Patronların elindeki en etkili yaptırım, işçileri fazla çalıştırma, düşük ücret verme, keyfi olarak işten çıkarma gibi uygulamaları istediği zaman hayata geçirebilme imkanının olmasıdır. Fakat sistemi bir bütün olarak ayakta tutan asıl unsur, devletin ihtiyaç duyduğunda baskı gücünü patronlar için seferber edebilmesi, kolluk güçlerini patronların hizmetine sunabilmesidir. ‘Kamu düzenini sağlamak’ adına haklarını arayan işçilerin karşısına polisin ya da jandarmanın dikilmesi, hakları için direnen işçilerin baskı altına alınması, dövülmesi ve gözaltına alınması bu şekilde olağan gösterilmeye çalışılır.
İşçilerin yasal haklarını kullanmaları söz konusu olduğu zaman devlet, sınıfsal işlevi ve genel karakterinin doğal sonucu olarak, düzeni koruma bahanesiyle istisnasız her zaman işçilerin karşısında, patronların yanında yer alıyor. İşçiler ise, yanlarında duranlarla ve karşılarında olanları tanıdıkça, kimlere güveneceklerini, kimlere asla güvenmeyeceklerini kendi yaşam deneyimleriyle öğreniyorlar. Bu durumun son örneğini Urfa’daki Özak Tekstil işçilerinin direnişinde görmek mümkün.
Urfa Organize Sanayi Bölgesi’ndeki Özak Tekstil’de çalışan işçilerin, patronların tercih ettiği Öz İplik-İş’ten istifa ederek BİRTEK-SEN’e üye olmalarının ardından bir kadın işçi işten atıldı. Çalışma arkadaşlarının işten atılması sonrasında işçiler, fabrikada uzun süredir yaşadıkları baskı ve tehditlere karşı fiili direniş başlattılar.