Darbe girişimi esnasında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a suikast düzenleyecekleri iddiasıyla yargılanan askerlerden eski SAT komandosu Ali Sarıbey, operasyon sırasında görevin uygulanışını çok amatör bulduğunu, bu yüzden vali, kaymakam ya da emniyet görevlisi gibi bir yetkilinin alınacağını sandığını söyledi.
AA’da yer alan habere göre, Erdoğan’ın Marmaris’te kaldığı otele yönelik operasyonda görev alan biri firari 37 askerin de dahil olduğu 47 kişinin yargılanmasına Muğla 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi.
‘ByLock nedir bilmiyorum’
Bugünkü duruşmada ifade veren eski SAT komandosu Ali Sarıbey, ‘FETÖ’ üyelerinin haberleşme amacıyla kullandığı ByLock uygulamasını bilmediğini belirterek, “Son dakika golü niteliğinde olan ByLock iddiasını kabul etmiyorum. Ben ByLock diye bir uygulamayı ilk defa cezaevinde yatarken ağustos ayında gazetelerden öğrendim. Nasıl bir uygulama olduğunu koğuştaki arkadaşlarımla da tartıştık ancak bu uygulamayı hiç kimse bilmiyordu” dedi.
Telefonunun operasyon esnasında helikopterde ya da brifing odasında kalmış olabileceğini söyleyen Sarıbey, ByLock’un ne olduğunu ve nasıl kullanıldığını bilmediğini ileri sürdü.
Sarıbey, “FETÖ ile hiçbir şekilde irtibatım yok ama nasıl oluyorsa iddianamede FETÖ’nün en sadık insanları olarak görülüyoruz. Benim MAK ve özel kuvvet ekibiyle de hiçbir irtibatım olmadı. Hiçbirini daha önce görmedim” diye konuştu.
”Gizli bir operasyon’ dendi’
Eski SAT komandosu, 14 Temmuz’da sanıklardan Özay Cödel ile telefonda konuşup, ardından lojman kafeteryasında sohbet ettiklerini belirterek, daha sonra sanık Haldun Gülmez’in yanına giderek kendisinden evini boyamak için malzeme aldığını anlattı.
Sarıbey, Marmaris’e gitmeden önce yaşananları şöyle anlattı: “Bugüne kadar ben ölüm makinesi olarak yetiştirildim. Bir terör operasyonuna katılacağım için mutluluk duyarım dedim. Haldun Gülmez ‘Gel beni al, göreve birlikte gideceğiz’ dedi. Evden malzemelerimi hazırlayarak çıktım. Eşime de hakkını helal etmesini, göreve gittiğimi söyledim. Yolda Gülmez’e ‘Görev nedir’ diye sordum. O da gizli bir operasyon olduğunu söyledi. Akşam saat 20.00 gibi Hava Harp Okulu apronunda buluştuk. Bize gizli bir görev olduğu söylendiği için eşim dahil hiç kimseye hiçbir şey söylemedim. Bu göreve koşa koşa, sevinerek gittim. Görevden amirimin bilgisi yoktu. Zaten iletişime geçmem de mümkün değildi. Bizde böyle bir iletişim de kurulmaz.”
Gülmez’in burada sanıklardan binbaşı Şükrü Seymen’le selamlaşıp bir süre sohbet ettiğini belirten Sarıbey, Seymen’in telaşlı bir biçimde sürekli telefonla konuştuğunu aktardı.
Sarıbey, “Çiğli’ye gitmek için havalandık. Bizi göreve çağıran Cödel ise gelmemişti. Gülmez sürekli telefonla ulaşmaya çalıştı ancak ulaşamadı. Çiğli’ye vardığımızda Sönmezateş (Sanıklardan eski tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş) ve MAK ekibini gördüm. Malzemeleri kuşanıyorlardı. Özel kuvvet personelini de gördüm” dedi.
‘VIP bir kişi kurtarılacak’
Helikopterden inmelerinin ardından bir araçla ambara götürüldüklerini ve darbeye ilişkin ilk bilgiyi de burada edindiklerini anlatan Sarıbey, “Sönmezateş, ‘TSK ülke çapında yönetime el koydu. Şu an hepimiz genelkurmay başkanlığı tarafından yönetiliyoruz’ dedi. Ben darbe yapıldığını orada anladım. Sönmezateş, oradaki personele bundan itibaren emir komutanın Şükrü Seymen’de olduğunu ve VIP bir kişinin kurtarılacağını, alınacağını söyledi ancak bu kişinin kim olduğunu söylemedi” diye konuştu.
Kimse ses çıkarmamış
Sönmezateş’in ekibe, ‘Göreve gitmek istemeyen, itirazı olan var mı?’ diye sorduğunu, kimseden ses çıkmadığını anlatan Sarıbey şöyle devam etti: “Orada bir brifing yapıldı. Görev icra edilecek yerin hava fotoğrafı gösterilerek kimlerin nasıl görev alacağı anlatıldı. Şükrü Seymen ise operasyonun nasıl yürütüleceğini anlatarak bize ‘Aranızda bir makineli tüfekçi belirleyin’ dedi. Ben de Haldun Gülmez’de çelik yelek olmadığı için ona helikopterde makineli tüfekçi olarak kalmasını söyledim. Seymen bizi tanımadığı için timin arkasında görevlendirdi.”
‘Vali, kaymakam sandım’
Eski SAT komandosu, operasyon sırasında da görevin uygulanışını amatörce bulduğunu iddia etti. Bu nedenle görevin Erdoğan’ı almak olduğunun aklına gelmediğini belirten Sarıbey, şunları söyledi: “Bu arada bu görevin planlanmış bir görev olmadığını, amatörce yapılmış bir görev olduğunu hissettim çünkü adeta tüm birimler birbirine girmişti. Seymen’e nereye gideceğimizi sordum. Bir şey söylemedi ancak daha önce de tatil ve görev için gittiğim bir yer olan Marmaris olduğunu havada disko ışıklarını görünce anladım. Çok amatörce yapılan böyle bir operasyonda cumhurbaşkanının alınacağı hiç aklıma gelmedi. Ben vali, kaymakam veya emniyet müdürünü almaya gideceğimizi düşündüm.”