Yargı bağımsızlığı, kuvvetler ayrımı ve temel hak ve özgürlükler askıya alındığında geriye demokrasi kalmaz. Bir rejime demokrasi diyebilmenin şartları ‘özgür ve adil seçimler’, ‘temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan bir hukuk devleti’ ve ‘kuvvetler ayrımı’dır. Bu genel kriterler; iktidarın kime ait olduğunu, kim tarafından hangi sınırlar içinde kullanılacağını, muhalefetin meşruluğunu ve iktidar için serbest yarışmanın varlığını, politik azınlıkların çoğunluk olabilme hakkını öngörür.
Bu asırda, bu koşullarda demokrasisi askıya alınmış bir Türkiye hem yönetilemez hem de ülkesel bütünlüğünü ve toplumsal barışını muhafaza edemez. Tarihin önünde de bunun sorumluları demokrasiyi geri vitese alıp ülkeyi otoriter bir rejime doğru savuranlar olur.
Dahası, demokrasiyi tahrip edenler ulusal güvenliği, ülkesel bütünlüğü ve toplumsal barışı da riske atıyorlar. Otoriter bir rejimde Türkiye’nin bütün toplumsal fay hatları çatışma cephelerine dönüşür, ülke paramparça olur. Bunun farkında değil misiniz?
Demokrasi diyene ‘vatan haini’ demek yerine demokrasiyle vatanı selamete çıkarabileceğinizi anlamıyor musunuz?