Darbe girişimi esnasında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a suikast düzenleyecekleri iddiasıyla yargılanan askerlerden binbaşı Taner Berber, kamuoyunda darbenin ‘FETÖ’ tarafından yapıldığı yönünde bir mutabakat olduğunu, ancak kendisinin ‘Atatürk ilkelerine bağlı milliyetçi bir subay’ olduğunu söyledi.

Taner Berber mahkemeye götürülürken… Fotoğraf: DHA
Erdoğan’ın Marmaris’te kaldığı otele yönelik operasyonda görev alan biri firari 37 askerin de dahil olduğu 47 kişinin yargılanmasına Muğla 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi.
Duruşmada ifade veren Çiğli 2’nci Ana Jet Üs Komutanlığı’nde görevli binbaşı Berber, ‘FETÖ’yle kendisinin ve tutuklu bulunan grubun alakasının olmadığını, operasyona başladıktan çok sonra Erdoğan’ın Marmaris’teki oteline gittiklerini anladığını söyledi.
Operasyonun planlayıcısı olduğu öne sürülen tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş’le darbe teşebbüsü günü ilk kez buluştuğunu söyleyen Taner Berber şunları aktardı: “Polis ifademde daha önce Ankara’da buluştuğumuzu anlattım. Ancak beni ailemle tehdit ettiler. Ben de bunun üzerine ifademde böyle bir kurgu yaptım. Bayramda sadece kutlama için aradım. Gökhan general havalimanından geldikten sonra kendisinin yanına gittim. Bana terör operasyonu olabileceğini söyledi ve ekip kurmamı istedi.”
‘Terör operasyonu dendi’
Darbe teşebbüsü günü bombayla kapı açma eğitimi aldıklarını kabul eden, ancak bunun Marmaris operasyonuyla ilgisi bulunmadığını ileri süren Berber şöyle devam etti: “12 kişilik bir ekip oluşturdum. Bunları mesai sonrası olduğu için birliğe çağırdım. (Zekeriya) Kuzu başçavuşumla, Gökhan generalin yanına gittim. İstanbul’dan Özel Kuvvetler’e bağlı bir ekibin geleceğini, bizim de onların emniyetini almamızı istedi. Ben de Kuzu başçavuşumla yanından ayrıldım. Personelimin yanına gittim. Telefonlarını arabalarına bırakmalarını istedim. Ben dahil herkes bıraktı. Sonra da depoda buluştuk. Ben Gökhan generale olayın mahiyetini sorduğum zaman terör operasyonu olduğunu söyledi. Ben de bu bilgiyi ekibime verdim. Telefonları da bilgi güvenliği önemli olduğu için bıraktık.”
Berber, ekibiyle yaptığı toplantıda, çatışmaya girmeyeceklerini, ancak isteyen olması durumunda evine dönebileceğini söylediğini de ifade etti.
Silahlar kayıt dışı alınmış
Özel Kuvvetler’e bağlı ekibin saat 22.30 gibi Çiğli’ye geldiğini söyleyen Berber, binbaşı Şükrü Seymen’le muhatap olduğunu, hiç silahlarının olmadığını söylemesi üzerine de, kendi silahlarından verdiklerini anlattı.
Bu sırada araya giren mahkeme başkanı Melihşah Baştoğ, bu tür operasyonları neden üstlerine haber vermediğini ve neden kendisinden sorumlu olmayan bir kişiden emir aldığını sordu.
Berber şu yanıtı verdi: “Kendisi genelkurmayda görevliydi. Bu nedenle de üstüme bunu bildirmedim. Ayrıca kendisi de o sırada üste bulunmuyordu. Nerede bulunduğunu da bilmiyordum. Bu operasyonu ben biliyorsam, üstlerimin de bilgisinin olabileceğini düşündüm.”
Hakim Baştoğ bu kez silahların zimmetsiz olarak verilmesinin askeriyede uygun olup olmadığını sordu. Berber bu soruyu da şöyle yanıtladı: “Zimmete kaydetmemiz lazımdı ama sonuçta operasyona gidiyoruz. Ve onların hiç malzemesi yoktu. Ayrıca orada da böyle bir ortam olmadı. Silah verme yetkimiz yok, ancak aciliyet varsa olabilir.”
Sönmezateş depoda ‘darbe’ demiş
Berber, suikast için gerekli hazırlıkların sürdüğü sırada Sözmezateş’in depoda kendilerine TSK’nın emir komuta içerisinde yönetime el koyduğunu, emirlerin artık genelkurmay başkanından alınacağını, operasyonlarının da devam edeceğini söylediğini anlattı.
Mahkeme başkanının “Ülkede bu kadar karışıklık var, TSK el koymuş, biz neden terör operasyonu yapıyoruz diye sormadın mı?” yönündeki sorusuna Berber, “Bunları soracak ortam olmadı” diye yanıt verdi.
İş işten geçmişti
Marmaris’e Şükrü Seymen’in emir komutasında gittiklerini söyleyen Berber şu bilgileri verdi: “Gideceğimiz yerin sadece Marmaris olduğunu biliyorduk. Başka bir şey bilmiyorduk. Görevi de kimin verdiğini bilmiyorum. Saat 02.20 gibi havalandık, Marmaris’te oteller bölgesine indik. Seri şekilde helikopteri terk ettik. Ben bu sırada havaya ateş açtım. Şükrü Seymen’in uyarısı üzerine de bıraktım. Ekibin emniyetini aldık.”
Bir süre sonra silah seslerini duyduğunu ifade eden Berber şöyle devam etti: “Çatışma bölgesiyle aramda 250-300 metre vardı. Yaşananlara çok vakıf olmadım. Geri çekildiğimiz sırada yanımıza üç kişinin geldiğini gördüm. Onlardan kimlikleri sordum. Bana polis kimliğini gösterdi. Onu gördüğüm zaman olayların bizim bildiğimizden çok farklı cereyan ettiğini, anladım. Olayın vehametini gördüm ama iş işten geçmişti” dedi.
‘Kaçtığım için pişman değilim’
Saldırı sonrası yaşanan çatışmalar ve kaçışlarını da anlatan Berber, kimseyi öldürmek gibi kasıtlarının olmadığını, isteselerdi daha fazla ölüm olabileceğini ileri sürdü.
Hakim Baştoğ’un durumun gerçek yüzünü gördüğü halde neden teslim olmadığını sorması üzerine Berber şunları söyledi: “Bunun iki nedeni var. Birincisi grup psikolojisi, ayrı hareket etmek istemedim. İkincisi de teslim olduktan sonra polislerce birçok askerin öldürüldüğünü duydum. Ellerinden vurulduğunu, parmaklarının koptuğunu öğrendim. Bunun içinde teslim olmadığım için iyi yapmışım. Araziye çıktığım için pişman değilim.”
Berber, Baştoğ’un neden polislere hemen teslim olmadığına yönelik sorusunu yinelemesi üzerine, “Aslında daha sonra yatıştıktan sonda teslim olmayı düşünüyordum” dedi.
‘İmam tanımam, Atatürkçü bir subayım’
Berber, ‘FETÖ’ üyesi olup olmadığı sorusuna da şu yanıtı verdi: “FETÖ imamı olarak kimseyi bilmem. Örgütünün işleyişini de bilmiyorum bir tek imam bilirim o da cami imamı.”
Berber, ifadesinde kendisi ve birlikte operasyona çıktığı askerleri de şöyle anlattı: “İddianamede FETÖ faaliyetinde bu darbe girişiminin yapıldığı, kamuoyunda da bu yönde mutabakat olduğu iddia ediliyor. Bizlerin de bu örgütün üyesi olduğumuz iddia ediliyor. Bizler askeri okuldan bu yana çeşitli araştırmalara tabi tutulduk. Örgütle irtibatımız olsaydı, ortaya çıkardı. Ben dahil hiçbirimizin örgütle alakası yok. Bu oluşumla ilgisi olmayacak birisi varsa, arkamda duran gruptur. ByLock’un varlığını polisteki ifadem sırasında öğrendim. Okullarına gitmedim. Bankalarında hesabım yok. Vatanını seven, Atatürk ilkelerine bağlı milliyetçi bir subayım. Örgütle bağım yok” dedi.
Kuzu’nun kendisiyle ilgili ‘FETÖ’ üyesi olabileceğine yönelik iddiasına ise onun kendi düşüncesini aktardığına inandığını söyledi.
İddianamede yer alan 47 sanık hakkında, ‘cumhurbaşkanına suikast,’ ‘anayasayı ihlal,’ ‘yasama organına karşı suç,’ ‘hükümete karşı suç,’ ‘silahlı terör örgütü yöneticisi olma,’ ‘yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürme,’ ‘yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürmeye teşebbüs etme,’ ‘kasten öldürmeye teşebbüs,’ ‘zincirleme şekilde cebir ve tehdit kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma,’ ‘necitesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama,’ ‘zincirleme şekilde silahla tehdit,’ ‘cumhurbaşkanına hakaret,’ ‘zincirleme şekilde kamu görevlisine görevi nedeniyle hakaret,’ ‘kamu malına zarar verme,’ ‘mala zarar verme,’ ‘nitelikli olarak konut dokunulmazlığının ihlali’ ve ‘nitelikli yağma’ suçlarından altışar kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ediliyor.