Türkiye’nin ilk İklim Kanunu teklifi Çevre Komisyonunda kabul edildi.

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Fatma Varank teklifle ilgili şunları dedi: “Bu taslakla ilgili kamu kurum ve kuruluşları, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve üniversitelerden binin üzerinde uzmanın katılımıyla 40’ın üzerinde toplantı yapılmış, 50 komisyon ve yedi yuvarlak masa toplantısıyla 217 kararın kanun teklifine derecelendirilmesi şeklinde harekete geçmiştir. Sanayicilerin kapasitesinin ve farklılığının artırılması için pek çok sanayi şehrinde yaklaşık 4 bin kişinin katılımıyla yapılmıştır.”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek muhalefet şerhi düştüklerini söyledi: “Altında imzamız olan Paris İklim Anlaşması’nın ortaklarından biriyiz. Bu anlaşmadan hemen sonra iklim konulu uzun bir çalışma yapmıştık. Bu çalışmanın içinde 104 sayfa muhalefet şerhimiz var, burada iklim krizine ilişkin alınması gereken çözüm önerileri var.”
Türkiye’nin iklim alanında çalışan 15 sivil toplum kuruluşunu bir araya getiren İklim Ağı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) sunulan ilk İklim Kanunu teklifini eksik buldu ve yeni kanun teklifi talep etti.
İklim Ağı kanun talebindeki ana başlıklar şöyle:
- Şeffaf, sivil toplumu sürece dâhil eden ve hesap verebilir,
- Sera gazı emisyonlarını bugünden itibaren azaltmayı hedefleyen,
- Fosil yakıtları yerin altında bırakan,
- Biyolojik çeşitliliği ve doğal sistemleri koruyan,
- Adil geçiş mekanizması oluşturan
Çevre aktivistlerinin kanun teklifinde tespit ettiği eksiklikler şöyle:
‘Sivil toplum yok, denetim yok!‘
* İklim Kanunu sadece çevreyle ilgili bir düzenleme değil, aynı zamanda ülkenin ekonomik ve sosyal geleceğini de belirleyecek kritik bir adım. Ancak, kanun teklifi hazırlanırken bilim insanlarının ve iklim alanında çalışan sivil toplum kuruluşlarının (STK) görüşlerine başvurulmadı. Ayrıca, STK’lara teklif edilen kurul ve mekanizmalarda da yer verilmedi. Bu haliyle teklif, iklim politikasında denetim ve şeffaflık sağlamaktan uzak kalıyor.
‘İklimi bozan sera gazlarını azaltmıyor‘
* Bilim insanları, küresel sıcaklık artışını 1.5 dereceyle sınırlamak için emisyonların bugünden itibaren hızla azaltılması gerektiğini söylüyor. Ancak kanun teklifinde, sera gazı emisyonlarını bugünden itibaren azaltmayı taahhüt eden mutlak bir azaltım hedefi bulunmuyor. Türkiye’nin sera gazı emisyonlarını hangi seviyeye kadar ve hangi hızla azaltacağı net bir şekilde ortaya konmuyor.
‘Kömür gaz petrol tüketimini bitirme hedefi yok‘
* İklim değişikliğiyle mücadelede en önemli adım fosil yakıtların terk edilmesi. Ancak kanun teklifi, kömür, petrol ve gaz kullanımının sonlandırılmasına dair bir hedef içermiyor. Bunun yerine, azaltım yöntemleri olarak henüz uygulanabilirliği kanıtlanmamış karbon yakalama ve depolama gibi teknolojileri vurguluyor ve bu teknolojilerin gelişmesine dayanarak iklim değişikliğiyle mücadeleyi erteliyor.
‘ETS, emisyon azaltımına hizmet etmeyecek‘
* Teklif, esasen emisyon ticaret sistemini (ETS) düzenlemeye odaklanıyor. Ancak, sera gazı emisyonlarının azaltımını hedeflemeden devreye alınacak bir ETS, düşük karbon fiyatlarının oluştuğu, sığ bir emisyon piyasasına dönüşme riski taşıyor. Ayrıca, mevcut teklifle önerilen ‘denkleştirme’ yöntemiyle tesisler, emisyonlarını azaltmak yerine fidan dikmek gibi uygulamalarla emisyon bedeli ödemekten kaçınabilir.
‘Adil geçişin adı var, mekanizması yok‘
* Kömürlü termik santraller gibi fosil yakıta dayalı sektörlerin kademeli olarak ortadan kalkmasıyla etkilenecek çalışanlar ve geçimi bu sektörlere dayalı olan hane halklarının mağdur olmaması için adil bir geçiş mekanizması kurulması gerekiyor. Ancak kanun teklifinde adil geçiş kavramı yer alsa da, buna yönelik somut bir mekanizma sunulmuyor.
‘Gelirler şirket değil, toplum yararına kullanılmalı‘
* ETS’den elde edilecek gelirlerin çalışanlar ve hane halkları yararına kullanılmasına yönelik bir düzenleme bulunmuyor; gelirler yalnızca özel sektörün yeşil dönüşümüne ayrılıyor. Oysa iklim adaletinin bir gereği olarak iklim değişikliğinin etkileri (taşkınlar, fırtınalar, orman yangınları vb) nedeniyle bireylerin maruz kaldığı kayıp ve zararların karşılanmasına yönelik bir mekanizma tanımlanması ve bu mekanizmanın ETS gelirleriyle finanse edilmesi gerekiyor.
İklim Ağı üyeleri şöyle:
- Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe)
- Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği
- ClientEarth
- Doğa Derneği
- Greenpeace Türkiye
- Hukuk Doğa ve Toplum Vakfı (HUDOTO)
- İklim Değişikliği Politika ve Araştırmalar Derneği (İDPAD)
- İklim için 350 Derneği (350 Türkiye)
- Mekanda Adalet Derneği (MAD)
- Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA)
- Temiz Hava Hakkı Derneği
- Türetim Ekonomisi Derneği
- TEMA, Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı
- WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı)
- Yeşil Düşünce Derneği