Nisan ayında finansal yatırım araçlarının TÜFE’ye göre düzeltilmiş reel getiri oranları şöyle oldu:
*Mevduat faizi, eksi 0,56 oranında reel kayıp,
*BİST 100 endeksi, 3,17 oranında reel getiri,
*Dolar eksi 2,15 oranında reel kayıp,
*Külçe altın yüzde 1,78 oranında reel getiri sağladı.
Mevduat faizi; Nisan ayı nominal getirisi yüzde 3,02 oldu ve fakat Nisan ayında TÜFE oranı daha yüksek aylık yüzde 3,18 olunca TL mevduatı aylık reel kayıp getirdi.
Mevduatın Nisandan-Nisana yıllık nominal getirisi yüzde 14,09 ve reel getirisi ise eksi 32,81 oldu. Yani geçen sene mevduata yüzde 14,09 faizle 100 lira yatıranın elinde satın alma gücü olarak 67,19 TL kaldı.
Bu veriler, TÜİK’in açıkladığı verilerdir. Mevduatını kırık vade ile yatıranların kaybı daha az olabilir. Ama her durumda TL’de kalanlar zarar etti. Eğer geçen sene Merkez Bankası gösterge faizini TÜFE’nin üstüne çıkarmış olsaydı, bugün hem TL’den kaçış olmazdı ve TÜFE oranı düşerdi, hem de TL tutanların bu kadar kaybı olmazdı.
Bugün “Merkez Bankası, bankalarca açılan mevduatlara verilen ağırlıklı ortalama faizlere” göre; bir yıla kadar mevduata verilen ortalama faiz oranı yüzde 48,77’dir. Bu sene yıl sonu TÜFE oranı yüzde 55 olarak tahmin ediliyor. Eğer Nisan 2025’te TÜFE oranı yüzde 48 altına düşerse, TL mevduatı reel getiri sağlar. Ama yüksek riskler ve belirsizlik var. Bunların başında döviz sorunu ve dış borçlarda temerrüt riski var. Türkiye İsrail’le dış ticaretinden yılda 5 milyar dolar fazla veriyordu. Şimdi bu imkân da kalmadı. Türkiye’de Arjantin’de olduğu gibi TÜFE oranı daha da artabilir.