The New York Times’ın haberinden çeviridir…
On yıllardır süregiden çatışmalar ve gerginlikler ortadayken kimse Azerbaycan’ın bir gecede Dağlık Karabağ bölgesini Ermenilerden almasını beklemiyordu.

Dağlık Karabağ’ı savunmak ya da ele geçirmek için on binlerce kişi öldü, biri Ermeni biri Azeri iki devlet başkanının kariyeri bitti, ölü doğmuş barış planları için çabalayan bir nesil Amerikalı, Rus ve Avrupalı diplomatlar çile çekti, altı ABD başkanı değişti.
Ancak Ermenistan dışında başka hiçbir ülkenin tanımadığı bu devlet, geçen hafta o kadar hızlı bir şekilde ortadan kayboldu ki muzaffer bir Azerbaycan tarafından olası bir ‘etnik temizlik’ten korkan Ermeni nüfusunun evlerini terk edip toplu göçe katılmadan önce toparlanmak için yalnızca birkaç dakikası vardı. Artsakh Cumhuriyeti (Ermenilerin Dağlık Karabağ’daki de facto devlet ve bölgeye verdiği isim), neredeyse bir gecede çöktü.
Geçen haftaya kadar, 150 binden az nüfusa sahip bu küçük cumhuriyet, eski Sovyetler Birliği’nin siyasi ve diplomatik manzarasının bugüne kadar gelen bir yansımasıydı.
Ermenistan’ın geleneksel koruyucusu ve 1992’den beri Moskova liderliğindeki Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’nde müttefiki Rusya, 2020’de bölgeye barış gücü göndermiş ve Artsakh için hayati önem taşıyan, bölgeyi Ermenistan’a bağlayan tek yolu açık tutma sözü vermişti.
Ancak Ukrayna’daki savaş nedeniyle dikkati dağılan ve Azerbaycan ile müttefiki Türkiye’yle daha yakın ekonomik ve siyasi bağlar kurmaya hevesli Moskova, bu yıl Azerbaycan’ın bu yolu kapatarak gıda, yakıt ve ilaç tedarikini kesmesine seyirci kaldı. Dahası, Kremlin, geçen hafta Artsakh’ın zayıf savunmasına yönelik saldırı sırasında askerlerine kenara çekilme emri verdi.
ABD hükümeti de dahil olmak üzere neredeyse hiç kimse bu hızlı çöküşü öngöremedi.
“Hepimiz şok içindeyiz. Herkes bunun bir son olduğunu anlıyor. Artsakh’ın topyekun yıkımı” diyor Ermenistan Savunma Bakanlığı’nın araştırma biriminin eski başkanı Benyamin Poghosyan: “Şu anda gerçekten önemli olan tek şey insanları güvenli bir şekilde çıkarmak.”
1991’de bağımsızlığını ilan eden Dağlık Karabağ, diplomatik başarısızlığın sembolü. İsrail-Filistin anlaşmazlığı ya da Kıbrıs’a benzer bitmek bilmeyen bir sorun.
Ancak göz açıp kapayıncaya kadar Dağlık Karabağ sorunu silah zoruyla ‘çözüldü’ ve dehşete düşmüş Ermeniler, yıllardır Ermeni karşıtı nefreti körükleyen Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in insafına terk edildi.
Bölgeden kaçan insanlar tarafından paylaşılan teyit edilmemiş katliam ve tecavüz haberleri sosyal medyada infial yarattı. 1915’te Osmanlı İmparatorluğu’nda meydana gelen Ermeni soykırımının tekrarlanacağı korkusunu uyandırdı.
Artsakh silinmiş olabilir fakat fikrin hala birçok destekçisi var…
Müslüman Azeriler ile Hıristiyan Ermeniler arasında Dağlık Karabağ konusunda Sovyet yönetimi altında başlayan mücadele, Azerbaycan ve Ermenistan’ın bağımsızlıklarını kazanmalarının ardından bir savaşa dönüştü.
Her iki tarafın yaptığı etnik temizlik, bazı tahminlere göre 1 milyondan fazla insanı evlerini terk etmeye zorladı. Bu durum 1994’te, bağımsız bir Artsakh ve Ermenistan’ın Azerbaycan’ın geniş bir bölümünü ele geçirmesiyle sona erdi. Bu değişiklikler dünyada tanınmadı.
Ermenistan’ı zafer coşkusunun yanısıra ordusu kötü donanımlı, kötü yönetilen bir düşmana karşı nefret sarmıştı.
Ermenistan’ın Sovyetler sonrası ilk cumhurbaşkanı Levon Ter-Petrosyan, Dağlık Karabağ konusunda bir uzlaşma anlaşmasını destekledikten sonra 1998’de istifa etmek zorunda kaldı.
Azeriler zayıf askeri güçlerinin suçunu dönemin cumhurbaşkanı Abulfaz Elçibey’e yükledi. Elçibey, devrildi ve yerine Azerbaycan’ın Sovyet dönemindeki lideri ve eski KGB şefi Haydar Aliyev getirildi. Haydar Aliyev mevcut cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in babası.
Azerbaycan 2020’de tekrar savaşa girdi ve on yıllar önce kaybettiği toprakların çoğunu geri alarak kolayca kazandı.
Dağlık Karabağ ilk kez yerel bir Sovyet kavgası olmaktan çıkıp uluslararası bir mesele haline geldiğinde, (Batı’ya) uzak ve belirsizdi…
Barış planları geldi ve geçti. Tarafların uzlaşmazlığı yüzünden sonuç alınamadı.
2001’de Florida’da arabulucular arasında ABD’nin de bulunduğu başarısız görüşmeler, öyle acı bir tat bıraktı ki bölgedeki 35 yıllık çıkmazı anlatan Kara Bahçe’nin yazarı Thomas de Waal’a göre dönemin başkanı George W. Bush bu konu hakkında bir daha asla bir şey duymak istemediğini söyledi.
Günün sonunda Astrakh, mücadelesine katılmak isteyen destekçilerden yoksundu. Birçok genç, bölgeyi terk etmiş, geriye tanınmayan cumhuriyeti savunmak için çoğu yaşlı bir nüfus kalmıştı. Aylarca süren yoksunluk insanların savaşma isteklerini tüketmişti.
Ermenistan’daki ‘Haçlı müfrezesi’ gibi küçük, militan milliyetçi gruplar yardım konusunda ses çıkardı ancak kayda değer bir destek sağlamadılar. Nikol Paşinyan’ın hükümeti mücadelenin dışında kaldı.
Ayrılıkçı cumhuriyetin başkenti Stepanakert’in ileri gelenleri, devletin çökmesine iki haftadan az bir süre kala yerel bir iktidar mücadelesinin içine düştü. Seçilmiş cumhurbaşkanını, zorla görevden aldılar.
Thomas de Waal, “Çatışmaya adil bir çözüm bulmak için yıllarca süren uluslararası çabaların 24 saat içinde yok edilmesi gerçek bir trajedi” diyor.