CANAN COŞKUN
canancoskun2@gmail.com
@canancoskun
Agos gazetesi genel yayın yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesiyle ilgili kamu görevlilerinin yargılandığı davanın 127’nci duruşması bugün yapıldı. Duruşmada tutuklu sanıklar Muharrem Demirkale ve Ramazan Akyürek, esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma yaptı.
Dink ailesi avukatlarıyla ve sanık avukatlarının bulunduğu duruşmada salondaki tek sanık dönemin Trabzon Jandarma alay komutanı Ali Öz’dü.
Duruşmada ilk olarak dönemin İstanbul Jandarma İstihbarat görevlisi Muharrem Demirkale savunma yaptı. Tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya katılan Demirkale, savunmasını CD ortamında mahkemeye yolladığını söyleyerek bunun sözleri sırasında açılmasını istedi.
Demirkale’nin savunması dalgalanan bir Türk bayrağı üzerine yazılı ‘Sevdam sensin‘ görseliyle açıldı. Demirkale bu sırada Rakel Dink’in ve ailesinin acılarını paylaştığını belirterek, “Onun elinden tutuyorum” dedi.
‘Jandarma, TEM’in de işini yapar‘
Demirkale, Bitlis’in Mutki ilçesinde görev yaparken terörle mücadele ettiğini anlatarak dosyanın diğer sanıkları Ali Fuat Yılmazer, Okan Şimşek, Ahmet İlhan Güler gibi kişilerle farklı zamanlarda farklı yerlerde aynı zamanda görev yaptığından söz etti.
Jandarmanın işleyişinin emniyetten farklı olduğunu aktaran Demirkale, “Bu yüzden Beşiktaş’taki tüm savcılarla çalışmışızdır çünkü jandarma emniyetteki Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nün de işini yapar” dedi.
Demirkale, Dink’in öldürülme anında olay yerinde olduğu suçlamasına HTS kayıtlarıyla yanıt verdi ve o sırada İstanbul Maslak’ta bulunan komutanlıkta olduğunu söyledi.
Akyürek’in savunması
Öğleden sonra dönemin Trabzon Emniyet Müdürü ve sonrasında İstihbarat Daire Başkanı olan Ramazan Akyürek’e söz hakkı verildi. Akyürek, Trabzon’da yaptığı işlerin suç gibi gösterildiğinin söz ederek, “Yıllarca namusumla çalıştım, yaptığım görevler suçlanmam için yeterli olmuştur” dedi.
Kimseye kanunsuz emir vermediğini savunan Akyürek şu ifadeleri kullandı: “Emniyet dışında hiçbir örgütün üyesi olmadım. Hrant Dink’e yönelik eylemi engellemek için çalıştım. Yasin Hayal’i yardımcı istihbarat elemanı ile kontrol altına aldırıp, tasarıya ilişkin istihbari bilgiyle ilgili İstihbarat Daire başkanlığını ve İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü’ne yazdım.”
Akyürek, savunmasında sırasıyla Hrant Dink’in öldürüleceğine ilişkin istihbari bilgiye ilk defa ulaşan Trabzon jandarmasını, Dink’in yaşamını korumaması nedeniyle de İstanbul emniyet birimlerini ve valiyi şu cümlelerle suçladı:
“Hrant Dink ile ilgili eylem haberinin yollanmasından üç ay sonra ben daire başkanı oldum. Bana operasyon talebi gelmemiştir. Hrant Dink konusu hiç gündeme gelmedi. Koruma kararı da ancak illerde alınabilir. İstanbul valisi sorumluluğundadır.”
‘Savcının benimle ilgili kurgusu yalan’
Akyürek, son olarak Dink ailesi avukatlarına şöyle seslendi:
“Kutsal bildiğim her şey adına yemin ederim ki savcının benimle ilgili kurgusu yalandır. Dink’in öldürülmesinde hiçbir dahlim, onun öldürülmesi için ortam hazırlamam iftiradır. Dink’in öldürülmesi ile ilgili bir irtibatım olmadı. Bu davada bazı kamu görevlileri kusurludur ve cezalandırılmalıdır. Ancak ben altı yıldır cezalandırılıyorum. Keşke daha fazlasını yapsaydım da Dink hayatta olmazdı. Bu dava Dink’in sorumlularının cezalandırılmasıdan çok uzaklaştı.”
Duruşmaya 3 Şubat Çarşamba günü saat 10:00’da dönemin İstihbarat C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer ve Samsun emniyet görevlisi Yüksel Avan esas hakkındaki savunması ile devam edilecek.