Geçtiğimiz hafta sonuna doğru da bilindiği gibi zam yağmuru geldi. Seçim harcamaları, ücret artışları göz önünde bulundurulursa, bütçe harcamalarını finanse edebilmek için belki bu zamlar kaçınılmazdı. Ancak asıl sorun, seçim sonuna kadar bekleyip, sandık korkusu ortadan kalkınca topluma yüklenme samimiyetsizliği.
Bu zamlara gazetemizde de geniş yer verildi. İsterseniz burada zamları üç grupta değerlendirelim. Birinci grupta, “yersiz” zamlar KDV-ÖTV artışlarıyla vergi yükünü emekçi sınıflara yıkan, gelir ve servet adaletsizliğini artıran dolaylı vergiler yer alıyor. Özellikle sabun, şampuan, tuvalet kağıdı gibi zorunlu ihtiyaç maddelerinin KDV’sinin artırılmasını kınamak gerekiyor. Yine alkol ve sigaradaki ÖTV artışları, vergi yükünü yaşam tarzı uymayan yurttaşlara yıkma alışkanlığının yeni bir yansıması olarak haksız bir uygulama.
İkinci grup “zamansız ve dengesiz” zamlar için çarpıcı örnek, yurt dışından getirilen cep telefonuna 20 bin lira kayıt ücreti konulması. Bunun lüks tüketimi caydırmak, ithalat faturasını azaltmak gibi gerekçeleri bulunabilir. Ama 2022 sonundaki 2.700 TL ye göre 7 kat artırma çelişkisinin bir açıklaması olamaz. Veya tüketici kredilerindeki Banka ve Sigorta Muamele Vergisinin yüzde 10’dan yüzde 15’e yükseltilmesi. Talebi kısmak için bu vergiyi artırıyorsanız, neden firma kredilerine böyle bir uygulama getirmiyorsunuz? KKM gelirleri niye vergiden muaf tutuluyor? Gücünüz sadece geliri eksik kaldığı için krediye yönelen sade yurttaşa mı yetiyor?