‘Montrö bildirisi’ni hazırladığı iddia edilen emekli amiral Ergun Mengi, ifadesinde, bildirinin ‘WhatsApp grubunda olan herkes tarafından fikrini beyan etmesiyle oluştuğunu, kendisinin bir anlamda daktilo memurluğu yaptığını’ söyledi.

104 emekli amiral 3 Nisan’da geceyarısı Montrö Sözleşmesi ve ‘cüppeli takkeli komutan’la ilgili ortak açıklama yayınlamıştı.
Bildiri, hükümet kanadı tarafından ‘darbe hevesi’ne yorulmuş, re’sen soruşturma başlatılmıştı.
5 Nisan’da imzacı emekli amirallerden 10’u gözaltına alınmış, dördüne ise yaşı nedeniyle üç gün içinde emniyete müracaat etmesi için tebligat yapılmıştı.
Savcılığın talebi üzerine 10 amiralin gözaltı süresi dört gün uzatılmıştı.
Savcılık ifadelerinin ardından Ergun Mengi tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilmişti. Savcılık diğer 13 emekli amiral için ise sulh ceza hakimliğinden adli kontrol talep etmişti.
Nöbetçi sulh ceza hakimliğince sorgulanan Mengi de yurt dışına ve il dışına çıkış yasağı adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı.
Mengi hakkındaki kararla 14 şüphelinin tamamı adli kontrol şartıyla serbest bırakılmış oldu.
‘Metin benim üzerime kaldı’
DHA’nın haberine göre ifadesinde emniyet ve savcılık ifadelerini tekrar ettiğini belirten Mengi, şunları kaydetti: “Medyada yer alan kamuoyunun bildiği ‘sarıklı amiral’ ile ilgili haberler konusunda benim de içerisinde bulunduğum WhatsApp grubundan rahatsızlıklar dile getirmiştim. Buna yönelik kaygılarımız konusunda ne yapmamız gerektiği konusunda tam bir uzlaşma sağlanamadı.
Sadece benim rahatsızlığım değil, dosya içeriğinden de anlaşılacağı üzere birçok emekli askerin rahatsızlığı söz konusu olmuştu. Bu olaydan ve konuşmalardan sonra 3-5 gün geçti. Daha sonra yine bu WhatsApp grubunda 2020 yılında emekli büyükelçilerin bazı gelişmelerden dolayı rahatsızlıklarına ilişkin kamuoyuna duyurdukları bildiri gündeme geldi.”
‘Bilgi notu hazırlaması yönünde kendisine emekli olan sevdiği bir komutanının tavsiyede bulunduğunu’ anlatan Mengi, şöyle devam etti: “Ben bunun üzerine konusu sadece Montrö olan bir metin kaleme aldım. Kamuoyunda Montrö Sözleşmesi’ne yönelik olumsuz algı oluşturabilecek gelişmeler nedeniyle denizci hassasiyeti kapsamında Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin önemi, egemenliğimizin sağlanması, bu antlaşma sayesinde elde ettiğimiz kazanımlar, 2’nci Dünya Savaşı’nda bu anlaşma sayesinde tarafsız kalışımız, Boğazlar Komisyonu’nun kaldırılıp egemenliğin sadece bize bırakılması konusunda uzunca bir metin hazırladım. Bunu da mensubu olduğum WhatsApp grubuna sunduğumuzda beğenenler de oldu beğenmeyenler de.
Daha sonra soruşturmaya konu olan açıklamayı dosya kapsamında da anlaşılacağı üzere emekli olan Feyyaz Öğütçü taslak metin olarak hazırladı. Bu metne de yine WhatsApp grubunda girdiler, çıktılar oldu. İlk Montrö konusunda taslağı ben hazırladığım için ikinci hazırlanan bu metin benim üzerime kaldı. Başka bir deyişle; bu metnin de daktilo memurluğu benim görevim gibi oldu. Yine dosyadan da açıkça anlaşıldığı ve sübuta erdiği üzere ikinci metne de birtakım girdiler oldu. Bunları WhatsApp grubundaki herkes fikrini beyan ederek yapmıştır. Ben de bu katkılar çerçevesinde taslağı kişisel bilgisayarım üzerinden her defasında güncelledim. Ancak metne ilave edilen başlık ve içeriğindeki bütün ibareler katılımcıların katkısı ile olmuştur.”
‘İfade hürriyeti kapsamında basın açıklamasında bulunduk‘
İkinci metinde ‘cüppeli takkeli komutan’ haberleriyle ilgili ‘hassasiyeti dile getiren’ bir paragraf bulunduğunu aktaran Mengi, şunları söyledi: “Bu paragrafın amacı; 15 Temmuz hain darbe girişiminde görevde olan 55 amiralin 33’nün bilfiil bu darbeye iştirak edip, darbeci sıfatını almaları nedeniyle bu tür olayların aynı şekilde ve benzer girişimlere yol açabileceği endişesini dile getirmekti.
Bu paragrafta da belirtilen ifadeler bana ait olmayan, grupta tartışılıp nihai hali verilen ifadelerdir. Sayın cumhurbaşkanımızın da duyuru sonrasında gerek Montrö Sözleşmesi, gerekse ‘sarıklı amiral’ haberleri ile ilgili olarak bizimle aynı yönde endişesini dile getirmiştir. Yayımlamış olduğumuz dokümanda herhangi bir suç unsuru bulunmamaktadır. Denizciler olarak ifade hürriyeti kapsamında basın açıklamasında bulunduk.”