Her iki tarafın da üzerinde anlaşılan senaryoya uymakta zorluk çektiği aşikâr.
Türk hükümeti, AB’nin taahhüdünü yerine getirme yetisinden şüphe ediyor ve hepsinden öte, çok sayıda Suriyelinin gerçekten ülkede kalmaya karar vermesi ve bunu yaparak zaten gerilmiş olan Türk emek piyasasında daha fazla rekabet yaratması halinde yaşanabilecek bir dahili geri tepmeden korkuyor.
AB hükümetleri, bilhassa Köln’deki olaylardan beri, yeni gelen mülteci akışını durdurmaları yönünde artan bir baskı altında ve eski ve yeni mültecilere karşı sert tavır almaları isteniyor.
Suriyeli mülteci krizi, geçmişte çok fazla sığınmacı kabul etmiş olan AB ülkelerinde açık sinir haline gelmiş durumda. Bu hassasiyete dokunan herhangi bir olay ya da gelişme, AB-Türkiye ilişkilerinde derhal yankısını bulacaktır.
Birkaç ay içinde somut sonuçlar ortaya konulana dek, her iki tarafın da bu öngörülemez durumla başa çıkmak için soğukkanlı olması gerekecek.