
AYNUR KOLBAY HÜLYA
aynurkolbay@hotmail.com / @okumak_zamani
Çocuk olmak zor iş. Çocukluk çoğu zaman yetişkinliğe göre insanlığın çok daha dertsiz, tasasız ve rahat dönemleriymiş gibi gelse de aslında hayatı öğrenmek ve bu yolda karşına çıkanlarla yüzleşmek çok daha zorlayıcı olabilir.
Bir çocuk olarak bu meşakkatli yolda karşına çıkabilecek en büyük zorluklardan biri de zorbalık bana kalırsa. Özellikle küçük yaşlardaki çocukların birbirlerine çektirdiklerine ve bu çekilenlerin çocukların ileriki yaşamlarında nasıl da etkili olduğuna hepimiz bir şekilde şahit olmuşuzdur. Daha da fenası bunun sadece akran zorbalığıyla sınırlı kalmayıp yetişkinlerin bile dâhil olabildiği genel bir zorbalık haline geldiği durumlar sanırım.
Arkadaşlarından ailesine kadar çevresindekilerin çoğu tarafından zorbalığa maruz kalan bir kız çocuğunun hikâyesini samimiyetle ele alan Denizyıldızı isimli roman da tam olarak zorbalık konusuna değiniyor.
Kahramanımızın adı Ellie. 12 yaşında, şişman bir kız çocuğu. 5’inci doğum gününde havuza bombalama atladığında etrafa büyük su dalgaları sıçrattığı için, kardeşleri ve arkadaşları tarafından kendisine ‘Cumburlop’ lakabı takılmış ve yıllardır kendisine bu şekilde sesleniliyor. Sabah kalktığı andan akşam tekrar yatağa girdiği ana kadar, etrafındaki birkaç kişi dışında herkesle acımasızlıklarına karşı mücadele etmek zorunda kalan yalnız bir çocuk.
Ellie’nin en sevdiği şeylerden biri yüzmek. Kendini ağırlıksız hissettiği tek yer havuz olduğu için her sabah mutlaka yüzüyor. Ve böylece bütün günü bu hisle geçirmeye çalışıyor. Ama ne yazık ki okul bittiğinde, tüm olaylar, dışlanmalar ve çirkin yorumlarla her bir gramını tekrar ve ayrı ayrı hisseder hale geliyor.
Annesinin kilo takıntısı, kızının mutsuzluğunu görmesine engel olmasının yanı sıra, ona karşı empati kurmasına da izin vermiyor. Ellie’nin en çok destek beklediği kişi annesi olmasına karşın, o kızına ilk sırt çeviren, onu en çok yaralayan ve onu kabullenmek ya da anlamak yerine hayati tehlikesi olan bir ameliyatla zayıf birine dönüştürmeye çalışan biri.
Ellie de tüm bu baskılarla kendine sınırlar koyan, dilediği gibi yaşamak yerine kurallarla kendini kısıtlayan biri haline geliveriyor.
“Onunki gibi bir annem olsaydı diye düşündüm.
Bizi kabul eden biri olsaydı…
Ve bizi dünyaya uydurmak yerine,
Dünyayı bize uydurabilseydi diye hayal ettim.”
Evin içinde abisi, ablası ve annesinin, evin dışındaysa nerdeyse herkesin zorbalık ve anlayışsızlıklarıyla mücadele etmek zorunda kalan Ellie’yi anlamaya çalışan sadece birkaç kişi var hayatta: Kendisi gibi şişman olan ve yine kendisi gibi arkadaş zorbalığına maruz kalan en yakın arkadaşı Viv, yan eve yeni taşınan ve göçmen olduğu için toplum tarafından dışlanan yeni arkadaşı Catalina ve neyse ki kendisini olduğu gibi kabullenen ve sadece mutlu olmasını isteyen babası.
Babasının çabasıyla gitmeye başladığı psikolog ile yavaş yavaş kendini düşünmeye ve duygularını anlamak için çabalamaya başlayan Ellie, hayatında ilk kez başkalarının değil de ‘kendisi’nin nasıl hissettiğini, ne istediğini ve ne istemediğini düşünmeye başlıyor. Yeni arkadaşı Catalina ve ailesiyle geçirdiği zamanlar bu süreci destekliyor. Böylece Ellie de 12 yaşına kadar sırf şişman olduğu için sevilmemeyi, nefreti hak ettiğini düşünürken, zamanla etrafındaki zorbalıklara karşı güçlü durmanın kapısını aralamaya başlıyor.
Kitapta olaylar gerçek dışı bir şekilde hop diye düzelmiyor, herkes hatasını bir anda anlayıp değişmiyor ya da tüm zorbalıklar birdenbire kesilivermiyor. Ama çok daha önemli bir şey oluyor. Ellie başta kendisi olmak üzere herkes için büyük bir değişimin yolunu açıyor.
“Bizim mutsuz olduğumuzu düşünürler.
İşte bu doğru…
Ancak sanıyorlar ki,
Ben şişman olduğum için mutsuzum.
Oysa işin doğrusu şu ki,
Sürekli şişmansın diyerek zorbalık ettikleri için mutsuzum.”
Şiirsel bir dille ve şiir formatında yazılmış, hayyi duygusal sahneler barındıran kitap zorbalığa uğrayan çocukların, gençlerin sesi olmayı ve okuyucuyu konu üzerine derin derin düşündürmeyi başarıyor. İnsanlığın ‘güzellik’ anlayışını sorgulatan, zaman zaman sert, zaman zaman da duygusal bölümlere yer veren kitap, okuyucuyu hiç zorlamadan ve göze batırmadan empati kurmaya teşvik ediyor.
İnsanın birini, özellikle de kendisini olduğu gibi sevebilmesi üzerine müthiş bir kendini bulma hikâyesi anlatıyor.
Okuyan Koala Yayınları’nın psikolojik roman serisinden yayınlanan kitap, 12 yaş ve üstü tüm okuyucular için uygun.
Keyifli okumalar.

Kitabın Adı: Denizyıldızı
Yazar Adı: Lisa Fipps
Sayfa Sayısı: 256 sayfa
Yayınevi: Okuyan Koala