AYŞEGÜL KASAP
aysegulkasap@diken.com.tr
@aysegul_kasap
Yüksek enflasyon döneminde gıda zehirlenmelerinin de arttığı görülüyor. Uzmanlar, gıda fiyatlarındaki fahiş artışın güvenli ve sağlıklı gıdaya ulaşımı imkansız hale getirdiğini söylüyor.
Firmalar saat başı değişen etiketler karşısında ‘güvenli gıda’ prensiplerinden vazgeçebiliyor. TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Başkanı Uğur Toprak kayıt dışı ve merdiven altı üretimin arttığını belirterek halk sağlığının tehlikede olduğunu söyledi.
Lokantaları gezip şeflere sorduk. Uyarılar aynıydı: “Ucuz diye güvenilmez ürünler alınıyor. Önünüzde getirilen, yediğiniz şey sandığınız şey olmayabilir.”

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) martta resmi enflasyonu aylık yüzde 5,46, yıllıksa yüzde 61,14 verdi. Bu rakam, son 20 yılın da zirvesi. Mutfak enflasyonu yüzde 70’in üstünde.
Bağımsız sosyal bilimcilerin kurduğu Enflasyon Araştırma Grubu’na (ENAG) göreyse söz konusu ayda yıllık enflasyon 142,68’e ulaştı.
Kriter ‘güvenli gıda’ değil
Özellikle büyükşehirlerde pek çok çalışanın öğünleri yemek üretici şirketlerce karşılanıyor.
Bu konuda maliyeti düşürmek isteyen işverenin tercihiyse üretimde hijyenik koşulları sağlamayan yemek şirketleri olabiliyor. Artan fiyatlar karşısında ‘kaliteli’ diye bilinen firmalar da kar-zarar dengesini gözetebilmek için ‘güvenli gıda’ esasına dikkat etmiyor.
Merdiven altı üretim
TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Başkanı Toprak şöyle konuştu: “Kayıt dışı, merdiven altı, kalitesiz, sağlıksız ve hijyenik olmayan koşullarda üretilen, gramajı düşük ve bol karbonhidratlı menüler ile pek çok çalışanın sağlığını tehdit etmekte ve yetersiz beslenmelerine neden olmaktalar.”
Güvenli gıda kriterlerinin karşılanmaması kısa vadede zehirlenme vakalarıyla kendini gösterse de uzun vadede halk sağlığı açısından sonuçları çok daha ciddi olabilir.
‘Zehirlenmelerle karşı karşıya kalıyoruz’
Yemek sektöründe kaliteli hammadde tedariki, uygun depolama şartları, uygun ekipman kullanımı, sağlıklı ve uygun koşullarda işleme ve sunum, eğitimli personelin çalıştırılması gerekiyor.
Ama durum tam tersi. Sektör fiyatlara göre pozisyon alıyor. Toprak bunu şöyle açıkladı: “Fiyatı önceden belirlenmiş ve neredeyse değiştirilemez bir hizmet alımı süreciyle, sayılan bu şartlar daha en başta göz ardı ediliyor. Bu sebeple de bunları sağlayan firmaların fiyatları yüksek bulunup şartların tamamını sağlamayan firmalar tercih ediliyor. Bunun akabinde de yeterli ve uygun hizmeti alamama ve ne yazık ki en sonunda da zehirlenme olaylarıyla karşı karşıya kalınıyor.”
Bilmediğiniz yerde yemeyin!
Lokantaları gezip şefleriyle konuştuk.
Farklı mekanlarda farklı şefler sanki ağız birliği yapmışçasına aynı şeyi söyledi: “Ucuz diye güvenilmez ürünler alınıyor. Önünüzde getirilen yediğiniz şey sandığınız şey olmayabilir. Her kalemde bu böyle. Sadece et ve süt ürünlerinde değil. En basitinden sıvı yağlarda da en ucuzu tercih ediliyor, yani en kalitesizi. Bilinmeyen, denetime tabii olmayan ürünleri seçenler de var. Çünkü ucuz. Özellikle fiyatların ön görülemediği, saat başı etiketlerin değiştiği bu dönemde müşteriler bilmediği yerlerde yemek yememeliler. Mutfağına güvendiği yerleri tercih etmeliler.”
Bazı lokantalardaysa isim vermeden bile konuşmaktan çekindiler. Ürünlerin markalarını sorduğumuzda bilinen kaliteli markaların adını verdiler. Etiketlerini görmek istediğimizi söylediğimizdeyse ilginç bahaneler sunarak reddettiler.
Etiketi göstermeyi reddeden bir et lokantasıysa daha sonra söylem değiştirdi ve “Kesimi biz yapıyoruz, bizim etlerimiz” dedi.
Tam burada denetim konusu gündeme geliyor.
Denetim görünümlü denetimsizlik
Maalesef Türkiye’de gıda yeterli denetlenmiyor. Bunu Tarım ve Orman Bakanlığı’nın verileri de söylüyor. Geçen yılın verilerine göre bakanlıkta görevli gıda kontrolörü sayısının 7 bin 245. Bu kadronun ülke genelindeki denetim sayısıysa 1 milyon 378 bin 185. Bu işletmelerden 14 bin 353’üne idari para cezası kesildi. 146’sı içinse savcılığa suç duyurusunda bulunuldu.
Türkiye’de 718 bin 3 gıda işletmesi var. 13 bin 415’i onay, 704 bin 558’siyse kayıt kapsamında. İşletme sayılarıyla denetim sayısına bakıldığında bakanlık her işletmeyi yılda ortalama sadece bir kez denetleyebilmiş.
Toprak bir kez denetlemeyle halk sağlığının korunamayacağını anlattı: “Bakanlık bünyesinde gıda mühendisi istihdamı artırılmalı ve odamızın bakanlık yetkilileri ve Cumhurbaşkanlığı Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulu’yla değişik zamanlarda görüşüp paylaştığı ‘Yetkilendirilmiş Gıda Danışmanlığı Projesi’ acil olarak hayata geçirilmeli.”
Sağlık gideri artacak
Temel gıdada yüksek fiyatların bir nedeni de çoğunun ithal olması. Tarım ülkesi kabul edilmemize rağmen birçok temel gıdayı ithal ediyoruz.
Gıda Mühendisleri Odası, 83 milyona yetecek tarım üretiminin hızla tekrar başlanması gerektiğini belirtti: “Toplumların yaşamlarında, halk sağlığının korunmasının ve gıda güvenliğinin önemi açık. Gıda güvenliğine ayrılmayan kaynaklar, sağlık giderlerine ayrılıyor.”