Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, CHP’nin ‘Adalet Yürüyüşü’ne katılanları darbecilerle bir tuttu: “Sizin 15 Temmuz’dakilerden ne farkınız var?”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nun MİT TIR’ları davasında 25 yıl ceza alıp tutuklanmasının ardından Ankara’dan İstanbul’a 15 Haziran’da yürüyüş başlatmıştı.
Erdoğan da yürüyüşe ilişkin bugün yaptığı ilk değerlendirmesinde “Yargı yarın sizi de bir yere çağırırsa şaşmayın” diyerek hem yargıya hem Kılıçdaroğlu’na mesaj göndermişti.
Erdoğan, İstanbul’da medya temsilcilerine verdiği iftarda bir kez daha ‘Adalet Yürüyüşü’nü gündeme getirdi.
‘Yol kenarları değil, Meclis kürsüsü’
‘Siyasette söyleyecek sözü olanın bunu ifade edeceği yerin yol kenarları değil Meclis kürsüsü olduğunu’ savunan Erdoğan, bunun dışında yapılacakların kimseye katkısı olmayacağını kaydetti: “Bugün ortalığı ayağa kaldıranlar, nümayişle suç bastırmaya çalışmak yerine, öncelikle kendilerini hesaba çekmelidir. FETÖ ile iş birliklerini sorgulamalıdırlar. Hukuk önünde hiç kimse layüsel değildir, dokunulmaz asla değildir. Kendi istedikleri kararlar çıkmadığında yargı kurumuna saldıranlar en büyük zararı bu ülkeye veriyorlar. Unutmayın adalet yollarda değildir. Adliye binalarındadır. Varsa bir haksızlık müracaat edeceğin yer bellidir. Siyasette sözü olanın bunu ifade edeceği yerde yol kenarları değil, Meclis kürsüsüdür.”
’15 Temmuz’dakilerden ne farkınız var?’
Erdoğan, şöyle devam etti: “Sizin gibi 15 Temmuz’da da bunu yapanlar oldu. Sizin 15 Temmuz’dakilerden ne farkınız var? Onların elinde F-16’ları vardı, helikopterlerle saldırıyorlardı, tanklarla toplarla saldırıyorlardı. Sizler de şu anda yollarda yürüyüşleri yapıyorsunuz, akşam da karavanlarda istirahat ediyorsunuz. Olay bu ama sizler eğer kalkıp da ‘TEM’i veya E-5’i buraları da biz işgal edeceğiz’ falan diyecek olursanız o zaman durum aynen 15 Temmuz’a dönüşür ki ona da tabii müsaade etmek gibi lüksümüz asla yok. Zaten yapılan iş şu anda hukuki değildir. Onu da söyleyeyim. Bunu yasal yollardan böyle bir adımı atmak suretiyle gidişiniz şu andaki hükümetimizin bir inceliğidir, daha da ileri gidiyorum, bir lütfudur.”