İşletmeci şirketin kaza sonrası verdiği bilgilerden çok kapsamlı tedbirlerin alındığı sonucu çıkartılıyor. “Daha fazla bir şey yapılamazdı” dememiz bekleniyor… Belli ki, yaşanan, işletmeci şirketin de beklemediği türden bir kazaymış…
Sorun da galiba burada: Yerin yüzmetrelerce altında insan çalıştırılan maden ocaklarında meydana gelebilecek olumsuzluklardan öngörülebilir olanlarla ilgili tedbir almak yeterli değildir; öngörülemediği halde veya ihmaller yüzünden olabilecek kazalar için her türlü hazırlık gerekiyor esas… Özellikle 1992’de Kozlu’daki kömür madeninde yaşananlardan sonra…
Bazıları, her kazadan sonra, “Ocaklar kapatılsın” kampanyası açarlar. Zaten pahalıya mal olan kendi kömürümüzü çıkarmak yerine, ihtiyacımız olan miktarı ucuz fiyata ithal etsek, ocağı kapatıldığı için evine gönderilecek maden işçisine ücretini çalışmadan ödeyebileceğimiz ileri sürülür. Bir başka görüş de, kömürün unutulup bütünüyle doğalgaza geçilmesidir; doğalgazın dövizle ödenen maliyetini de unutmamızı bekler bu görüşün sahipleri…
Yürekler yanık ve acılar çok taze olduğu için bu aşamada fazla ileri şeyler söylemek yanlış olabilir. Ancak, insan hayatına mal olan her yanlışlığın hesabının mutlaka sorulmasını ve benzer can alıcı olayların bir daha yaşanmamasını talep etmek herhalde hakkımız…