Darbe girişimi gecesi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Marmaris’te kaldığı otele operasyona giden askerlerden yüzbaşı İsmail Yiğit, ‘suikast’a gittikleri iddiasını reddederek, emir komuta içinde hareket ettiğini söyledi.
Yiğit, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde (TSK) şu andaki komuta kademesinin 1980 darbesinde kendisiyle aynı rütbede olduğuna dikkat çekti.
Marmaris’e 15 Temmuz gecesi giden biri firari 37 darbeci askerin aralarında bulunduğu 47 sanığın yargılanmasına Muğla 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde dört günlük aradan sonra yeniden başlandı.
Yoklamayla başlayan duruşmada ilk olarak Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda görevli yüzbaşı İsmail Yiğit ifade verdi. İddianamede mağdur olarak bulunan kişilerin ifadelerinden bazı bölümleri okuyan Yiğit, “Bu ifadelerde verilen saatlerden, bizden önce bu bölgeye suikasta gidenlerin olduğunu anlıyoruz. Çünkü biz saat 03.30’da Marmaris’e ulaştık” dedi.
‘Suikast böyle yapılmaz’
Çok sayıda görüntü bulunduğunu ama cumhurbaşkanının kaldığı yere dair hiç görüntü olmadığını da öne süren Yiğit, bunların bulunup incelenmesini istedi.
Suikast için Marmaris’e gittikleri suçlamasını da kabul etmeyen Yiğit şunları söyledi: “Suikast böyle yapılmaz. En önemli unsuru gizliliktir. İddianamede bizim sosyal medyayı kullandığımız söylendi. Biz Marmaris’e gitmeden cumhurbaşkanı İstanbul’da açıklama yaptı. Oysa konu buysa zaten oraya gitmenin anlamı yok. Birileri bizi gerçekten oraya göndermek istemiş. Ya da polislere bırakıp infial yaratmak istemiş. Eğer ben oraya birilerini öldüreyim, infial çıksın diye gönderildiysem, bunu yapanlar çıksın, bunu istiyorum.”
‘Niye hayatım boyunca kredi ödedim?’
Darbenin engellenmesi için ancak 10 saat sonra harekete geçildiğini öne süren yüzbaşı yüzbaşı şöyle devam etti: “Bu biliniyorsa ve engellenmiyorsa asıl suç budur. Benim suikast için gittiğim ve FETÖ’nün en iyi, en sadık adamı olduğum söyleniyor. Birileri ilah olarak lanse ediliyor. Bunu yapanlara lanet olsun. Dini yapım yoktur. Suç olarak ByLock, Bank Asya’da hesap, okullarında okuma, birbirini kayırma gösteriliyor ama bunların hiçbirisi bende yok. Madem bu kadar etkin bir FETÖ üyesiydim, neden 10 yılımı terör bölgesinde geçirdim, kendimi tayin ettirmedim? Hayatım boyunca kredi ödedim. Neden kendime yardım ettirmedim?”
‘Kuzu’da işitme kaybı var’
İddianamede ve ‘Paşa’ lakaplı astsubay Zekeriya Kuzu’nun polisteki ifadesinde, kaçtıkları sırada kendisinin “Aranızda Hizmet hareketinden (Gülen Cemaati) olmayan var mı?” sözlerini söylediği iddiasını da kabul etmeyen Yiğit, “Ben bunu reddediyorum, zaten anlamsız bir cümle. Benim yanımda olan kişilerin ifadesinde yok ama çatışmadan dolayı kulaklarında işitme kaybı olduğunu söyleyen Zekeriya Kuzu’nun ifadesinde bunlar var. Ben kendisine işitme testi yapılmasını istiyorum” dedi.
Babasının da emekli polis olduğunu, kendisinin suratına bakmadığını, tutuklandıktan sonra sadece iki kez yanına geldiğini anlatan yüzbaşı, “Ben böyle bir aşağılamayı kabul edemem. Bu zaten bana ayrı bir hakaret. Kimseyi öldürmek için yaralamak için, hele polis teşkilatından birisini öldürmek için gitmedim. Şimdi terörist olarak karşılarına gidip çatışmakla suçlanıyorum. En büyük aşağılama bu” diye konuştu.
‘Bombayı içeri atsam hepsi şehit olurdu’
Görevi de kendisine binbaşı Şükrü Seymen’in emriyle üsteğmen Murat Köse’nin söylediğini, İstanbul’da buluştuktan sonra da helikopterle Çiğli’ye geldiklerini anlatan Yiğit ifadesine şöyle devam etti: “Burada Gökhan Şahin Sönmezateş, cep telefonundan bize bildiri okudu. TSK’nın yönetime el koyduğunu söyledi. Cumhurbaşkanının bulunduğu yerden alınacağını söyledi. Marmaris’e indikten sonra ilk tabanca sesi geldi. Sonra karşı ateş açıldı. Art niyetli olsak neden karşı ateşi durduralım? Çatışma kısa sürdü. Polisler bize ateş etmese onları göremeyecektik. Lanet olsun bunlar yaşanmayacaktı. İnfial için oraya gitsek, polisleri neden içeriden çıkartalım? Benim kullandığım taarruz tipi el bombası, ses ve sis yayar, psikolojik etki yapar. Ben bombayı içeriye atsaydım hepsi şehit olurdu.”
‘Komuta kademesi benimle aynı rütbedeydi’
Yüzbaşı, ifadesini bitirmesinden sonra ilk olarak mağdurların avukatlarının sorularını yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın avukatlarından Ahmet Özer’in, “Suikast için gitmediniz, peki ne için gittiniz?” sorusuna Yiğit, şu karşılığı verdi: “Cumhurbaşkanını oradan almak için gittik. Kimse suikast için gitmedi. Sıkıyönetim ilan edildi. Emir komuta içerisinde cumhurbaşkanının alınması talimatı verildi. Bu ülkenin komuta kademesi, 1980 darbelerinde benimle aynı rütbedeydi. Bugün onlar o darbelerden sorumlu tutulmuyorlar. Ben darbeye bilerek katılmadım. TRT’den yayın yapıldı.”
Cumhurbaşkanının avukatları, İsmail Yiğit’e ‘kendisine emri kimim verdiğini ve neden özellikle seçildiği’ sorularını da yöneltti. Bu anlarda avukatlar ile sanık avukatları ve sanıklar arasında atışma ve gerginlik yaşandı. Diğer tutuklu sanıklar da oturdukları yerlerden Erdoğan’ın avukatlarına tepki gösterdi.
‘Yüzbaşı olarak sorumlu ben miyim?’
Avukatlar bu kez de ‘darbeye katılmanın suç olduğunu bilip bilmediğini ve neden kaçtığını’ da sordu. Yiğit şu yanıtı verdi: “Ortada bir suç varsa, yüzbaşı olarak sorumlusu ben miyim? Ben emir komuta içerisinde görev yaptım. Sorumluluğum anayasal olarak da yok. Ben oraya gittiğimde polisle çatışacağımı bilmiyordum. Ben askerin darbe yapmasına karşıyım. Asker kendi işini, siyasetçi kendi işini yapacak. Kim yarışa girecekse girecek. Ben buna alet olmak istemem. Emri yerine getirdim.”
Yüzbaşı, çatışmaya girmemek ve kimseyi öldürmemek için kaçtığını da söyledi.
Sorular sırasında Erdoğan’ın avukatlarının, ‘eski asker’ ve ‘cuntacı’ ifadelerini kullanmaları, salonda bir kez daha gerginliğe neden oldu, tutuklu sanıklar ve avukatları bu ifadelere tepki gösterdi.