Türkiye’nin 10 yıllık ilerlemesinin heba edilmesi ve dünyadaki itibarının yerle yeksan olması noktasına yaklaştık. Bu geriye gidişin, ülkenin demokratik liyakatine kara leke sürmesi yetmezmiş gibi, ekonomik görünümü ve bölgedeki nüfuzu üzerinde de olumsuz etkileri olacak.
Bu karanlık manzara karşısında, giderek artan sayıda insan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e mesela yeni internet yasasını veto etmek suretiyle müdahale etmesi çağrısı yapıyor. Katılıyorum.
Faal bir sosyal medya kullanıcısı, bilgisayar ve enformasyon teknolojisiyle derinden ilgili olan Gül, internet özgürlüğünü sınırlayan böyle bir yasayla nasıl uyuşabilir?
Kanımca, Gül’e devreye girmesi çağrısı yapanların çoğu, kurucusu olduğu partinin çıkardığı hassas bir yasayı bloke etmenin onun açısından ne kadar zor olduğunun farkındadır. Kendisinin eski yoldaşı Erdoğan ile -en azından şu sıra- çatışmaktan çekinmesi için pek çok taktik, stratejik ve siyasi sebep bulunuyor.
Ama kişisel ve siyasi itibar diye bir şey de var. Korkarım, Gül’ün zamanı tükendi. Bu kadar hayati bir kararı mesela marttaki yerel seçimler sonrasına ertelemek gibi bir seçenek artık yok. Avrupa değerleri ile standartlarına, dünyaya açık demokratik bir Türkiye’ye bağlılık konusunda kararlı adamın, kamuoyu önünde şüpheye yer bırakmaz biçimde hangi tarafta durduğunu göstermesinin vakti geldi.
Joost Lagendijk”in yazısı