• SANAT
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11'i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • SPOR
  • VPN HABER

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

İyi Parti nedir?

27/10/2021 19:53

DAĞHAN IRAK

daghan@daghanirak.com

@daghanirak

Son yıllarda Türkiye kurumsal siyasetinde aktörler bazında yaşanan en büyük değişiklik, İyi Parti’nin kendisini ana akım siyasete kabul ettirmesi oldu. Radikal sağ partinin ana akımlaşması ya da ana akım sağ partilerin radikalleşmesi, Türkiye’de nadir gerçekleşen bir olay değil. Bu yazıda bunun sebeplerinden de bahsedeceğim.

İyi Parti’nin siyaset tarzı ve siyasetinin içeriği de benzersiz değil. Ama parti, post-AKP döneme oldukça güçlü gireceğe benziyor. Hatta, seçimin geciktiği her günün İyi Parti’nin lehine işlediğini söylemek mümkün. Ben, seçimin 2023’e kadar sarkması durumunda, normal şartlarda, İyi Parti’nin, CHP’nin oy oranına ciddi şekilde yaklaşacağını düşünenlerdenim. Bunun nedenini de bir kısmı Türkiye toplumunun yapısından, diğer bir kısmı da İyi Parti’nin bilinçli stratejilerinden kaynaklı faktörlere bağlıyorum ki bu faktörlere de bu yazıda değineceğim.


Öncelikle İyi Parti’nin varoluş nedeninden başlayalım. Bilindiği üzere İyi Parti, Meral Akşener’in başını çektiği muhalif bir grubun MHP’de, AKP destekli Devlet Bahçeli’yi devirmesinin engellenmesi ve sonrasındaki ihraçlar neticesinde kuruldu. Ancak, İyi Parti’nin kuruluşunu yalnızca bir liderlik çekişmesine bağlarsak, onun toplumda bu kadar hızlı kabul görmesini ve yükselmesini açıklayamayız.

Türk milliyetçiliği, ezelden beri iki ana hat üzerinden yürüyen bir siyasal akım; bir tarafta köklerini Ziya Gökalp’e, Nihal Atsız’a bağlayan modernist milliyetçilik, diğer tarafta ise Türk-İslamcı, Anadolu sağcılığına yakın, gelenekçi milliyetçilik. Bir taraf Susurluksa, diğer taraf Maraş diyebiliriz yani.

İki kanadın da ‘devlet adına kurşun atmanın da, yemenin de şerefli olduğu‘ düşüncesinde olduğu kesin; ancak bir taraf bunun devletin resmi aygıtlarıyla yapılmasını desteklerken, diğeri paramilitarizm yanlısı. Bu iki kesim, Alparslan Türkeş zamanında güçlü liderlik ve hareketin içindeki lidere koşulsuz ve sorgulamasız itaat geleneği sayesinde uzun süre çok büyük kopuşlar yaşanmadan bir arada yürüdü. 1990’larda Muhsin Yazıcıoğlu fraksiyonunun kopuşu büyük bir istisna yaratmakla beraber (ki bu kopuş da aslında ülkücüler içindeki modern-İslamcı kavgasının bir uzantısıydı) MHP, kendi kadrolarını gergin bir ateşkes içinde de olsa bir arada tutmayı başardı. Tâ ki Devlet Bahçeli’nin, 2014-15 döneminde Fethullahçılardan boşalan rejimin küçük ortağı kadrosuna tâlip olması ve Erdoğan’ın çözüm sürecinin bitişiyle beraber HDP tarafından koltuğundan edilme tehlikesi yaşamasına dek.

Türkiye’nin ana akım siyasi ekseninin tamamen Erdoğan yandaşlığı-karşıtlığı üzerinden geçmeye başlaması, MHP içindeki iki farklı fraksiyonun da bir arada yaşama ihtimalini ortadan kaldırdı. Erdoğan yanlısı bir MHP’de ortak siyaset imkanının kalmamasının üzerine, bir de Bahçeli’nin, Akşener’i ve diğer muhalifleri ortadan kaldırmak için AKP güdümlü yargıyı kullanması eklenince, ayrılık kaçınılmaz oldu.

Bu ayrılığın, taban nezdindeki karşılığına bakınca aslında ülkücü hareketin, hiçbir şekilde küçülmediğini görüyoruz. Aksine, MHP’nin AKP, İYİP’in CHP ile yaptığı ittifaklar Türkiye’de aşırı sağı hiç olmadığı kadar ana akımlaştırdı. MHP’nin iktidar ortağı olduğu 1999 seçiminde oy oranı yüzde 17.98 idi. Önümüzdeki seçimde ise MHP-İYİP toplamı muhtemelen yüzde 30’ları zorlayacak. Bunun aslan payı ise İyi Parti’ye ait olacak.

İyi Parti’nin yükselişindeki nedenlerden birisi, MHP’nin Anadolu sağcılığı ve Türk-İslam ideolojisi nedeniyle bugüne kadar kullanamadığı bir kartı çok rahat, hatta otomatik şekilde oynayabiliyor olması. Türkiye’de kendini ülkücü olarak tanımlamayan ama Atatürk milliyetçiliği üzerinden ülkücü fikriyatla hemfikir olabilen, yine de bunu sandık tercihlerine yansıtmayan şehirli, laik bir kitle var. AKP öncesinde merkez sağ ile merkez sol arasında bölünen, AKP döneminde ise tamamen CHP’ye yanaşan bir kitle bu. Popülist milliyetçi, hatta ırkçı söyleme, ulusçu tarihin ezberlerine son derece açık, yüzü Batı’ya dönük ama bir yandan Batı’ya karşı şüpheci, inançlı ama yobaz olmayan; aslında ‘Eski Türkiye‘nin orta sınıf stereotipine çok yakın bir kitle. Bundan daha fazlasını söylemek için saha çalışması ve veri gerekir mutlaka; ama Suriyeli ve Arap düşmanlığına dayanan ırkçı popülizmin ve AKP döneminde yaratılan kof milliyetçilikle gençliğe dayatılan geleceksizliğin eklektik bir birleşimi olan bir tür lümpen sekülerliğin özellikle genç kuşaklardaki yükselişinin partinin popülerliğine katkı yaptığını görmek zor değil.

Dahası, AKP’nin 2000’li yıllarda tüm merkez sağ alternatifleri vakumlayarak merkezi kaplaması, ancak 2015’ten itibaren aşırı sağ politikalarla orayı tekrar boşaltması, İYİP’in ‘Eski Türkiye’nin doxa’sına hakimiyetini kullanarak merkez sağda alan tutmasını sağladı. Buraya aday ikinci bir parti de DEVA, ancak biraz geç kalmışa benziyorlar. Bunun dışında Akşener, kendi AKP geçmişini (partinin kurucu ekibinin arasındaydı) unutturmak konusunda, Babacan’dan daha başarılı. İyi Parti’nin merkez sağda tuttuğu yer ve popülist, Batılı milliyetçiliği, ilginç ama açıklanabilir şekilde hem Vatan Partisi, HEPAR, Emine Ülker Tarhan’ın adını kimsenin hatırlamadığı ve google’lamaya dahi değer bulmadığı partisi gibi örgütlenmelere sempati duymuş ama kerhen CHP’ye oy veren fanatik aşırı sağcı Kemalistlere, hem özellikle İç Ege’de yerleşik Demokrat Parti geleneğinden gelme modern sağcılara, hem de batmakta olan AKP’den kaçan ve cankurtaran sandalı kovalayan muhafazakar modernlere hitap ediyor.

Turgut Özal’ın rüyası dört eğilimi birleştirmeyi İyi Parti’nin ANAP’tan daha iyi becerdiği dahi söylenebilir; bunda AKP’nin ve Baykal CHP’sinin dümdüz ettiği siyasi ortam öncesinde Türkiye’de sosyal demokrasi diye bir şeyin olmasının da etkisi var.

Bütün bunların yanısıra İyi Parti’nin siyasi çizgisini tamamen ‘Eski Türkiye’nin hakim kodları üzerinden kurması, o kodların topluma zerk ettiği anti-politizmle de uyum sağlamasını ve tamamen halkla ilişkiler çalışmasıyla taban desteğini toparlayabilmesini mümkün kılıyor. İyi Parti için, ‘Sözcü gazetesinin kurumsal siyaset versiyonu’ diyebiliriz; toplumun belli bir kesiminde zaten içselleştirilmiş olan düşünceleri ve tutumları sloganlaştırıp aynı kitleye geri satıyor.

Başlıktaki ‘İyi Parti nedir?’ sorusunun cevabı aslında ‘İyi Parti, Eski Türkiye’dir‘ olabilir. Bu bağlamda, İyi Parti’nin ortağı olduğu iktidarın Türkiye tahayyülünün kerteriz noktasının, 12 Eylül sonrasında kurulan milliyetçi-merkeziyetçi-muhafazakar-laik devlet-ordu-serbest piyasa ittifakı olduğu söylenebilir. Bu formülün tek alıcısının CHP ya da Millet İttifakı olduğunu zannetmiyorum, İyi Parti’nin çıkacak tabloya göre Cumhur İttifakı’yla da koalisyon kapısını kapatmayacağını düşünüyorum. Bunu en azından, CHP’den icracı bakanlıkları koparabilmek için bir koz olarak kullanacaklar ki ittifak değiştirme tehdidini daha önce CHP’ye karşı birkaç kez kullandıklarını biliyoruz. Mesela 2019’daki savaş ve işgal tezkeresine ‘Evet‘ verilmesinin nedeninin İyi Parti’yle ittifakı bozmamak olduğunu, Veli Ağbaba, İrfan Aktan’a dolaylı yoldan itiraf etmişti. Aynı şekilde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne genel sekreter olarak adı şaibelere karışmış bir sağcı olan Can Akın Çağlar’ın atanmasının da İyi Parti’nin baskısı sonucu olduğu vaktinde epeyce konuşuldu.

Ancak bu ittifak değiştirme tehdidinin işe yaramasının tek nedeninin, Akşener’in mahirâneliğinden ziyade, CHP liderliğinin hesap yapmayı bilmemesi olduğunu da söylemek gerekir. Yukarıda da tarif etmeye çalıştığım üzere; İyi Parti, kendisi siyaset üreterek başarılı olan bir parti değil, hâlihazırda var olan ve kendisini temsil edecek siyasal aktör arayan bir kitlenin desteğiyle ayakta duran bir parti. Şu an İyi Parti’nin lehine olan her durum, partinin taraf değiştirmesiyle geçerliliğini kaybeder. Parti, Erdoğan karşıtlığı üzerinden devşirdiği oyları CHP’ye, merkez sağ oylarını ise DEVA’ya göndermiş olur. Zira Erdoğan karşıtlığı denklemden çıktığı zaman, İyi Parti’nin varlık sebebi ortadan kalkmış oluyor; tabii ki Erdoğan siyasette kaldığı sürece. İyi Parti, mevcut oy potansiyelini korumak için Erdoğan karşıtı kalmak durumunda, öbür tarafta ona alan yok.

Dolayısıyla, İYİP’in CHP ile yaptığı pazarlıkların blöften ibaret olduğunu görmek gerekiyor. CHP de bunu görmüş olacak ki 2019’un aksine bu kez AKP’nin kendi iktidarını uzatma tezkeresine ‘Hayır’ oyu verdi. Belki de İYİP’in artık yalnızca AKP’ye değil, kendisine de rakip olduğunu fark ettiği için…

Bundan sonraki süreçte pilavın çok su kaldıracağını görmek zor değil. Türkiye’de kurumsal siyaset şu an AKP’ye dolanıp kalmış vaziyette. Oradan kendisini kurtardığında, kaotik ve tahmin edilemez bir ortam bizi bekliyor. Haziran 2015 seçimlerinden sonra buzdağının görünen kısmına şahit olmuştuk, bir sonraki seçim sonrası ise merkezinde İyi Parti’nin olduğu çok daha baş döndürücü bir karmaşaya sahne olabilir.

Kategori:Agora

Tüm yazılar: Dağhan Irak

SON HABERLER

Bir kadın cinayeti daha: Eski eşi tarafından hastanede tüfekle öldürüldü

Kadın cinayetlerine bir yenisi eklendi.

Bu kez Kahramanmaraş’ta 42 yaşındaki Eser Karaca hastanede eski eşi Atilla Ayıntaplı’nın tüfekli saldırısı sonucu öldürüldü.

Ayıntaplı için dört uzaklaştırma kararı verildiği ortaya çıktı.

Eskişehir'de 5 bin yıllık ekmek bulundu

Eskişehir’in Seyitgazi ilçesinde 1996’dan bu yana sürdürülen Küllüoba Höyüğü kazısında 5 bin yıllık ekmek bulundu.

EURO 2028 formatı: Ev sahibi dört ülke de elemelere katılacak

UEFA, 2028 Avrupa Futbol Şampiyonası’na (EURO 2028) ev sahipliği yapacak dört ülkenin de elemelere katılacağını duyurdu.

Bodrum'da deniz dibi temizliğinde çamaşır makinesi çıktı

Muğla’nın ilçesi Bodrum’da dalgıçlar deniz dibi temizliği yaptı. Denizden çamaşır makinesi çıktı.

Trump'ın 'Altın Kubbe'si: Uzaydan fırlatılan füzeleri bile önleyecekmiş

ABD Başkanı Donald Trump, İsrail’in demir kubbesinden esinlenilen Altın Kubbe (Golden Dome) projesini tanıttı.

Hekimlik
Moskova'ya beş dakika önce girmek yasaktır

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 2 bin 759 gündür hapiste

YAZARLAR

Bir uyanışın tarihi: 19 Mayıs

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Elinden çıkanı kulağın duysun

Mustafa Dağıstanlı

Ali Özgentürk için: Böyle mi olmalıydı!

Ayhan Tinin

Çocuk, sınırsızlıkta değil, sınırda büyür

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Yazalım da ne yazalım nasıl yazalım!

Murat Sevinç

Senyör Amicis'in gazına geldim 

Behzat Şahin

Özel, İmamoğlu ve Yavaş'ın 'özenli' açıklamaları üzerine…

Murat Sevinç

GÜNÜN 11’İ

Çiğdem Toker: Türkiye'nin, Zambia, Gambia ve Lesoto'dan daha geride olduğu bir saha var desem tahminde bulunabilir misiniz?

Koray R. Yılmaz: Doların küresel rezerv para olması bu açığı 'sürdürülebilir' hale getirdi

Arif Kızılyalın: Anayasa değişikliği ardında Erdoğan'ın seçilme hedefi yatıyor

Emin Çölaşan: Türkiye köşeyi dönmek üzere idi!

Nuray Babacan: Başta CHP'liler olmak üzere yapılan siyasi operasyonların durması gerekiyor

Fatih Yaşlı: Meclis'in yeniden açılmasıyla birlikte iktidar yeni anayasayı gündeme getirecektir

Alaattin Aktaş: Enflasyon tahminini sabit tutmak, politika faizinin aşağı çekilebileceğinin bir işareti

Taha Akyol: Cumhurbaşkanına, performansını beğenmiyorum diyerek istediği an atama yetkisi verildi

Eren Keskin: Silahların susuyor olması ifade özgürlüğünün önündeki tüm engellerin de kaldırılması anlamına gelmeli

Abbas Güçlü: LGS ve YKS benzeri sınavlar sadece bilgiyi ölçen sınavlar değil

Abdulkadir Selvi: Küçük partilerden AK Parti ve CHP'ye geçişlerin artması bekleniyor

  • 9 SORUDA
  • YAZARLAR
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DİKEN ÖZEL
  • DİKEN'E TAKILANLAR
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KEYİF
  • MEDYA
  • POPÜLER BİLİM
  • SANAT
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 10 YAŞINDA
  • Künye
  • İletişim
  • Gizlilik ilkeleri
  • Çerez politikası

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi

×