Nihayet dördüncü ilke ise yerelde ‘barış komitelerinin’ kurulması… Tüm tarafların ve ilgili toplumsal aktörlerin bir araya gelerek ‘özneleşmesine’ dayanan bir ara yapılanma. Çünkü çatışan iki tarafın inişli çıkışlı müzakere sürecinin hemen her zaman bir toplumsal ‘tampona’ ihtiyacı var.
Sağduyunun sesi olabilecek, tarafları yeniden görüşme ortamına davet edebilecek sahici bir baskı unsuru olmadığında, masayı devirmek de çok daha kolay olabiliyor.
AK Parti bu noktada da teşvik edici olmadı. Hükümete yakın odakların birlikteliğini önemsedi ama asıl mesele toplumsal tüm farklılıkların bir araya gelebilmesiydi. Bu ise muhtemelen tehlikeli bulundu ve sonuçta toplum seyirci konumuna itildiği ölçüde, çözüm de çatışan tarafların siyasi stratejilerine rehin düşmüş oldu…