Tarihte raf ömrünü çoktan doldurmuş siyasi partilerle karizmatik liderlerden arınmış sistem arayışının arefesindeyiz. Türkiye’de Gezi’yle birlikte var olan oluşumlar, dünyamızda yeni bir demokrasi anlayışının, evrimsel bir dönüşümün habercisi olabilir mi?
Aklımda, çözüm deyip sorun yaratan siyasi partiler yerine platformlar var. Farklı konularda farklı süreler için seçilecek platformlar. Seçildikten sonra kendi içlerinden lider değil, koordinatörlerini belirledikleri. (İsviçre başkanları gibi adlarını bile genellikle bilmediğimiz.) Platformların kimi günlük sorunlarla ilgili. Bize, yani seçmene sundukları kısa vadeli projelere odaklı. Kimi ülkenin eğitim, sağlık politikalarını yönlendirecek uzun vadeli platformlar. Kimi başka ülkelerden platformlarla bütünleşerek, dünyanın, türlerin gidişatıyla ilgilenecek. Hepsinde esas olan, partiler yerine, proje sunan platform.
Kral, çar, padişahlara özenip saraylarına kurulup, tarihe damgalarını vurmak hırsında parti liderleri, seçimleri, diktaları için kamuflaj olarak kullanıyor, ‘first lady’leriyle uzatmalara oynuyorlar. Gün; iflas etmiş, işbirliği yerine rekabeti esas kılan, düzenden medet ummanın değil, geleceğimizi tüm canlılara ve doğaya sevgiyle oluşturacakların günü.