Siyaset kurumundaki artık acıklı gülümsemelere neden olan çürümeyi kim durduracak? Bu hafta yaşananlara hep birlikte şahit olduk. Hafta başı TBMM 28’inci dönem 3’üncü yasama yılı açılış töreni yapıldı. Meclis Açılış günü adeta laboratuvar oldu. Çünkü… 1 Ekim siyaset kurumunun maskesiz yüzünü göstermek açısından son derece öğretici ama o ölçüde de ürkütücüydü. Sabah korkutucu bir yüz ve kulak tırmalayıcı bir sesle evlere giren siyasetin çirkin yüzü, akşam açılış resepsiyonunda ballı börekli bir halde bunların “oyun olduğunu” ikrar etti. Siyasal iktidarın etrafımızdaki ateş çemberini ve Türkiye’nin İsrail’in hedefinde olduğu bahanesini ileri sürerek iç siyasette yeni bir hazırlık peşinde, bu anlaşılmakta…
Zaten “yeni bir dönemin” başladığını da duyuran Devlet Bahçeli, sabah Meclis kürsüsünde ‘çürük’ dediği CHP Genel Başkanı Özgür Özel’i teselli etti: “Üzülme, bazen siyaseten söylememiz gerekenler oluyor.” CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in cevabı daha da şaşırtıcıydı: “…..hürmet ederim.” Toplumun kaderini tayin eden bir devlet etme biçimi değil bu, adeta bir vodvil. Mamafih Bahçeli 1Ekim resepsiyonundaki amacının ne olduğu henüz tam berraklaşmayan “manevrasını” CHP ile sınırlı tutmadı. Grup konuşmasında “Devşirilmiş ve DEM’lenmiş fosillere meydanı boş bırakmayacağız” dedikten sonra, Meclis’te DEM Parti sıralarına gitti ve Genel Başkan Bakırhan ile tokalaştı.
Şekli bir değişim çabası hazırlığı söz konusu olsa bile bu siyasetin beden dili manevralarıyla giderilemeyecek utanç verici bir çürüme. Çok keskin ve radikal bir hukuk devleti dışında da hiçbir gerçek çözümü yok. Sahici bir dil, sahici bir tavır, sahici bir siyaset gerekiyor. “Sözde değişim” manevralarına bile acıkmış bir halde görünse bile siyasetçilerin topundan umudunu kesen toplum sonunda kendi sorunlarına kendisi çare bulacak herhalde… Sorunlarını çözecek olan demokratik siyaseti çok zorlanarak da olsa kendisi inşa edecek.