Geçtiğimiz cumartesi günü, Aleviler için kutsal olan Muharrem orucunun ilk gününde Ankara’da üç cemevi ve Alevi kurumlarına yönelik saldırıda gözaltına alınan kişi sayısı üçe çıktı.
Saldırıyı yaptığı belirlenen Ahmet Ozan K’nin emniyetteki sorgusunda kimseden emir almadığını, saldırıları da tek başına yaptığını söylediği belirtiliyor. Ancak, polisin yeni kişileri gözaltına alması, saldırıların organize biçimde yapıldığının işareti olarak görülürken, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da saldırının “örgütlü saldırı” olduğunu söyledi. Tartışma bu yanıyla sürecek görünüyor.
Türkiye’nin en kırılgan, bu nedenle de en tehlikeli iki fay hattından birisine (öteki Kürt sorunudur) yönelik, provokatif amaçlarla yapıldığı besbelli olan böyle bir saldırının olması elbette herkesi teyakkuza geçirecek bir gelişmedir.
Nitekim saldırının duyulmasından beri gerek Alevi kurum ve kuruluşları gerekse bu saldırıların Alevilere, onların inançlarına yönelik bir saldırı olmakla kalmayıp aynı zamanda halkların birbirini boğazlamasını isteyen karanlık ya da açık güç odaklarının amaçlarına hizmet edeceğinin farkında olan Alevi örgütleri halkların boğazlaması üstünden siyasi rant elde etmeyi amaçlayan gizli ve açık odakların siyasi ortamı provoke eden saldırıya karşı çıkarak protesto ediyorlar.