Diyanet dergisinin mayıs ayı sayısında, Müslümanların ramazan ayında aynı zamanda ‘e-oruç’ tutarak, oyun sitelerinde ya da sosyal medyada zaman öldürmek yerine aile ve arkadaşlarıyla zaman geçirmesi önerisinde bulunuldu.
AA’nın haberine göre, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhan Kılıç, ‘e-Oruç’ başlıklı yazısında, özellikle son yıllarda televizyon, internet ve cep telefonu gibi iletişim alanındaki teknolojilerin sosyal ilişkileri şekillendirdiğini ifade etti.
Kılıç, teknolojiye karşı gelme ve tümüyle reddetmenin anlamlı olmadığını de vurgulayarak, “İşte tüm bu kaygı verici gelişmelerin öncelikle farkında olmak ve daha sonra da buna bir tavır almak gerektiğini düşünmekteyiz. Peki bu nasıl mümkün olabilir? Kanaatimce bu e-oruç’la mümkün olabilir” diye yazdı.
İlhan Kılıç’ın ‘e-oruç’ tarifi şu şekilde: “Öncelikle elalemin yediği yemeği ya da gezdiği yerleri layklamakla zaman geçirmek yerine, yemek yiyemeyenleri düşünmek veya maddi imkansızlıktan dolayı gitmesi gereken ya da gitmek istediği yerlere gidemeyenleri dikkate almak. Diğer taraftan yüzlerce ya da binlerce kilometre ötede hayatta hiç tanımadığımız ve görüşmediğimiz bir kişi ile saatlerce vakit geçirmek yerine, her gün karşılaştığımız insanlarla ya da komşumuzun haliyle hemhal olmak.
Oynamaktan artık beynimizin uyuştuğu oyunlarda bir üst levele (level’a) nasıl çıkacağım kaygısından ziyade, halihazırdaki nefsimizin seviyesini nasıl bir üst makama çıkaracağımızı düşünmek. Oyun sitelerinde saatlerce kalarak onlarca insan öldürmek yerine, kendi çocuğumuzla, kardeşimizle ya da komşunun yalnız çocuğuyla oyun oynamak ve ona yaşamı ve yaşatmayı öğretmek.”
‘Cool olmak yerine kul olun’
İnsanların ‘cool’ olmak için son model cep telefonu alarak önce borçlanıp sonra gece gündüz çalıştıklarına işaret eden Kılıç, insanların “kul” olmak için çift mesai yapmaları gerektiğini belirtti.
Kılıç yazısına şöyle devam etti: “Cep telefonunda akşam o gün kaç adım attığına bakmak yerine, o günün akşamında doğruya, iyiye ve güzele doğru kaç adım attığına bakmak. İftar ve sahur gibi özel zamanlarda sevdiklerimizle bir araya geldiğimizde cep telefonumuza kilitlenmek yerine cep telefonlarını kapatıp, bu nadide zamanlarda onların yüzüne bakmak, tebessüm etmek ve onların gönüllerine kilitlenmek. Tanımadığımız ve görüşmediğimiz onlarca kişiden gelen ‘hayırlı cumalar’ mesajına bakmak yerine, telefonu kapatarak cuma günü hutbeyi can ve iman kulağıyla kalpten dinlemek.”