Avukatları, tam 1240 gündür tutuklu bulunan işadamı Osman Kavala’nın casusluk suçlamasıyla tutuklanmasına yönelik itirazının reddediliği 15 üyeli Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) kararına yedi üyenin muhalefet şerhi vermesini ‘umut verici’ olarak tanımladı.
Kavala Gezi Parkı davasından 18 Şubat 2020’de beraat etmesi ve hakkında tahliye kararı bulunmasına karşın ertesi gün bu kez darbe girişimi soruşturması kapsamında tutuklanmıştı. Kavala 9 Mart’ta 2020’de ise bu kez casusluk suçlamasıyla tutuklanmıştı.
Kavala haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle 4 Mayıs 2020’de AYM’ye başvurmuş, başvuru 29 Aralık 2020’de reddedilmişti.
Mahkemenin gerekçeli kararı dünkü Resmi Gazete’de yayınlandı. Kararda, yüksek mahkemenin, tutuklama süresinin soruşturma aşaması için kanunda öngörülen süreyi aşması, dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın ‘başvuru yollarının tüketilmemesi’ nedeniyle ‘kabul edilemez olduğuna’, tutuklamanın hukuki olmadığı iddiasına ilişkin olarak kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ‘ihlal edilmediğine’, tutukluluğun makul süreyi aştığı iddiasına ilişkin olarak kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ‘ihlal edilmediğine’ oy çokluğuyla karar verdiği, başkan dahil yedi üyenin şerh düştüğü görüldü.
‘Güçlü ve cesur görüşler’
Kavala’nın avukatları şu ifadeleri kullandı: “Başkan ve altı üyenin suçlama ve tutuklamanın Anayasamıza, AİHS ve AİHM normlarına aykırı olduğunu net bir şekilde ortaya koyan görüşlerine rağmen çoğunluk, eylemden suça ulaşmak yerine sıradan gerekçelerle hak ihlalini sürekli hale getirmişlerdir.”
Avukatların şerhten alıntıları ise şöyle:
*…somut başvuruyla ilgili en önemli mesele başvurucunun tutuklandığı siyasal veya askerî casusluk suçunun varlığına dair kuvvetli belirti bir yana basit şüphenin dahi ortaya konulamamış olmasıdır. (Başkan Zühtü Aslan)
*…suçlamaya konu olup fail tarafından elde edilmesi amaçlanan devlet sırrının hangi konuda, hangi kurum nezdindeki hangi gizli bilgiler olduğu ve bu bilgileri elde etmek için hangi icra hareketinde bulunulduğu hususunda tutuklama kararı veya diğer soruşturma belgelerinde herhangi bir iddia, bilgi, belge veya emare yer almamaktadır. (Başkan Vekili Hasan Tahsin Gökcan)
*Bu şekildeki yaklaşımlarla kişilerin kendi toplumları veya başka toplumlar üzerindeki sosyolojik, antropolojik, tıbbi veya hukuksal alanlardaki bilimsel veya kültürel çalışmaları hakkında da toplumun sinir uçlarının araştırıldığı ve toplumsal-kültürel sırların yabancılarla paylaşıldığı gibi isnatlarda bulunulması mümkün olabilir. Böyle bir yaklaşımla suçlanamayacak kimse kalmayacağı gibi bu mantık benimsendiğinde, söz konusu sivil toplum faaliyetlerine katılanlar hakkında da suça iştirak isnadında bulunulması gerekir. (Başkan Vekili Hasan Tahsin Gökcan)
*Kafka’nın Dava romanında Josef K. kendisini aniden bir hukuk sarmalının ve labirentinin içinde bulmuştu: “Jozef K. bir hukuk devletinde yaşıyordu… bütün kanunlar sapasağlam yürürlükteydi …” Somut olayımızda başvurucunun neredeyse aynı olguya dayalı suçlamalarla ve kuvvetli şüphe uyandıracak önemli yeni deliller ortaya konulmadan iki kez tahliye edilip üç kez tutuklanması da Kafkaesk bir hukuk sarmalına benzemektedir. (Üye Engin Yıldırım)
Avukatların açıklamasına şöyle devam edildi: “Hak ihlaline dair bu görüşler, her ne kadar Osman Kavala’nın tutukluluk durumunu değiştirmese de, çağdaş hukuk normlarının sahiplenilmesi konusunda umut vericidir. AYM kararının muhalefet şerhinde belirtilen güçlü ve cesur görüşlerin, Türk yargısının işleyişinde hak ettiği yeri alması en önemli beklentimizdir.”