AYNUR KOLBAY HÜLYA
aynurkolbay@hotmail.com
@okumak_zamani
Hediyeleri, tatlı sürprizleri, kutlamaları sevmeyen çok azdır diye düşünüyorum. Hele ki çocuklar için kutlamaların ve hediyelerin yeri bir başkadır. Özellikle doğum günleri, belirli bir yaştan itibaren çocukların sabırsızlıkla beklediği, üzerine düşünüp heyecanlandığı, planlar yaptığı ve hediyeler için meraklandığı günlerdir. Günler hatta haftalar öncesinden, aileden ya da yakın arkadaşlardan gelebilecek hediyeler üzerine hayaller kurulmaya başlanır.
‘Bu Ne Güzel Hediye’ kitabı da bir doğum günü hediyesinden yola çıkarak sımsıcak bir arkadaşlık hikâyesi anlatıyor.
Kahramanımız yarasa Mimi’nin doğum günü yaklaşmaktadır. En yakın arkadaşı tavşan Fufu ise çok güzel hediyeler almasıyla ünlüdür. Doğum gününe birkaç gün kala, Fufu “Ah Mimi, görünce düşüp bayılma sakın, en güzel hediye benimki” diye müjdeyi verince sabırsızlığı hat safhaya ulaşır Mimi’nin. Ve başlar hediyesi üzerine hayaller kurmaya. Günlerce bir sürü şey aklına gelmiş olsa bile arkadaşı “Asla tahmin edemezsin” dediği için bir süre sonra kendini yormamaya ve beklemeye karar verir. Dünyanın en güzel hediyesi birkaç güne kendisinin olacaktır ne de olsa.
Ve sonunda büyük gün gelir ve Fufu elinde minik bir paketle Mimi’nin kapısında beliriverir. Önce hediye paketinin küçüklüğü ile şaşırır. Kendisine en güzel hediyeyi aldığını iddia eden ve bundan dolayı aşırı mutlu olan en iyi dostu karşısında, paketten çıkan küçük kaşığa bakakalır ama yine de hayal kırıklığını arkadaşına belli etmemek için özen gösterir.
Parti bittikten sonra tek başına kalan Mimi başlar düşünmeye. En yakın arkadaşı, güzelliğinden bu kadar emin olduğuna göre, kesin bir kerameti vardır diye düşünür ve bu kaşığın gizli özelliklerini bulmak için kafasını çalıştırmaya başlar. Sonunda aradığı hiçbir sihri ya da önemi bulamadığı kaşığının en azından kullanışlı olduğu sonucuna varır ve onu çorba içmek ya da kum kazmak gibi basit işlerde kullanmaya başlar. Ama aklının bir köşesinde hep arkadaşının “Neden en güzel hediye” dediği de yankılanır duru. Derken bir gün hiç beklemediği bir anda hediyenin sırrını çözüverir ve aslında arkadaşının kendisine bir kaşık değil dünyaları almış olduğunu anlar. Bu gizemli hediyenin alamet-i farikası neymiş, o da okuyuculara sürpriz olarak kalsın.
Kitabın en önemli özelliği aynı anda birkaç önemli temayı aynı sıcaklıkla verebilmesi bana kalırsa. Toplam 36 sayfalık bir hikâyeyle Mimi ile Fufu arasındaki sağlam dostluğu hissettirebiliyor ve dostlar arasındaki karşılıklı güven ve sevgi ilişkisini fark ettirebiliyor. Mimi her ne kadar hayal kırıklığına uğrasa da, hediyede bir anlam aramaktan hiç vazgeçmiyor. Çünkü en yakın arkadaşı en güzel hediye dediyse bir bildiği vardır kabulüyle ilerliyor. Kitap çocukların bakmak ile görmek arasındaki derin anlamı kavramaları için de güzel bir çıkarımda bulunuyor. Bazen sıradan şeylerin bile içinde ne kadar büyük güzellikler barındırdığını görmelerini sağlayacak bir bakış açısı da kazandırıyor.
Kitabın bir diğer güzel özelliği ise sonunda çocuklara yönelik konuyla ilgili farklı oyun seçenekleri de sunuyor olması. Hem de tek seferlik değil, canınız sıkıldıkça oynayabileceğiniz ve kendi yaratıcılığınıza göre daha da geliştirebileceğiniz farklı oyunlar bunlar.
Yazar Seda Akipek ile kitaplarından önce düzenli aralıklarla çocuk edebiyatı üzerine gerçekleştirdiği bir atölye sayesinde tanışma fırsatım oldu. Oldukça zihin açıcı olan bu eğitimle kitaplarına da merak sardıran yazar, oldukça yalın ve samimi bir hikâye ile eğlenceli ve sevgi dolu bir kitap ortaya çıkarmış. Sezen Aksu Taşyürek ise çizimlerindeki sıcak ayrıntılarla, karakterlerin ifadelerinde yarattığı duygularla hikâyeyi tamamlayan bir iş çıkarmış diyebilirim.
Arkadaşlık, dostluk, güven, bakış açısı gibi pek çok farklı konuda çocuklarla konuşmak ve onların da zihinlerinde farklı ışıklar yakabilmek adına çok iyi bir seçim olan kitap beş yaş ve üstü tüm okuyucular için uygun.
Keyifli okumalar…
Yazar Adı: Seda Akipek
Çizer Adı: Sezen Aksu Taşyürek
Sayfa sayısı: 36 sayfa
Yayınevi: Abm Yayınevi