KAAN SEZYUM
Düğün alayı gibi bir haftaydı, neyse ki kızı Sümeyye Erdoğan’ın Huber Köşkü’nden çıkışı sırasında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın korumaları o sevinçle havaya ateş açtı da gönüller rahatladı.
Buyurun dostlar buyurun…
Dokunabilir misin kahkahalarıma?
Artık iyice kafes dövüşü arenası haline gelecek seviyede bir oluşuma dönüşen TBMM’de dokunulmazlıkların kaldırılması için oylama başladı.
Meclisteki her oylama bu kadar şen geçmiyor. Mesela şu karede hala başbakanlık yapmakta olan Davutoğlu pek ilgi görmezken, başka bir karede de vekillerimin keyfine diyecek yok gibi görünüyor.
Memleket meseleleri vekilleri çok yordu tabii, onlar da bu stresten artık biraz kopup eğlenmek istiyorlar herhalde.
Ceketlerin efendisi
‘Yüzüklerin Efendisi’ kitabında ‘Yüzük Kardeşliği’ diye bir oluşumdan bahsedilir. Yüzüğü korumaya niyetli bu ekipte her türden kahraman vardır.
Bir o kitaptaki satırlara, bir de şu fotoğraflara bakıyorum. Bizde de ceket kardeşliği gibi bir kavram neden olmasın diye düşünüyorum.
Yıllar önce reyiz tarafından giyilen kareli mavi ceketi, o günden sonra birçok partilisi giydi ama hiçbirine ona yakıştığı gibi yakışmadı.
Bence moda insanın kendisini bilmesidir.
Şakacı ya!
Şamil’in FB maçı sonrası, nefret, şiddet, gereksiz düşmanlık ve tuhaf istekler içeren tivitinin üzerine “Ya ben şaka yaptım, neden anlamıyorsunuz” demesi üzerine de artık Rusya Başkonsolosluğu şöyle bir tivit atmış…
Ruslar bizi anlayamaz haliyle, biz şaka olsun diye uçak düşürür, sevgi gösterisi olarak birbirimizi hapse atarız.
Küçük mutluluklar
Haftanın düğünü 6 bin kişinin davetli olduğu şatafatsız bir düğündü. Gençler evlenecek diye yollar kapandı, hatta bazı mahallelere yapay duvar bile çekildi. Maksat güvenlik olsun. Bizim güvenliğimiz yerindeyse, gerisi teferruattır.
Coplu konut açılışı
Zamanının beton bakanı Erdoğan Bayraktar bu hafta bir siteye girerken kendisine kimlik soran güvenlik görevlisine copla daldı. Bu da kesmedi, Bayraktar ertesi gün güvenlik görevlisini makamına çağırdı ve kendisiyle barıştı.
Kısa süre içinde bu kadar hızlı tutum değişikliği Bayraktar’ın zaten çok yabancı olmadığı bir durum. 1948 doğumlu bir insan neden hala herkesle kavga etmek ister bilemiyorum. Belki hala yaşlanmadığını düşünüyordur.
Kendisini şu videolarla bir kez daha hatırlıyoruz.
Bakın bu videoda Bayraktar, kanseri ele para tutuşturarak yeniyor.
Bakınız burada da başbakanı istifaya davet ediyor (Sonrasında ‘Kuzenim demiş’ geliyor).
Bu da eski bakanın son icraatı.
Böyle insanlara emanet olmak çok güzel bir his gerçekten de.
Kuzuların eşsizliği
Eski bakan Bayraktar’ı bir kenara bırakalım, hala görevde olanlara bir bakalım. Bakınız bu değerli şahsiyet de eski Anayasa komisyonu başkanı ve halen cumhurbaşkanı başdanışmanı… Kendisi çok kibar, saygılı ve ne dediğini bilen bir insan. Şu tivitiyle de Avrupa Parlamentosu’na “Akıllı olun yoksa mültoları salarız, aklınızı alırız” temasını işliyor.
Bu da daha sonraki tiviti.İnsan gerçekten böyle değerli zekaların yönettiği bir ülkede yaşamaktan gurur duyuyor.
Muhtarlaştıramadıklarımızdan mısınız?
Hasan Kalyoncu Üniversitesi’nde düzenlenen Türkiye’nin ilk ‘Muhtar Akademisi’nin mezuniyet törenine şahit olduk… Nefis bir ortamdı. Muhtarlar kıs sürede yıllarını bu işe vermiş akademik eğitim sevdalıları gibi eğitimlerini aldı.
Muhtar Akademisi Mezuniyet Töreni’ne Millî Eğitim Bakanı Nabi Avcı da katıldı…
Tabii arada istenmeyen görüntüler de ortaya çıktı. Kesin paralel muhtardır ya da ajandır. Nedense görüntüyü de mozaikledim. Şimdi “Muhtarları burunlarını karıştırırken gösteriyor” denmesin.
Kimse burnunu karıştırmıyor zaten bu fotoğrafta. Önemli olan nasıl baktığınız değil, ne görmek istediğinizdir.
Habercilikte yeni bir bakış
Şöyle bir haber kanalı buldum. Geleneksel haber kalıplarını kırıp her başlıkta insana farklı şeyler düşündürüyor.
Nasıl, bi şeyler düşünmeye başladınız mı?
Haberin ve hayatın devamı şu adreste.
Hep eleştiri olmaz
Her konuda her şeye itiraz etmenin anlamı yok. Bakınız şu haberde tesislerin eski adı ‘Arenamega’ymış, Cumhurbaşkanımız bu adı değiştirmiş. Ülkede iyi şeyler de oluyor.Yalnız ‘Arenamega’ da ‘Abi biz isim bulamadık teknenin adını ‘Lüfer 5’ koyduk’ gibi bir isimmiş. Değiştirilmesi çok isabetli olmuş.
İmam her zaman pilav yemez
Gençlerin kafasını karıştırmaya aday kurumlarımızdan TÜBİTAK’a katılan projelerden ‘papaz eriğini imam eriğine çeviren’ işi alın Venedik Bienali’ne koyun, her yıl iş yapar.
Bu projede kendimize dair her şey var.
Farklı olanı kendine benzetme içgüdümüz, değişik olana tahammül edemememiz, dini tercihlerimizi meyvelere yansıtmamız ve bilime ciddi yaklaşımımız.
Bu arada Apple ürünü ‘iMac’in yanına koyduğum ayna sayesinde tersten ‘cami’ olarak okunmasıyla elektronik ortamda bilgilerimizin helalliği konusundaki çalışmamı da önümüzdeki günlerde TÜBİTAK’a sunacağım. Umarım şimdiden kazanmışımdır!
* Bienal iki yılda bir oluyor, biz de biliyoruz. Bizde yalnış yok.
Haftanın albümü
Arctic Monkeys’in dost ve kardeş grubu The Last Shadow Puppets, 2’nci albümü ‘Everything You’ve Come To Expect’i (Beklediğin ne varsa sana iki katını vereyim) çıkarttı. Albüm ilk albümlerini aratmayan romantik serseri post Brit-pop tarzında olmuş.
Çalışırken değil de daha çok arabayla trafikte hayattan bezmişken dinleyebilirsiniz.
Derdinize dert katar, şimdiden söyleyeyim.
Hayvanca bir müzik
Bu hafta Hatebeak (Nefretgaga) adında bir grupla karşılaştım. Grup death metal tarznıda bir müzik yapıyor. İşin ilginç tarafı ise grubun vokalistinin bir papağan olması.
‘Yeteneksizsiniz’in ilkinde yarışma birincisinin bir köpek seçildiğini hatırlayarak kendinizi bu müziğe hazırlayabilirsiniz.
Kapatırken
Bir ‘Haftanın Suyu’nun daha sonuna geldiğimiz şu satırlarda “Abi bu yazılar neden her hafta farklı günlerde çıkıyor” diye soranlara bir çift lafım olacak: “Çünkü tembelim”…
Siz de tembelliğinizi ve çalışkanlığınızı doya doya yaşayın.
Önümüzdeki haftaya kadar Haftanın Suyu sizinle olsun.