ncak AKP karşıtları bir kumar oynamayı tercih ettiler. Çünkü cumhurbaşkanlığına ‘normal’ bir ortamda girildiği takdirde AKP oyunu azaltmak mümkün olsa da seçimi kazanması engellenemezdi. Oysa eğer AKP hükümeti düşürülerek yerel seçime girilse oyların yüzde kırkın altına gelmesi sağlanabilir, ardından gelen cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’ın adaylığı bile engellenebilirdi. Bu da AKP’yi ‘ehil eller’ tarafınca yoğrulabilecek bir hamura dönüştürebilirdi…
Ancak Erdoğan ve hükümet dik durdu. Tehdidi savuşturmakla kalmayıp, onun süreklilik taşımasını bir avantaja dönüştürdü. Tehdidin devam etmesi muhafazakarlar açısından evrensel ve hayalci ideallerin zaten anlamsızlaşması demekti. Bu denli gerçek bir tehlike yaşanırken, söz konusu tehlikenin daha da büyümesini ima eden bir tercihi ‘ideal’ diye sunmak düpedüz akılsızlıktı… Ama anlaşılan o ki bu akılsızlığı beklemek epeyce gerçekçi imiş…
İhsanoğlu’nun ideal aday vasfıyla sunulması bu projeyi üretenlerin gerçeklerden bihaber olduğunu göstermekte. Bu tercih yabancılaşmanın itirafı olmakla kalmıyor, muhafazakarları kendileriyle ve koşullarıyla yabancılaşmaya davet ediyor! Erdoğan tabii ki ilk turda ve rahat bir biçimde kazanacak. Ama konu tam olarak kapanmayacak… Çünkü muhafazakarların sadece küçük bir bölümü gerçek olanı idealize ediyor. Herkes Erdoğan’ın kapsayıcı olmaktaki maharetini, böylece zihinlerdeki ve gönüllerdeki ideale ne denli yaklaşabileceğini merak ediyor…