Türkiye’nin bunun gibi az büyüdüğü ya da küçüldüğü yıllarda dış ticaret açığı probleminin azaldığını biliyoruz. Ama bu yıl hem büyüyemedik hem de yüksek dış ticaret açığı verdik. Burada ithalat konusundaki en önemli konu ithalatımızın kompozisyonu. Yani toplam ithalatımızın ne kadarı hangi kalemlerden geliyor. Ezici üstünlük üretimde kullanılan ara malı ithalatı. Bu da demek oluyor ki üretim arttıkça bu ürünlere olan talep de arttığı için ithalat yükseliyor. Eğer üretim çok fazla olmazsa ithalat da buna paralel düşük oluyor.
Bir diğer önemli konu da kurla dış ticaret rakamları arasındaki ilişki. Bildiğiniz üzere son yılları bir rekabetçi kur söylemi içinde geçirdik. TL değersiz olacak ki ihraç mallarımız ucuz olacak, ihracatçımız uluslararası piyasalarda fiyat rekabetini yakalayacaktı. Ayrıca ithalat pahalı olacak ve ithalat azalıp yerli üretici üretimini artıracaktı. Ama evdeki hesap pek çarşıya uymadı.
Aşağıdaki grafikte de yukarıdaki yıllar için reel efektif döviz kurunu paylaşıyorum. TL diğer paralara karşı ne kadar değerliyse reel efektif döviz kuru da o kadar yüksek görünüyor grafikte. Açık bir şekilde görüldüğü gibi 2020’de TL, tarihinin en değersiz seviyesindeyken dış ticaretimiz yine önemli miktarda açık vermiş.