Fezlekede suç örgütü lideri olmakla suçlanan eski içişleri bakanı Muammer Güler’in, Rıza Sarraf’la rüşvet ilişkisi kurduğu ileri sürülüyor. Güler hakkındaki iddialar şöyle:
‘Sarraf’la sürekli birliktelik’
* İddiaya göre, Güler’in yöneticiliğindeki örgüt, Sarraf liderliğindeki örgütle ‘rüşvet suçunu işleme amacıyla ve tek bir organizasyonun çatısı altında fiili ve sürekli bir birliktelik sergiledi‘; ‘rüşvet vermek ve rüşvet almak suçlarını belli bir hiyerarşi ve koodinasyon ağıyla, belli sistemde ve sürekli olarak işledi‘. Fezlekede, Muammer Güler’in liderliğindeki örgütte oğlu Barış Güler, Özgür Özdemir, Hikmet Tuner ve Barış Kıranta’nın faaliyet gösterdiği ve sistemli biçimde Sarraf liderliğindeki örgütten rüşvet aldığı belirtiliyor.
‘Güler bakan olur olmaz: Gücümüze güç geldi’
* Fezlekeye göre Sarraf, Ocak 2013’te içişleri bakanı olmasından hemen sonra Güler’le bağlantıya geçti, kendi örgütünün yöneticilerinden Rüçhan Bayar’ın Güler’le akrabalık ilişkisini kullanmayı hedefledi. Bu iddiaya kanıt olarak gösterilen telefon görüşmesinde Sarraf, Güler hakkında “Hayırlı uğurlu olsun gözün aydın. Gücümüze güç geldi. Benim kafa dengim mi onu söyle bana” diyor; Rüçhan Bayar da “Aynen” yanıtını veriyor.
‘Valiyken bile ilişki kuruyordu’
* Ardından Sarraf “Tabii buradan Çin’e de bağlantı kurar” sözleriyle ‘beklenti’sini dile getirirken, Bayar Güler’in İstanbul Valiliği dönemine atıfta bulunarak, “Vallahi her yerle kurar abi yani ordayken valiyken bile kuruyordu bütün dünyayla bağlantıyı bütün valileri karşılıyordu ya … çok güzel oldu” diyor. Azeri kökenli bir İranlı olan Sarraf daha sonra, “Abimin şu vatandaşlık işine de bir el atarsın, artık içişleri bakanı” ifadesini kullanıyor.
İlk görüşmede 1,5 milyon dolar
* Rıza Sarraf’ın Muammer Güler ve oğlu Barış Güler’le ilk kez 7 Mart 2013 günü görüştüğü, eski bakanın Sarraf’tan 1,5 milyon dolar istediği öne sürülüyor. Bir diğer iddia da, rüşvete aracılığın takibini yapacak Barış Güler’e ‘Danışmanlık‘ adı altında her ay maddi menfaat sağlanacağı konusunda anlaşmaya varıldığı yönünde.
‘Mehmet Şimşek tuhaf bir insan’
* Güler hakkındaki fezlekenin en çarpıcı unsurlarından biri, Emniyet Müdürü Orhan İnce’nin ihbarı üzerine Bugün gazetesinde yayımlanacak bir haber, Sarraf’ın bu konuda başvurduğu Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’ten ‘yüz bulamaması‘ ve Güler’den yardım alması yönündeki iddialar:
* Buna göre, Sarraf kendisiyle ilgili çıkacak bir haberi Şimşek’e şikayet ediyor. Şimşek Sarraf’tan kağıdı alıyor ve MASAK’a danışacağını söylüyor. Bu durum Sarraf’ı endişelendiriyor, yardımcılarından Abdullah Happani’yle yaptığı telefon görüşmesinde Şimşek’e giderek ‘iyi mi kötü mü yaptığını bilemediği’, ‘en yüksek merciye kendi elleriyle kendilerini bildirdikleri‘, ‘Ali Babacan gibi Şimşek’ten de çekindikleri‘ ve ‘Şimşek’in diğerlerinden farklı olarak tuhaf bir insan olduğu’ konuşuluyor.
‘Köz alevlendi mi?’
* Sarraf’la Rüçhan Bayar arasındaki konuşmada da ‘Şimşek vakası‘ hakkında, ‘Uyuyan şeyi de uyandırdık‘ ve ‘köz acaba alevlendi mi?‘ gibi endişeler beyan ediliyor; ikili haklarında bir İçişleri Bakanlığı soruşturması açılması halinde Güler’i kast ederek bunu ‘ilk elden öğreneceklerini‘ konuşup rahatlıyor.
‘Sen merak etme Sarraf baba’
* Şimşek’le ilgili konuyu takip eden Muammer Güler Sarraf’a, haberin yayımlanacağı Bugün gazetesiden Fatih Karaca’yla konuştuğunu ve ‘konuya el koyduğunu’, benzer bir haberin Yeni Şafak gazetesinde de çıkmasını engellediğini; kendisi gibi Sarraf’tan rüşvet almakla suçlanan eski bakan Zafer Çağlayan’la da görüştüğünü ve ihbarcı polis ‘Orhan’la da ilgileneceğini’ söylüyor.
* Sarraf’ın ‘asıl önemli konu o işte’ demesi üzerine, Güler ‘baba‘ diye hitap ettiği Sarraf’a “Sen merak etme ben o p..venge bunun onun sana yaptığını, çektirdiğini ben ondan kat be kat burnundan fitil fitil getiririm o i.oğlu i.in sen kafanı yorma‘ sözü veriyor.
‘3 milyon dolarlık operasyon’
* Ardından İnce, “İÇİŞLERİ BAKANI MUAMMER GÜLER’in OLUR’U İLE” Zonguldak’a atanıyor. 6 Ekim 2013 tarihli bir tapede, Güler’in İnce’yi kastederek ‘onu sürdürdüğümüz için‘ dediği öne sürülüyor. İddiaya göre, Sarraf bu ‘koruma‘ için Güler’e doğrudan ve dolaylı olarak toplamda 400 bin dolar gönderdi. Bu paranın bir kısmı Barış Güler’in verdiği danışmanlık hizmetine karşılıktı.
* Tüm bu emniyet müdürü sürdürme / haber engelleme operasyonunun karşılığı 3 milyon dolardı.
‘Ne yapsan kârdır, hakkın’
* Fezlekeye göre, Barış Güler Rıza Sarraf’a verdiği ‘danışmanlık‘ hakkında ‘dönemsel‘ sıfatını kullanıyor. Buna kanıt olarak 21 Temmuz 2007’de Tahsin isimli bir kişiyle yaptığı telefon görüşmesinde sarf ettiği “Bu dönemle alakalı bir şey yoksa bu dönemde olmasa yüzümüze bakarlar mı ya biliyorsun” sözleri gösteriliyor. Tahsin, Barış Güler’e “Olsun sen de uyanık geçin, şimdi ne yaparsan kârdır senin de hakkın” diyor; Barış Güler “Tabii öyle aynen öyle aynen öyle” yanıtını veriyor.
‘Çin’e referans mektubu yazdı’
* İddialardan biri de, Muammer Güler’in İçişleri Bakanlığı adına, Kunlun ve Pingan isimli iki Çin bankasına Sarraf’ın ‘gerçek ticaret’ yaptığına dair referans mektubu yazdığı yönünde. Buna göre, Sarraf hayali işlemlerine paravan olarak kullandığı firmalarının Çin’de soruşturulmasından endişelendiği için ‘referans mektuplarıyla Çin nezdinde bu firmaların reel faaliyet gösterdiği izlenimi oluşturmaya’ çalıştı; dönemin bakanı Güler de rüşvet karşılığı referans mektubu yazarak buna ortak oldu. Bir tapede Sarraf, Bayar’a, “Kunlun’u ayrı yazdırdım Pingan’ı ayrı yazdırdım” diyor; “... Orjinalini güzel bakanlık zarfında zaten tercümana verecem Çin Konsolosluğu’na da onaylatacam yollayacam sana” diye devam ediyor.
‘Kabinenin yarısı bize kefil olur’
* Fezlekeye göre, Rıza Sarraf referans mektuplarının görüntülerini Çin’de bulunan Bayar’a dijital ortamda gönderdi, bu duruma sevinen Bayar da “Türkiye Cumhuriyeti’nin İçişleri Bakanlığı’ndan gelen bir referans mektubuyla, hesaplarında sıkıntı yaşadıkları Kunlun Bank’a giderek işlerini halledebileceklerini” ve “bu gidişle Türkiye’de kabinenin yarısının kendilerine kefil olacağını” söyledi.
Üç İranlı’ya vatandaşlık yardımı
* Bir diğer iddia, Güler’in Sarraf’ın talepleri doğrultusunda İran uyruklu üç kişinin istisnai yollardan Türkiye vatandaşlığı almaları için yardım ettiği; 14 Eylül’de oğluyşa bu konuda yaptığı görüşmede “Oğlum hayır işte son 3 kişi değil miydi onlar …en son giden 3 kişiydi işte” ifadelerini kullandığı yönünde.
‘Özgür gelecek 35 bin dolar öde’
* Fezlekeye göre, Güler bu yardımların karşılığında rüşveti bazen doğrudan oğlu, bazen de Özgür Özdemir aracılığıyla alıyordu. 6 Ağustos 2013 günü Abdullah Happani’nin Rıza Sarraf ‘a saat 11:57’de gönderdiği mesajda, “Özgür bey geldı 35000 USD ıster aylık ödeme ıster 30000 USD la başlamış ödeme 7 . Ay 35 odemısız dogrumudur( 35 odeyeyım mı)” yazıyordu. 12:08’de Sarraf’tan giden yanıttaysa, “Öde” yazıyordu.
‘Bir 3 verirsin, 3 milyon dolar’
* Happani 10 Eylül 2013 günü saat 14:34’te de Sarraf’a şu mesajı gönderdi: “Özgür geliyormuş barış beyin yanından birseymi ödeyeceğiz?” Sarraf 14:35’de, “200” yanıtını verdi.
* 24 Ekim 2013’teyse, telefon kayıtlarına takılan konuşmada Sarraf, Happani’ye “Özgür gelecek de ona bir 3 verirsin.. 3 milyon dolar” diyordu.
‘Çakmak gibi bir şeyle bizi izliyorlar’
* Fezlekede, 25 Ekim 2013 tarihinde Barış Güler ve Sarraf’ın takip altında olduklarından şüphelendiği iddia ediliyor.
* Bir tapede, Barış Güler “Kesin yani sivil gibi geldi …çünkü orada çakmakımsı bir şeyle fotoğraf filan çekiyorlar sağ solun fotoğrafını çekiyorlar. Tedirgin olduk‘ yani diyor. Sarraf ise İçişleri Bakanlığı’yla yakınlıklarına rağmen bu durumdan haberdar olmamalarından şikayet ediyor. Aynı konudaki bir diğer konuşmada Barış Güler İçişleri Bakanı’nın çocuğu olarak, “Ortaya çıkarırız bir iki güne kadar ortaya çıkarırız onu” diyor. Fezlekede yer alan diğer görüşmelerde de, Barış Güler yardımcılarıyla kim tarafından izleniyor olabilecekleri hakkında konuşuyor.
‘Güler illa tek seferde istedi’
* Sarraf kendi adamı Happani’yle yaptığı görüşmedeyse, izlenmelerinin nedeninin Gülerler’in isteğiyle ‘tek parti yapmaları’ olduğunu söyleyerek, “On kere dedim bunu iki sefer üç sefer yapak. yok yok buyur işte” diyor.
* Fezlekeye göre, Muammer Güler oğluyla 26 Ekim 2013’te yaptığı konuşmada, telefonlarının dinlendiği şüphesini açıkça dile getirip “Telefonda dikkatli olun” diyor.