Geçen hafta işadamlarıyla online toplantılar yapan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak bu yılın ikinci yarısında önemli kazanımlar elde edileceğini belirterek “Üretim kapasitemizi iyi değerlendirirsek, ekonomide yepyeni ve kalıcı bir hikâye yazacağımız bir döneme gireceğiz” dedi. Stratejik ve üretim imkânı bulunmayan ürünler hariç, ithalatın artık kolay olmayacağını belirten Albayrak, yerli üretimi ve yerli üretimin dünyayla rekabetini tüm politikalarıyla önceleyeceklerini, yerlileştirmede sanayicinin daha fazla destekleneceğini söyledi. Buna karşılık, mevcut iktidar döneminde ithalata bağımlılığın arttığını, yerli ve milli üretimden son yıllarda çok söz edilmesine rağmen ciddi bir yol alınamadığını, her şeyden önce tasarruflar kıt olduğu için ciddi bir dış kaynağa ihtiyaç olduğunu, son kararla artık ileriye dönük bu yolun bile kapanması tehlikesi bulunduğunu hatırlatmak gerekiyor.
Siyasi iktidarın çizmeye çalıştığı pembe tablolar için Batı ile Çin’in arasının bozulacağı, “küresel anlamda Çin’i dışlayan yeni üretim zincirlerinin oluşmaya başlayacağı” tezinin temel alındığını, ekonomik atılım için AB ile işbirliğine fazlaca güvenildiği izlenimini alıyoruz.
Özetle: Türkiye, konumu nedeniyle aslında ciddi bir avantaja sahip ama yaptıkları yanlışlar ile fırsatı kaybediyor. Ekonomik olarak fırsat yaratılmak isteniyorsa demokrasinin, hukukun üstünlüğü ilkesinin, ifade ve basın özgürlüğünün şart olduğunu, iktidar görmek zorunda.