Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, kadına yönelik ayrımcılıklar ve eşitsizliklerle mücadeleyi diğer tüm kadın ve LGBT örgütlerini gözardı ederek sadece hükümete yakın örgütlerle yürütmek için ‘kolları sıvadı’.
Birinde Erdoğan, birinde Davutoğlu etkisi
Bakanlık, kadına şiddete karşı ciddi yaptırımlar içeren Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesi’nin nasıl uygulandığını izlemesi için kurulacak GREVIO komitesinin Türkiye adaylarını belirleyecek olan ekibe, süreci başından beri takip eden kadın ve LGBT örgütlerinin taleplerini gözardı ederek KADEM, KASAD-D ve AKDER’i seçti.
Yönetim Kurulu’nda Sümeyye Erdoğan’ın da yer aldığı KADEM (Kadın ve Demokrasi Derneği) son dönemde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ‘kadınla erkeğin eşit değil eşdeğer olduğu’na yönelik yaptığı ve dernek üyesi kadınlarca ‘beğeniyle alkışlandığı’ toplantıyla gündeme gelmişti. KASAD-D (Kadın Sağlıkçılar Dayanışma Derneği) ise, Başbakan Amet Davutoğlu’nun eşi doktor Sare Davutoğlu’nun kurucu üyeleri arasında yer almasıyla biliniyor.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, kısa süre önce Avrupa Konseyi’nin Türkiye’den sözleşmeyi imzalayan taraf ülkeleri denetlemekle sorumlu olacak GREVIO kurulu için adaylarını belirlemesini istemesi üzerine dün bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantının amacı, GREVIO komitesi için Türkiye’nin adaylarını belirleyecek 9 kişilik komitenin 3 STK üyesini seçmekti.
Tüm itirazlar reddedildi
Bakanlık, toplantıya süreci başından beri takip eden kadın ve LGBT örgütlerinin katılımını zorlaştıran türlü engeller koymasıyla gündeme gelmişti. Toplantıya buna rağmen katılan 77 kadın ve LGBT örgütünce oluşturulmuş İstanbul Sözleşmesi Türkiye İzleme Platformu, Bakanlığın antidemokratik yöntemlerine ve usül dayatmalarına dair itirazlarını sundu.
İtirazları kabul edilmeyen platformun üyeleri toplantıyı terketmek zorunda kalınca, Bakanlık geride kalan örgütlerle komitenin 3 STK üyesini KADEM, KASAD-D ve AK-DER olarak belirledi.
İstanbul Sözleşmesi Türkiye İzleme Platformu’nun yaptığı açıklamada, Bakanlığın uygulaması sertçe eleştirilerek, “Hükümet kadına yönelik şiddeti kendi kurdurduğu derneklerle önleyemez” denildi.
‘Kadına değil, aile ve toplum yasasına seferber’
Platformdan şu açıklama yapıldı: “Dokuz üyesinden altısının kamu temsilcisi olduğu böyle bir kurul kabul edilmeyeceği gibi kurula “seçilmiş” olan dernekler açısından da hükümetin tercihini önceden yaptığı açıktır. Bu süreç meşru değildir. Kadına yönelik şiddetle ilgili uluslararası bir sözleşmenin izlenmesinin kamunun ağırlıklı olduğu böyle bir kurula havale edilmesi kabul edilemez”
Bakanlığın ortak hareket ettiği STK’ların, kadına yönelik şiddete karşı alınacak önlemleri ‘aile yapısına’, LGBTİ bireyler için getirilen ayrımcılık yasağınıysa ‘toplum yapısına’ bağlamak için ‘seferberlik’ ilan ettiğini belirten platform, “Bakanlık bünyesinde oluşturulan bu yeni “kurul”, İstanbul Sözleşmesi sürecinden, kadın ve LGBTİ örgütleri dışlayarak, bizzat sözleşmenin içeriğini çarpıtma ve uygulanmasını engellemek üzere oluşturulmuş bir kuruldur” açıklamasını yaptı.