Gezi Parkı eylemleriyle ilgili davada 25 Nisan’da tutuklanan mimar Mücella Yapıcı, film yapımcısı Çiğdem Mater, belgeselci Mine Özerden, şehir plancı Tayfun Kahraman, TİP’ten milletvekili seçilen avukat Can Atalay ve akademisyen Hakan Altınay 500 gündür cezaevinde. Çizer Cem Dinlenmiş, 2019’da başlayan yargılama sürecini çizgilerle anlattı.
Gezi Parkı davasında İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, 25 Nisan 2022’de hükmü açıklamış, ‘hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs’ suçlamasıyla iş insanı Osman Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet, diğer sanıklara 18’er yıl hapis cezası vermişti. Mahkeme, sanıkların ‘ceza miktarı ve adli kontrol tedbirinin tutuklamadan beklenen menfaati sağlayamayacağı’nı gerekçesiyle tutuklanmasına hükmetmişti.
Dava 2019 yılında başlarken delil olarak gösterilen telefon tapelerinin Fethullahçı yargı mensuplarının usulsüz kararlarıyla kaydedildiği ortaya çıkmıştı. Savcılık da bu tapeleri ‘yeniden kıymetlendirdiğini’ açıklamıştı. Suç delili sayılar tapeler arasında Kavala’nın ‘gaz maskesi, poğaça ve plastik masanın sağlanması’ konuşmaları, Çiğdem Mater’in çekilmeyen belgesel projesiyle ilgili konuşmaları yer alıyordu.
Gezi Parkı davası 2019’da başladığında İstanbul 30’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyordu. Bu mahkeme, 18 Şubat 2020’de davanın Türkiye’de bulunan tüm sanıklarını beraat ettirmişti, ancak İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi 3’üncü Ceza Dairesi tarafından Ocak 2021’de bozuldu. Bozma kararında Beşiktaş’ın taraftar grubu çArşı üyelerinin yargılanıp beraat ettiği ancak o sırada Yargıtay incelemesindeki dava dosyasıyla birleşebileceği belirtildi. Dava dosyası yeniden açılması için İstanbul 30’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi.
Gezi Parkı davasındaki bozma kararından üç ay sonra Nisan 2021’de de çArşı davasında verilen beraat kararları Yargıtay tarafından bozuldu ve yerel mahkemesi olan İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi.
Gezi Parkı dosyası yerel mahkemeye ulaştığında mahkemenin başkanı davanın ilk iki duruşmasına başkanlık eden ve bu sırada Kavala’nın tahliye edilmesi gerektiği yönünde şerhler koyan Mahmut Başbuğ’du. Başbuğ, 5 Haziran 2021’de çArşı davasının görüldüğü İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne dosyaları birleştirme önerisi götürdü. Başbuğ, 28 Temmuz’da da öneri götürdüğü mahkemeye geçici görevlendirmeyle gidip talebini karşıladı ve onay verdi. çArşı davasıyla birleşen Gezi Parkı dosyası 21 Şubat 2022’de tekrar ayrıldı ama dosya asıl mahkemesi olan İstanbul 30’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmedi.
Davayı devralan İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nin heyeti de ilgi çekiciydi. Davada hükmün açıklanacağı gün heyet üyesi hakim Murat Bircan’ın 2018 seçimlerinde AKP’den milletvekilliğine soyunduğu ortaya çıktı. Adaylığı yerel internet sitelerinde haber olan Bircan şöyle demişti: “Güçlü bir Türkiye için güçlü bir lidere ihtiyacımız var. Bu güçlü lider de Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dır.”
Dava kapsamında son olarak 8 Temmuz’da Yargıtay Başsavcılığı’nın tebliğnamesi açıklandı. Tebliğnamede Osman Kavala’ya verilen müebbet hapis cezasıyla Can Atalay, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater, Mine Özerden ve Hakan Altınay’a 18’er yıl hapis cezasının onanması istendi. Mücella Yapıcı hakkında ‘kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden’ mahkumiyetin bozulması talep edildi.
Daha sonra Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi Can Atalay’ın milletvekili seçilmesinden dolayı yargılamanın onun yönünden durması ve tahliye edilmesi talebini reddetti. Atalay da bunun üzerine adil yargılanma hakkının, seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkının, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurmuştu. AYM, Atalay’ın başvurusunu henüz görüşmedi. Yargıtay da davadaki hükümle ilgili kararını henüz açıklamadı.