Gazeteci Hrant Dink’in 10. ölüm yıldönümünde, cinayetin ardından başlayan soruşturma ve yargılama sürecini değerlendiren Dink ailesinin avukatlarından Bahri Belen, “Hrant’ın öldürülmesiyle ilgili suçlamanın tamamının Fethullah Gülen örgütüne veya Fethullah Gülen örgütü üyesi olmakla suçlanan kamu görevlilerine yüklenmesi olayı doğru bir şekilde çözmeyecektir” dedi.
’17-25 Aralık’tan sonra ‘koruma kalkanı’ kalktı’
Cumhuriyet’ten Canan Coşkun’a konuşan Belen, cinayette örgütlü bir yapının olduğunu ve yapının adının tam olarak ne olduğunun yargılama süreci sonrasında ortaya çıkacağını söyledi.
Cinayetin işlenmesinde ve önlenememesinde devletin sivil güvenlik güçlerinin, sivil istihbarat görevlilerinin, jandarma güvenlik görevlilerinin ve jandarma istihbarat görevlilerinin doğrudan sorumluluğu olduğunu belirten avukat şöyle devam etti: “17-25 Aralık belki de bu cinayetten sorumlu olanlardan Fethullah Gülen hareketine yakın olanların korumasını ortadan kaldırdı. Ama davanın açılmasını sağlayan aslında AİHM kararı. Soruşturma yolu açılan bu kişilerle ilgili o zaman devletin koruduğu cemaate yakın olan kişiler de bu korunmadan artık yararlanamamışlardır. Onlarla ilgili koruma kalkanı kalktı.”
Dink cinayetine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanan, dönemin Trabzon jandarma komutanı albay Ali Öz’ün ‘FETÖ üyeliği’ iddiasıyla tutuklanmasının bu ‘koruma kalkanı’nın kaldırılmasıyla ilişkilendirip ilişkilendirilemeyeceğini değerlendiren Belen, şöyle konuştu: “Ali Öz ile ilgili darbe girişimi öncesi açılmış bir dava var. Ama bizim baştan beri ısrar ettiğimiz gibi oradaki olay Ali Öz ve oradaki subayların eylemleri basit bir görevi ihmal değil. Orada belge tahrifatı var, sahte belge düzenlemek var. İhmal suretiyle ölüme sebebiyet şeklinde somutlaşmış eylemleri var. Bunlarla ilgili dava açılmıyordu.”

Bahri Belen
Ancak Belen, soruşturmanın bu noktaya gelmesinde ve tutuklama kararı verilmesinde böyle bir sürecin önemli etkisi olduğunu söyledi.
‘MİT de dahil olmuş olabilir’
Soruşturmanın MİT ayağının eksik olduğunu belirten Belen, jandarma dosyasının iddianame haline gelmesi halinde bu ayağın da aydınlatılacağını belirtti: “Akbank’ın kameralarında, Saray Kumaşçılık’ın kameralarından görülen bazı kişilerin görüntüleri var. İşin içinde MİT dahli de olabilir. Hatta Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanlığı’ndan kişiler de olabilir. Olması lazım diye düşünüyorum. Bu görüntüleri izlediğimizde çok açık bir şekilde orada gözcüler vardı. Bu gözcülerden bazılarının Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanlığı’ndan olabileceğini, MİT’in birtakım görevlilerinin bu işin içinde olabileceğini düşünüyorum.”