MESUDE ERŞAN
@mesudersan
Bugün Dünya Kalp Günü. Türk Kardiyoloji Derneği kalp krizi geçirenlerin pandemi korkusuyla hastaneye gitmekten çekindikleri için ‘altın dakikalar’ın kaybedildiği uyarısı yaptı.
Hasta şikayetlerinin başladığı andan itibaren 112 Acil’in aranmasına kadar geçen süre pandemi öncesinde ortalama 53 dakikayken, pandemi döneminde 90 dakikaya kadar çıktı.

Türkiye’de her yıl toplam 300 bin kişi kalp krizi geçiriyor. Bunların 125 bini kaybediliyor. Bu nedenle belirtileri başlayan hastaların derhal 112 Acil’i aramaları büyük önem taşıyor.
Virüs kalp ve damarları bozuyor
Türk Kardiyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Vedat Aytekin, yüksek tansiyon, kolesterol, diyabet, sigara, hareketsizlik ve fazla kilonun kalbin baş düşmanları olduğunu hatırlattı.
Covid-19’un kalp kası, zarı ve damarlarında ciddi ve hayati sorunlara yol açtığını söyleyen Prof. Dr. Aytekin, “Covid-19’a bağlı zorlu yoğun bakım süreçlerinde kalp ve damar sorunları çok ön planda. Yoğun bakıma yatırılmak zorunda kalan hastaların yüzde 90’a yakın kısmı aşı yaptırmayan kişiler. Aşının önemi tartışılmaz” dedi.
Kalp hastalığı bulunmayan sağlıklı bireylerde kalp kası ve zarının hastalanmasının nadir olduğunu ancak Covid-19 sonrası üç ile beş gün içinde gelişebildiğini belirten Prof. Dr. Aytekin, şunları kaydetti: “Net olmayan bilgilere göre Covid-19 pozitiflerde miyokard (kalp kası) hasarı binde 1’in altında. Ancak enfeksiyon nedeniyle hastaneye yatışı gerekenlerde yüzde 7-28 sıklıkta görülüyor. Viral enfeksiyonun kalp üzerine etkisi kalp kasını direkt hasarlayarak olabileceği gibi, pıhtılaşmanın artması, sistemi enflamasyon nedeni ile oluşabilen miyokard yangısı, kardiyomiyopati (kalp kası hastalığı) ve damar hastalığı şeklinde olabiliyor”.
Yarısı pandemi korkusuyla hastaneye gitmedi
Tüm dünyada kalp krizi olgularının hastaneye başvurularında pandemi süreci içinde yarıya yakın azalma yaşandı.
Türk Kardiyoloji Derneği tarafından ülke genelinde yapılan TURKMI-II çalışmasının sonuçlarına göre, pandemi döneminde ülke genelinde hastaneye başvuran kalp krizi hastalarının, pandemi önceki dönemde yapılan çalışmaya kıyasla yüzde 47,1 oranında azaldı.
Bu çalışma, pandemi döneminde kalp krizi geçiren hastaların neredeyse yarısının hastaneye başvurmadığını gösteriyor. Prof. Dr. Aytekin, “Covid-19 nedeniyle kalp sorunlarınızı ertelemeyin. Aşı yaptırmayı geciktirmeyin. Maske, mesafe, hijyen kurallarını ihmal etmeyin. Covid-19 geçirenler, özellikle hastaneye yatması gerekenler kalp kontrollerini yaptırsınlar” diye konuştu.
Kalp kası 20 dakikada ölmeye başlıyor
Türk Kardiyoloji Derneği Gelecek Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Değertekin, Türklerin Avrupalılardan 10 yıl daha erken kalp krizi geçirdiğini söyledi. Türkiye’de kalp krizlerinin yüzde 20’si 50 yaş öncesi gelişirken, Avrupa’da bu oran yüzde 10’u geçmiyor.
Avrupa’da ortalama kalp krizi yaşı 60-65, Türkiye’de ise 50-55 yaş arasında. Prof. Dr. Değertekin, şunları söyledi: “Koroner arterler dediğimiz kalbi besleyen damarlarda plak yırtılması sonrası pıhtı ile damarın tıkanması kalp krizine neden oluyor. Kalp kası 20 dakika içerisinde ölmeye başlıyor ve 12 saat içinde tamamen ölüyor. Kas ölümü özellikle ilk 1-2 saatte çok hızlı ve yüksek miktarda oluyor. Bu nedenle kalp krizi belirtileri başlayan hastanın süratle 112’yi arayarak ambulansla en yakın koroner anjiyo yapabilecek merkeze nakledilip, damarının bir an önce açılması gerekiyor.”
Kriz geçiren üç kişiden biri hastaneye gitmiyor
Kriz geçirenlerin yaklaşık üçte birinin hastaneye hiç gitmediğini belirten Prof. Dr. Değertekin, şöyle konuştu: “TURKMI-I ve II çalışmalarında Türkiye’de hasta şikayetlerinin başladığı andan itibaren 112 Acil’in aranmasına kadar geçen sürenin, pandemi öncesinde ortalama 53 dakika iken pandemi döneminde 90 dakikaya kadar çıktığı görüldü. Hastaların Covid-19 bulaşması korkusu ile 112’yi aramadıklarını ya da aramakta geç kaldıklarını görüyoruz. Oysa ambulansın ulaşması, hastanın hastaneye nakli ve hastanede hastanın kateter laboratuvarına alınıp damarının açılması için geçen süreler uzadıkça hasar artıyor. Ambulansın zamanında çağırılmaması nedeniyle zaman kaybediliyor. Bu nedenle hastaneye ulaşamadan evlerinde kaybettiğimiz hastalarımız da oluyor.”
‘Sigaranın azı, çoğu olmaz!’
Türk Kardiyoloji Derneği Yönetim Kurulu üyesi Prof. Dr. Mehmet Ertürk hareketsiz (sedenter) yaşam, düzensiz uyku, sigara kullanımı, obezite, aşırı alkol alımı ve sağlıksız beslenmenin kalp hastalıklarına zemin hazırladığını söyledi.
Ayrıca yüksek tansiyon, diyabet, yüksek kolesterol ve koroner arter hastalığı gibi faktörler ve yetersiz tedavileri de kalp yetmezliğine yol açabiliyor.
Türk Kardiyoloji Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Ertuğrul Okuyan kalp sağlığını korumak şu önerilerde bulundu: “Toplumumuzun yaklaşık üçte birinde tansiyon yüksekliği var. Her bireyin tansiyon değerinden haberdar olması ve gereğinde doktora gitmekte gecikmemesi gerekir. Her çeşit tütün kullanımı (sigara, nargile, puro, elektronik sigara) zararlı. Sigaranın azı, çoğu olmaz. Hepsi zararlıdır. Yanımızda içilmesine bile izin vermemek gerekir, bu durum pasif içicilik anlamına gelir. Sağlıklı beslenmek, egzersiz yapmak, sigaradan ve fazla kilodan uzak durmak, tansiyon, kolesterol ve şekerimizi sık kontrol etmek ve doktor kontrolünü aksatmamak kalp damar hastalığına karşı çok ciddi ölçüde koruyacaktır.”