Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Kapitalizmi yaşatmak için küresel oligarşinin ve küresel plütokrasinin sahip olduğu kitle imha silahları, insanlık ve uygarlık için en büyük tehdit oluşturmaya devam ediyor ve bütün bunlar ‘savunma’ gerekçesine dayandırılıyor… O kadar ki, yeryüzünün efendileri kapitalizmi yaşatmak için gerekirse insanlığı yok etmeye hazır… Bunu görmek için Filistin’e, Ukrayna’ya, Irak’a, Suriye’ye, Afganistan’a, Yemen’e, vb. bakmak yeterli… Kapitalist ‘ilerleme’ her ileri aşamada daha büyük ‘gelecek korkusu’ yaratıyor, sermayenin insana ve doğaya karşı amansız tavrı, giderek insanın insana sorumsuz-merhametsiz tavrına dönüşüyor…
Elbette eleştiri son derecede önemlidir, eleştiri önümüzü aydınlatır, eleştirinin saçtığı ışık miti [efsaneyi] kovar ama, eleştiri bir başına hem amaç değildir hem de yeterli değildir. Eleştiri “anlamak” için, anlamak da “yapmak” için gereklidir. Boşuna anlamak aşmaktır denmemiştir… Dolayısıyla, amacın hâsıl olabilmesi için, eleştiri/ anlama, eylem (pratik- örgütlü mücadele) üçlüsünün bütünlüğünün gerçekleşmesi, realize olması gerekiyor. Aksi halde şeylerin seyrini etkilemek/değiştirmek mümkün olmazdı. Elbette bunları söylemek entelektüeli ve onun işlevini yüceltmek değildir. Eleştiri soyut düzeyde kaldıkça hiçbir şeydir ve ancak pratik eleştiriye dönüştüğünde, ünlü deyişle kitlelere mâl olup pratik politikaya tercüme edildiğinde realize olabilir [gerçekleşebilir]…