Yolsuzluk soruşturması nedeniyle istifa eden dört bakan hakkındaki fezlekede, eski ekonomi bakanı Zafer Çağlayan Azeri kökenli İranlı Rıza Sarraf’ın yasadışı işlerine yardım karşılığı komisyon olarak en az 100 milyon avro rüşvet almakla suçlanıyor.
Fezlekelerde ağır suçlamalar var
Soruşturmayı ilk başlatan savcı Celal Kara’nın hazırladığı fezlekede, Sarraf’ın ‘abi‘ diye andığı söylenen Çağlayan hakkında yer alan iddialar şöyle:
‘Örgüt faaliyeti çerçevesinde rüşvet’
* İddiaya göre, Çağlayan yöneticiliğindeki örgütte Halk Bank Genel Müdürü Süleyman Aslan, oğlu Salih Kaan Çağlayan, özel kalemleri Onur Kaya ve Mustafa Behçet Kaynar faaliyet gösteriyordu; bu şahıslar, Sarraf liderliğindeki örgütle aralarındaki ‘rüşvet eylemlerini örgüt faaliyeti çerçevesinde gerçekleştirdi‘. Fezlekede, Süleyman Aslan’ın eşi Fatma Aslan’ın rüşvete bilinçli olarak aracılık ettiği öne sürüldü.
Üç ayrı örgüt kuruldu
* Fezlekede Sarraf’ın, Tahran’a uygulanan ambargoyu aşıp ülkeye sıcak para girişini sağlamak amacıyla ‘Türkiye’yi basamak olarak kullandığı‘, Çin’den gelen havaleler veya Türkiye’deki hesaplarda bulunan paralarla Türkiye’den altın alıp, bu altınların ihracatından elde ettiği parayı İran’a gönderdiği belirtiliyor.

Fezlekede, Çağlayan’ın taktığı lüks saatlerin Rıza Sarraf’tan rüşvet olarak alındığı ileri sürülüyor.
‘Altın gönderimiyle Sarraf-Çağlayan ilişkisi doğru orantılı’
* İşte Çağlayan’la ilgili iddialar da burada devreye giriyor: Fezlekede Sarraf’ın İran’a yönelik ambargoyu bu şekilde delmesinin suç teşkil ettiği yönünde bir iddia bulunmadığı özellikle vurgulanıyor. Ancak Sarraf’ın, Türkiye’de bu faaliyetlerde bulunurken rüşvet verdiği; bankalara sahte belgeler ibraz ettiği ve altın kaçakçılığı yaptığı da özellikle vurgulanıyor.
Ve savcılık, ‘Sarraf’a ait firmaların Halk Bank hesabına gelen paranın altına dönüştürülerek ihracatla İran veya Dubai’ye gönderilmesiyle, Sarraf-Çağlayan arasındaki rüşvet ilişkisinin doğru orantılı olduğu‘ tespitinde bulunuyor. Öyle ki, iddiaya göre, ‘şahıslar arasında bu şekilde fiili birliktelik ve bir rüşvet anlaşması‘ vardı.
‘Basında haber çıkmasını da engelledi’
* Çağlayan hakkında bu kapsamdaki rüşvet iddiaları şöyle sıralanıyor:
1- İran’ın, Türkiye’deki rezervlerinin altın ihracatı olarak çıkarılmasına yol verme;
2- İran’ın, Türkiye’deki rezervlerinin tekrar altın ihracatı olarak çıkarılması karşılığında banka komisyonlarının düşürme ve Rıza Sarraf’ın rakiplerini engellenme;
3- İran’ın, Türkiye’deki rezervlerinin, sahte evraklarla yapılan hayali transit gıda/ilaç ticaretiyle çıkarılması işlemlerine göz yumma;
4- Gana’dan, sahte evraklarla ve kaçak yollarla yurda sokulmak istenen 1,5 Ton altınla ilgili adli/idari yaptırımları engelleyerek, altının el konulmadan Dubai’ye çıkışını sağlama;
5- Ankara’da verilen belge;
6- Rıza Sarraf’ın usulsüzlükleri ile ilgili basında çıkacak haberlerin engellenmesi;
7- Ekonomi Bakanlığı özel kalemlerinin Rıza SARRAF’ın şahsi sekreterleri gibi kullanılması ve bu kapsamdaki işler (Vize alımı, kurum ve kuruluşlardan randevu alımı, Sarkuysan A.Ş.’nin genel kurul toplantısı için İl Ticaret Müdürlüğüne karşı kullanılan nüfuz vs.).
‘Excel dosyaları her şeyi anlatıyor’
* İddiaya göre, rüşvet hesapları Excel dosyaları halinde Sarraf’ın yardımcılarından Abdullah Happani tarafından tutuluyor, Sarraf görüşmelerinde Çağlayan bu dosyaları göstererek komisyonun hesabını veriyordu. Para Sarraf’ın ikisi yabancı üç adamı tarafından İstanbul’dan nakit haline Ankara’ya götürülüp, eski bakanın oğlu Salih Kaan Çağlayan’a teslim ediliyordu.
‘Sarraf’ı Aslan’a Çağlayan yönlendirdi’
* Halk Bank Genel Müdürü Aslan da banka üzerinden yapılan işlemler için komisyon alıyordu.
İddiaya göre, Sarraf’ı Aslan’a yönlendiren kişi de bizzat bakan Çağlayan’dı. 6 Ekim 2010 tarihli telefon konuşmasında Sarraf’la Happani, Aslan’la rüşvete anlaşmanın gerçekleştiğini konuştu. Fezlekede, konuşmaya takılan ‘burası abi gibi tamam‘ ifadesindeki ‘abi’nin Çağlayan olduğu iddiasıyla, benzer bir komisyon ilişkisi kurulduğu öne sürüldü.
‘Binde 5 ona, 3-4 öbürüne’
* Bu komisyon trafiğine delil olarak gösterilen telefon görüşmelerinden biri, 14 Temmuz 2013’te Sarraf’la Happani arasında yapıldı. Sarraf’ın, “Abi hesaplıyorduk, yüzde 1 banka alıyor binde 5 ona verecen, binde 3-4 öbürüne veririz diye‘ ifadeleri kanıt olarak sunuldu.
Sarraf’ı korudu, milyonları kaptı
* Bir iddia da, Çağlayan’ın 3 Temmuz 2012’de İran’la altın ticareti hakkındaki bir soru önergesinde yasadışı faaliyetlerini gizlemesi karşılığı para aldığı yönünde. Fezlekeye göre, Çağlayan önergeye cevap verdiği tarihe kadar Sarraf’tan altı seferde toplam 8 milyon 489 bin 500 avro almıştı; önergeye cevabından üç gün sonra da 5 milyon avro aldı. Çağlayan, 11 Eylül 2013’te de 2 milyon avro rüşvet aldı.
‘CAG denmesine kıl oluyor’
* İddiaya göre, Çağlayan bu belgelerde ‘CAG‘ diye kodlanıyor, ancak bundan hoşlanmıyordu.
Öyle ki, Sarraf 10 Nisan 2013’teki bir telefon konuşmasında Happani’ye, “ONU BANA MAİL AT AKŞAM ABİYE GÖSTERECEM ORDA DA ÇAĞ YAZIYOR YA … O ÇAĞ KELİMESİNİ SİL ORDAN” dedi.
Aynı gün yapılan bir diğer görüşmede de, “BU DOSYANIN ADINI DEĞİŞTİRİP YOLLA BU ADAM GICIK OLUYOR ONA bir daha mail at bana” ifadesini kullandı.