. Bu paraları aldılar, getirdiler, hiç kimse sormadı, bankalara yatırdılar, yıkadılar, temizlediler. Onlar için Türkiye kirli paralarının yıkanacağı bir ülke haline geldi. Koca Türk devletini mafya bozuntularına çamaşırhane yapanların Allah bin belasını versin. Bir kereye mahsus yapmadılar. 2016’dan bu yana soru sormam getirin paranızı. dediler. Yeter ki getir kaynağını sormayacağım, nereden kazandığını sormayacağım dediler. MASAK devreye girdi, koskoca MASAK’ı devre dışı bıraktılar. Türkiye’yi gri listeye aldılar. Sanıyorsunuz ki Türkiye dünyaya kapalı.
‘Mert emniyetçilerimiz bu fotoromancıdan bıkmış vaziyette’
* Uyuşturucu paralarını getirdiler, kendileri de geldiler. Türkiye’de at koşturdular, en önemli mafya liderleri ve uyuşturucu baronları Türkiye’ye geldiler, Türkiye’de oturdular ve daire aldılar, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı için müracaat ettiler. Siz bunları bilmiyor ve sormuyor musunuz? Bakın, kendi aralarında hesaplaştılar. Mafya lideri geliyor yurt dışından, buradaki mafya o da yurt dışında, hesaplaştılar ve öldürdüler onları. Baronlar burada at koştururken o zaman araya fotoroman malzemesi giriyor. Emniyet güçleri paralize edildi, emniyet güçlerine baskı yapılıyor. Mert emniyetçilerimiz bu fotoromancıdan bıkmış vaziyette, hikâyenin gerisini herkes biliyor. Ama şunu unutmayın, uyuşturucuyu da uyuşturucu baronunu da bu pisliğin önünü açanların tamamını da deftere yazdık, hepsinin hesabını soracağım.
Dört soru
* Dört soru soruyorum, içinizden bir yürekli kişi varsa şu kürsüye gelir, İçişleri Bakanlığı bütçesinde görüşülürken bu soruları Kılıçdaroğlu sordu, cevabını ver der. Bir, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Cumhuriyet tarihinin en büyük uyuşturucu operasyonu dediği operasyonda nasıl oldu da herkes serbest kaldı? İddianamede çıkan sanıklarla Soylu’nun oğlunun ne ilişkisi var? İstanbul Emniyeti Soylu’nun oğlunun aracını sanıklara kiraladığı için mi aradı? Soylu’nun Türkiye’den gönderdik dediği Sırbistan’daki uyuşturucu çetesinin lideri, nasıl oldu da İstanbul’un göbeğinde kendine özel bir hayat kurdu, uyuşturucu faaliyetlerini yönetti, rakip çetesi nasıl elini kolunu sallayarak Türkiye’ye gelip onu öldürdü. Kolombiya’dan yakalanan 5 ton kokainin gerçek sahibi kim?
* Mustafa Çalışkan ile ne derdiniz var, FETÖ ve uyuşturucu ile mücadele eden kişiyi neden bu konuma getiriyorsunuz? (AKP sıralarından, ‘Açıkla o zaman’ sesleri üzerine). Nerenin milletvekilisin, sana nerenin milletvekilisin, git o ile en yakın taksi durağana git, orada konuş, burada uyuşturucu nerede satılıyor sana anlatacaktır, dünyadan haberin yok senin.
‘Yolsuzlukları yasalaştıran bir kanun çıktı. Haberiniz bile yok’
* Bir şey daha yaptınız. Bu Gazi Meclis diyorsanız, gaziler arasında ayrım yapmayan bir Meclis olması lazım. Gaziler arasında ayrım yaptınız siz ya, şehitler arasında ayrım yaptınız. Çok daha vahim bir şey anlatayım. Bu Meclis’te asla ve asla benim bildiğim kadarıyla yolsuzluklar, rüşvet, malı götürmek için hiç kimse elini kaldırıp bu böyle olsun dememeliydi. Kul hakkı yiyene karşı ortak tavır sergilemeliyiz. Olabilir, her birimizin siyasi görüşü farklı olabilir. Ama ahlak ve erdem konusunda beraber olmak zorundayız. Beytülmale sahip çıkmak zorundayız. Sizin, AK Parti ve MHP milletvekillerinin iradesi ile bir kanun çıktı burada, yolsuzlukları yasalaştıran bir kanun çıktı. Haberiniz bile yok. Siz kusura bakmayın, el kaldırıp indiriyorsunuz. Haberiniz olsa itiraz ederdiniz.
‘Aldığınız aylık helal mi arkadaşlar’
* Kanunun adını okudum, Olağanüstü Hal Kapsamında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilmenin Kabul Edilmesi Hakkında Kanunun, bu geldi buraya ve komisyondan geçti. 26 Mayıs 2022, 7407 sayılı kanun. Bu kanun değiştiriliyor. Bu kanun Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ile ilgili bir kanun… Karar alan, bu yönetimde, TSMF’de. Karar veya tedbirleri icra eden, her türlü adli ve idari önlemler kapsamında görev alan kişiler ve olağanüstü hal kapsamında yayınlanan kanun hükmünde kararnameler kapsamında karar alan ve görevleri yerine getiren kişiler, bu karar, görev ve fiilleri nedeniyle, yani usulsüzlük, yolsuzluk yaptılarsa bu nedenle haklarında hukuki, idari, mali, cezai sorumluluğu da olmaz.
* Siz buna ‘evet’ dediniz. Bankayı düşünün, kayyum atadınız, aldı amcasının oğluna verdi, hiç kimse bir şey yapamaz. Çünkü sizin el kaldırdığınız kanuna göre bu görevi yerine getiren kişilerin, karar, görev ve fiilleri nedeniyle, hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluğu doğmaz diyor. Siz buna evet dediniz… Şimdi soruyorum, aldığınız aylık helal mi arkadaşlar? Helal mi? Bu kadar itiraz ettiniz, bunun için niye itiraz ediyorsunuz, niye buna evet dediniz.
* Hiç gücünüze gitmesin arkadaşlar, çürüttünüz, bu kutlu çatıyı çürüttünüz. Her şeyden vazgeçiyorum da ya kendi bakanınız, sizin bakanınız; bir milletvekilinin mafyadan her ay 10 bin dolar aldığını söyledi ya. Sizin bakanınız söyledi. Bir kişinin gücüne dahi gitmedi. Bir kişi çıkıp onuruyla, bu iş nedir diye dahi sormadı. Bir de bana diyorsunuz ki niye bunu söylüyorsun. Hayret ediyorum. Hepiniz, bu çatı zan altında kalıyor. Siz milletvekilisiniz arkadaşlar. Suç ortağı değilsiniz. Ses çıkarmadığınız andan itibaren suçu onaylıyorsunuz demektir. Ve suç ortağı oluyorsunuz demektir. Bunu nasıl içinize sindiriyorsunuz merak ediyorum. Meclis çürüdü. Devlet de çürüdü. Rüşvet alan kişiden büyükelçi olur mu? Gidersiniz parayı ödersiniz, devletin bütün sırlarını satın alırsınız. Rüşvet alan adam, karaktersiz bir adamdır. Satar, vatanını da satar her türlü bilgiyi de satar.
‘Savaş ve din kisvesine daha çok bürünmek zorunda kalıyor’
* Onun, halkı kandıran tüm vaatleri çöp oldu. Vaat kalmayınca hem ekonomik hem siyasi zorbalıkla halkı eziyor şimdi. Halk kan ağlıyor, ama halktan kopuşu o kadar sert oldu ki. Halkı anlamak için şefkatten ve enerjiden yoksun. Ne yapacak? Savaş ve din kisvesine daha çok bürünmek zorunda kalıyor. Sürekli de bunu yapıyor. Bakmayın o vatan, millet, Sakarya nidalarına… Bu saray ahalisinde asla ve asla ideolojik hiçbir şey yok. Kimse kendisini kandırmasın. Vatansever olsa dün küfrettiklerinin bugün elini öpmek için sıraya girmezdi. Vatan toprağını düşmana terk edip Süleyman Şah Türbesi’ni kaçırmazdı. Terörle mücadele için yabancı askerlerin Türkiye’ye davet edilmesi için buradan tezkere çıkarmazdı.
* Bir ideolojileri ve felsefesi yok. “En çok parayı nasıl götürürüm ve en çok erişimi nasıl sağlarım, satın alırım…” Kafası sadece buna odaklı. Tiranlar her zaman böyle davranırlar. Gerçeği, krizleri reddederler. O da tümüyle Türkiye’den koptu. Her şeyi reddediyor. Ekonomiyi, açlığı, yoksulluğu, işsizliği reddediyor. Getirdiği sığınmacıların bir sorun olduğunu da reddediyor. Reddetmeyeceği bir gerçeği söyleyeyim, tiranlar, zorbalar hep giderler, o da altı ay içinde gidecek.”