Anti-Erdoğan cephesi’ yerel seçimlerde büyük bir mağlubiyet aldı. Erdoğan karşıtı bloğun süreç başladığında üç stratejik hedefi vardı. Birincisi oyunu yüzde 30’a düşürmek ve Erdoğan’ı başbakanlıktan indirmek. İkincisi Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına engel olmak. Üçüncüsü ise bu iki senaryo işlemezse AK Parti’yi bölmek.
Seçim tam tersi bir sonuç çıkardı. Erdoğan, saldırılara karşı tek başına mücadele ederek bu süreçten güçlenerek çıktı. Hamle ve gündem üstünlüğünü yeniden ele geçirdi. Sadece kendisinin değil, Cumhurbaşkanlığı seçiminin, çözüm sürecinin ve ülkenin kaderini tayin edecek bir pozisyon kazandı.
Bundan sonra ne olacağını güvenlik bürokrasisinde çalışmış tecrübeli bir isimle konuştum. Toplumsal hareketler uzmanı olan şahıs şunları söyledi: “(…) yerel seçim muharebesini kaybeden bu cephe savaşın bitmediğini düşünüyor. Deplasmanlı bir eleme maçında ilk maç tamamlandı ve Erdoğan galip. Ancak şimdi Cumhurbaşkanlığı seçimi var... İçinde bulundukları çevrenin irrasyonel mütalaalarıyla seçimleri rasyonel biçimde değerlendiremeyen yapı, taktik hedeflerini revize etti. Kısa vadeli eylem planında sokak gösterileri var. 1 Mayıs’la başlayıp, Gezi’nin yıldönümünde sokaklar paralize edilecek. Yazın sokaklara kan banyosu yaptırmak isteyecekler. Yeni toplumsal provokasyon senaryoları devreye sokulacak.
Bu bağlamda Kürt siyasi hareketi bir kez daha kendi cephelerine çekilmeye çalışılacak. Bu başarılamazsa DHKP-C başta olmak üzere diğer sol fraksiyonların eylem gücü devreye sokulacak. İstikrarsızlık büyütülüp, Erdoğan’ın Köşk’e çıkmasına engel olmaya çalışılacak.”
Erdoğan geri adım atmazsa ne olacak diye sorduğum uzman “her şeyi denedik ama başarılı olamadık, yeni bir yol bulmalıyız psikolojisiyle hareket eden uluslararası odaklar ve ortakları son sahnede ‘Erdoğan’a suikast’ kartını sahaya sürecekler” dedi.
Başarılı olabilirler mi? Bunu zaman gösterecek. Ancak cumhurbaşkanlığı seçimine kadar gerilim artarak devam edecek. Evrensel prensiptir, hiçbir doğum sancısız olmaz…