Bugün bir barış ortamı hasıl olsa ve sınırlar kalksa acaba dünyanın hangi ülkelerine göç edenler, oradan göç edeceklere göre daha fazladır. Tabi başta ABD, Kanada, Avusturalya gibi ülkeleri, belki sonrasında İsveç ve İngiltere’yi sayabiliriz. Yani avami bir söylemle ‘insana insan gibi davranan ve yeterli refah seviyesine sahip ülkelere’… Bunların dışında kalmasına rağmen yine de aldığı göç verdiğinden daha fazla olacak olan tek ülke belki de Türkiye…
Oysa Türkiye ne tam bir demokrasi ne de çok kalkınmış bir ülke. Ama hem bu iki alanda göreceli ilerlemişliğe, hem de birçok dünya vatandaşı için çekici olabilecek yumuşak güce ve bunu paylaşmayı ima eden bir zihniyete sahip. Bu avantajı hayata geçirmenin tek yolu kendi ülkemizde ve çevremizde barışın egemen olması. Barış ise parçalı bir yapıda olmuyor. Çevrenizde barış üretmek isteyen, inandırıcı olabilmek için önce kendi içinde ‘barışçı’ olmak ve öyle davranmak zorunda.
Ülkenin çıkarlarını taşımakla yükümlü olan siyasetçilerin performansı bu açıdan epeyce önemli… Yumuşak gücünüzü etkin kılmak istiyorsanız, önce ‘yumuşaklığa’ bir değer olarak sahip çıkmanız gerek.