MESUDE ERŞAN
@mesudersan
mesudeersan@diken.com.tr
Depremden sonraki erken dönemde arama-kurtarma çalışmaları elbette ki elzem. Ancak depremzedeler artık barınma, su, tuvalet, çöp, bulaşıcı hastalıklar, kronik hastalıklarının kontrolü gibi çok sayıda halk sağlığı sorunuyla karşı karşıya.
Afetleri takip eden birkaç gün içinde bulaşıcı hastalıklar da başlıyor. Afet bölgelerinde temiz su, sanitasyon (atık su ve kanalizasyonun bertarafı) ve hijyenin sağlanması öncelikli yapılması gereken işlerden. Bölgede çöp yığınları oluşmaya başladı. İnsanlar en temel ihtiyaçları olan tuvaletlerini yapacak yer bulamıyor. Halk sağlığını korumaya yönelik etkin önlemlerin bir an önce alınması gerekiyor.
‘En önemlisi temiz suya erişim’
Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Pınar Okyay, arama-kurtarma çalışmaları gibi temel halk sağlığı önlemlerinin de hayat kurtardığını hatırlattı.
Önlemlerin daha ilk günden alınmaya başlanması gerektiğini vurgulayan Okyay, bölgede kalanlar için yeterli ve güvenli içme-kullanma suyu sağlanmasının öncelikli önemde olduğunu söyledi.
Kirli sularla tifo, dizanteri, kolera gibi ciddi hastalıklar bulaşabiliyor. Kirli sularla çiğ yenen gıdaların yıkanmasıyla da hastalıklar bulaşabiliyor. Güvenli suyun salgınların önüne geçebileceğini belirten Okyay, şunları dedi: “Böylece sağlık sistemine ek yüklerin oluşması da önlenebilir. Acilen hem ambalajlı su tedariki hem de bölgedeki suların niteliğinin kontrolü ve gerekli önlemlerle kullanılabilmesi sağlanmalı. Sağlık Bakanlığının çok sayıda çevre sağlığı teknisyenleri var. Çok değerli ve deneyimliler. Onlar devreye sokulabilir. Hızlıca su şebekesinin durumu tahlil etmemiz gerekiyor. Kullanılabilir tarafı var mı? Su depoları varsa durumları nedir? Klorlanarak kullanılabilir hale getirilebilir mi? Bunlara bakılabilir.”
Afet anında kişi başına günlük su gereksinimi 20 litre olarak kabul ediliyor. Bu doğrultuda içme, yeme ve temizlik için bölgede etkilenen nüfusun gereksinim duyduğu güvenli su miktarı belirlenebilir. 1999’daki Marmara depreminde, o sıcakta bile temiz su temin edilebildiği için çok az sorun yaşandığını anlatan Okyay, “Pet şişe kullanmak mükemmel olur. Ama ulaşılamıyorsa ve mümkünse mevcut suların güvenli hale getirilmesine çalışılmalı” dedi.
Tuvalet ihtiyacı had safhada
Çöpler bulaşıcı hastalıkları taşıyabilecek haşarat ve kemirgenlerin üreme alanları. İnsan dışkıları da pek çok hastalığın bulaşmasına yol açabiliyor. Okyay afet bölgelerinde sağlık riski oluşturan en önemli konulardan birinin de atıkların bertaraf edilmesi olduğunu söyledi: “Öncelikle, açık hela çukurları da dahil sahanın koşulları değerlendirilerek önlemler alınması gerekiyor. Çöp toplama işlemlerinin bir an önce düzenlenmesi, buna bağlı gelebilecek sıçan, fare gibi vektörlerin kontrolü en basit mekanik yollar da dahil gündeme alınmalı. Aksi halde başka hastalıklarla savaşmamız gerekebilir.”
Deprem bölgesinde tuvalet ihtiyacı çok büyük. Tuvaletlerin kurulması yeterli değil. Aynı zamanda kullanılabilir durumda tutulmaları da önemli. Kişisel hijyen için sabun da temin edilmeli. Yeterli sayıda seyyar tuvaletin bölgenin tümüne biran önce ulaştırılması gerekiyor: “Sahra tuvaletlerinin kurulması elzem. Su ve elektriğin de sağlanması gerekiyor. Kadın ve erkek bölümleri ayrı yapılmalı. Güvenlik sorunları yaşanmaması için kadın tuvaletleri bölümleri çok iyi aydınlatılmalı. Yaşam alanlarına yakın olmalı. Tuvaletlerde oluşacak atıkların en güvenli modellerle imha edilmeli. Aksi halde atıklar ciddi bir hijyen sorununa sebep olur.”
Barınma en temel ihtiyaçlardan. Bölge son derece soğuk. Okyay çadır ve konteynırların yetmeyeceğini söyledi: “Komşu illerde barınma şartları oluşturulmalı. Ağır kış koşulları nedeniyle başta kırılgan gruplar (yaşlılar, gebeler, engelliler, çocuklar, hastalar, kadınlar) için olmak üzere çadırkent ya da konteynerler dışında da çözümlere ihtiyaç var.”
‘Cenazeler bekletilmemeli’
Cenazelerin kimlik tespitinin ardından, bir an önce ceset torbalarıyla kaldırılması gerektiğini vurgulayan Okyay, “Bu başta o kişilerin yakınları açısından olmak üzere ama bir o kadar da görüntü ve koku nedeniyle de toplumun iyilik hâli için önemli” dedi.
Birinci basamak sağlık hizmetlerinin biran önce normalleştirilmesi gerektiğini söyleyen Okyay, şöyle devam etti: “Bu halk sağlığı hizmetleri için çok önemli. Aile sağlığı merkezlerinin kaçının kullanılabilir durumda olduğunun tespit edilmeli. İçme suyu, tuvaleti olanlar hemen çalışmaya başlamalı. Çadır kentler de kurulmaya başlandı. Hemen yanlarında aile sağlığı merkezleri kurulmalı. Buralarda hem temel hizmetler (muayeneler, aşılamalar, annelere danışmanlık vs. ) verilerek, hastanelerin yükü de alınabilir.”
Tetanos aşısı önemli!
Bölgede hem depremzedeler hem de alanda çalışanlar kesici, delici aletler, toprakla temas halindeler. Tetanos aşıları bu nedenle çok önemli. Okyay, “Tetanosla ilgili bağışıklamamız iyiydi. Ancak son dönemde aşıyla ilgili sıkıntı oldu. Kaldı ki tetanos aşısı ömür boyu korumuyor, 10-15 yılda bir tekrarlanması gerekiyor. Kesici, delici yaralanmalarında bir doz tetanos aşısı yapılması çok önemli” dedi. Tetanos aşısı gebeler için de büyük önem taşıyor. Bir başka önemli aşı kızamık. Özellikle çadır kentler gibi toplu yaşanan alanlarda hastalık çok hızlı bulaşabiliyor. Okyay, “Aşılı, aşısız bakılmaksızın çocukların aşılanması gerekebilir” dedi.
‘Çadırlara tüp sokulmamalı’
Okyay önemli bir konuya daha dikkati çekti. Çadırların içinde tüp kullanılmasının engellenmesi gerektiğini söyledi. Tüpler yangınların çıkmasına yol açabiliyor. Okyay, “Buralarda toplu yemek ve su ihtiyaçları sağlanmalı” dedi.
Depremin büyük bir travma yarattığını belirten Okyay, şöyle devam etti: “Psikososyal desteğin en erken dönemde verilmesi çok önemli. Kamunun olanakları güçlü olsa da bu boyutta bir afette yetmeyebilir. Türk Tabipleri Birliği, uzmanlık dernekleriyle birlikte planlı, koordine etmek çok önemli. Kriz bölgelerinde tek elden yönetimi son derece önemsiyoruz ama bu süreci hantallaştırmamalı. İş bölümü çok önemli. Deprem bölgelerinde birçok farklı kültürden, yapıdan insan olduğu gözetilerek çalışmalar yapılmalı.”
Okyay, bölge güvenliğinin sağlanmasının da önemli olduğunu söyledi. Deprem bölgesine girişlerin kontrollü yapıldığını ve bunun birçok açıdan çok yerinde bir önlem olduğunu belirten Okyay, “İsteyenin elini kolunu sallayarak afet alanlarına girmesinin sadece ek sorun getirdiği biliniyor” dedi.
50 kişiye bir tuvalet düşmeli
TTB Deprem Kriz Masası’nın tuvalet, su ve çöple ilgili uyarıları şöyle:
*Tuvalet sayısı her 50 kişiye 1 tuvalet olacak şekilde düzenlenmeli.
*Tuvalet yerleşim alanlarından en az 3 metre ve içme suyu kaynaklarından (dere, çeşme, kuyu gibi) en az 20 metre uzakta kurulmalı.
*Tuvaletler için 1,5 metre derinliğinde ve 1 ila 1,5 metre çapında çukur kazılmalı. Kazma işlemi sırasında zeminden su çıkarsa farklı bir yere yeniden çukur açılmalı.
*Mümkünse çukurların üzeri, dışkılama ve idrar için bir delik olacak şekilde tahtalarla kapatılabilir.
*Tuvalet sonrası el hijyeni için her tuvaletin kenarında musluklu bidon ve sabun bulundurulmalıdır.
*Çukurda boşluk 50 cm kala üzeri varsa sönmüş kireç, yoksa toprakla kapatılmalı ve tuvalet kullanımına uygun yeni çukur açılmalıdır.
*Kadınların rahat ulaşabilmesi için tuvalet yollarının gece ışıklandırması yapılmalıdır.
Temiz su etmek için
*Su ihtiyacının şebeke suyundan sağlandığı durumlarda suyu bir-üç dakika kaynatmak en güvenli yöntem.
*Kaynatma imanı yoksa suyu dezenfekte etmek bir diğer yöntem. Bunun için öncelikle bir litrelik boş şişeye bir standart su bardağı ev tipi çamaşır suyu eklenip üzeri kullanılmak istenen suyla tamamlanmalı. Bu 1 litrelik şişe temizleyici stok olarak kullanılabilir ve asla içilmemeli. Ardından bir litrelik şişedeki stoğunuzdan her beş litre suya bir çay kaşığı kadar ekleyip karıştırarak 30 dakika boyunca suyun temizlenmesini beklemelisiniz. 30 dakikanın ardından beş litrelik su içilebilir veya gündelik işler için kullanılabilir. (Temizlemek istediğiniz su bir damacana ise temizleyici stoktan 3-4 çay kaşığı kullanabilirsiniz.)
*Su, zehirli kimyasallar ve petrol ile temas etmişse bu yöntemler işe yaramayacaktır. Dolayısıyla bu vasıftaki sular kullanılmamalıdır.
*Afet yatağını dezenfekte etmek için klor yıkamalarından yararlanılabilir. Bunun için hazır klor tabletleri üzerindeki talimatlar ile kullanılabilir. Ancak bu olanaklar yok ise evlerde kullanılan çamaşır suları klorlamada kullanılabilir.
Çöpler günlük kireç kaymağı, klor eriyiği, çamaşır suyu vs. dezenfekte edilmeli
*Bölgede çöp toplama hızla organize edilmeli ve çöpler düzenli olarak toplanmalıdır, çünkü ulaşımın zor ya da olanaksız olduğu durumlarda sokak aralarına ve dar yerlere erişebilecek el arabalarından yararlanılmalıdır. Afetten önce bölgeye hizmet veren çöp dökme alanları uygun ise çöpler toplanarak buraya dökülmeye devam edilmeli. Bu alanlara ulaşım mümkün değilse çöpler belirlenmiş uygun biriktirme yerlerine dökülmeli.
*Afetzedelerin barındığı yerlerin uygun noktalarında çöp bırakılacak alanlar oluşturulmalı. Bu alanlar günlük olarak kireç kaymağı, klor eriyiği, çamaşır suyu vb. malzemelerle dezenfekte edilmeli.
*Karasineklerle mücadelede canlının yumurta bırakacağı çöp, gübre gibi ortamların üstlerinin açık olmaması gerekiyor. Uygun çöp kovası yoksa 20 santimetre kalınlığında toprakla çöp ve gübre yığınlarının üstü örtülebilir.
*Çöp toplama alanlarının su kayaklarından en az 60 metre; mümkünse besin maddeleri dağıtım-depolama yerlerinden en az 1 kilometre uzakta, yaya ve araçların geçişine engel olmayacak bir yerde olmasına dikkat edilmeli.
*Çocukların ve hayvanların çöp toplama alanlarında dolaşmasına izin verilmemeli, buralara hayvan ölüleri atılmamalı.
Sızma varsa çamaşır suyuyla yıkanmalı
*Çöp yığınlarından şıra sızmasının önüne geçilmeli; sızma varsa bu yerler çamaşır suyu ya da benzeri bir dezenfektan ile yıkanmalıdır.
*Çöp yığınlarında ve toplama alanlarında haşere ve kemiricilerin oluşması, üremesi önlenmeli, bu zararlılarla mücadele amacıyla kullanılan pestisid ve insektisidlerin de bir kirlilik unsuru haline gelmemesine dikkat edilmeli.
*Her 200 kişi için iki metre derinlikte ve 1,5 x 1 metre çukur açılmalıdır. Bu söz konusu nüfus için bir hafta yetebilir. Çukur içerisindeki organik materyalin bozunumu 4-6 hafta gerektirir. Çukurun üstü 40 santimetre kalınlığında sıkıştırılmış toprakla örtülmeli.