MESUDE ERŞAN
@mesudersan
mesudeersan@diken.com.tr
Sadece büyük depremi korkuyla bekleyen İstanbul’un değil, ülkenin en köklü tıp fakültelerinden olan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin binaları alarm veriyor. Hastanenin farklı binalarındaki kolonlar, deniz kabuklarıyla dolu ve ellenince bile un ufak oluyor. Betondan ayrılan demirlerse pas içinde. Çalışanlar, “Burası mezar olmasın” diyor.
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin 13 yıl önce başlayan yerinde yenilenme projesi yılan hikayesine döndü. Tıp fakültesi ve uygulama hastanesi ülke için büyük bir değer. En yüksek puanları alan gençlerin tercih ettiği, hekim olup çıktığı, Türkiye’nin her yerinden gelen zor vakaların tanı ve tedavisinin yapıldığı fakülte çok daha iyi koşulları hak ediyor.
Arazi verilen TOKİ yapacak
Fakültenin yerinde yenilenmesi için Ocak 2011’de Resmi Gazete’de yatırım bütçesi yayımlandı. Aralık 2011’de hastanenin inşaatı için Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’yla (TOKİ) sözleşme imzalandı. İstanbul Üniversitesi, Avcılar’daki bazı alan ve arsalarını Cerrahpaşa Tıp Fakültesi ve hastanesinin yeniden, yerinde yapılandırılması karşılığında TOKİ’ye verdi. İstanbul Üniversitesi 2018’de bölününce, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi yeni kurulan İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa’ya geçti. Ancak TOKİ’yle anlaşma devam etti. Aralık 2019’da Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Yeniden Yapılandırma Projesi cumhurbaşkanlığı oluruyla yatırım programı kapsamına alındı.
Koca bir otopark
Hastanenin sahil tarafına doğru geçici prefabrik binalar yapıldıkça, üst Cerrahpaşa’daki klinikler, hizmet binaları geçici yerlerine taşındı. Bazıları cerrahi ve dahiliye monoblok binalarına sıkıştırıldı.
Yıkılan pek çok bölümün taşındığı monoblok, dahiliye, psikiyatri binası vs. hiç ellenmedi. Hergün binlerce insanın içinde bulunduğu, ameliyatların, tedavilerin yapıldığı bu binalar şimdi şifa dağıtsa da bir deprem anında mezara dönüşebilir.
Son tahlilde, yıkılan binaların yerlerine inşaatlar başlamadı. Hastane şu anda koca bir otopark.
Bu akşam eylem var!
Yıkılmayan binalarsa ‘can çekişirken’, endişe korkuya yol açıyor. Saatlerce buralarda çalışan, nöbet tutan hekimler, asistanlar hayatı tehdit eden soruna gözlerini yummadı. Meseleye dikkat çekebilmek için ‘Cerrahpaşa Deprem İnisiyatifi’ni kurdular. Bu akşam 21:00’de #CerrahpaşaMezarOlmasın etiketiyle seslerini duyurmaya, konuya dikkat çekmeye çalışacaklar.
‘Güçlendirilecek dendi, makyaj yapıldı’
İnisiyatiften asistan hekim Ceren Ayşenur Erdem, 6 Şubat’da meydana gelen ve 11 ilde yaşayan milyonlarca insanı etkileyen Kahramanmaraş depremlerinden sonra tedirginliklerinin arttığını söyledi.
İstanbul’da beklenen depremin endişelerini artırdığını belirten Erdem, şöyle devam etti: “Evlerimizi, çocuklarımızın okullarını kontrol ediyor, bina deprem raporlarını istiyoruz. Fakat çalıştığımız Cerrahpaşa binaların ne kadar çürük olduğunu gözlerimizle görüyoruz. Monoblok (dahiliye binasıyla birlikte), psikiyatri binası hiç ellenmedi. Bunlar için bir çalışma yapılmadı. Monoblok çok büyük bir bina. Yedi katlı. Ameliyathaneler, cerrahi servisler, yoğun bakım ünitesi, personeli, hastalar, hasta yakınları binlerce insan burada ve en ufak bir depremde yıkılacağını ön görebiliyoruz. Kolonları elimizle oynatabiliyoruz. Demirler pas içinde, tamamen açıkta. Beton, kabuklu deniz kumundan ibaret.”
‘6 büyüklüğündeki deprem bile indirir’
2019’daki depremden (5,9 büyüklüğünde) sonra fakülte yönetimi binaların güçlendirileceğini söyledi. Fakat güçlendirme değil makyaj yapıldı. Ortadan ayrılan kolonlar sıvandı, boyandı. Bazı yerler dolapların arkasında gizlendi. Her yer eskisi gibi kullanılmaya devam edildi. Erdem, “Akıl alır gibi değil. Artık kader diyebileceğimiz şeyin çok ötesinde. Binaların inmesi için 6 büyüklüğünde deprem bile yeter, öyle kötü. Bu bir cinayet olur. Göz göre ölmek istemiyoruz. Kaldı ki sorun sadece bizim değil. Hastalarımız, yakınları var” diye konuştu.
‘Gördüklerimiz kadar, göremediklerimiz korkutuyor’
İstanbul Tabip Odası Cerrahpaşa temsilcisi Dr. Tahsin Çınar ile görüştüğümüzde monoblok binasının bodrum katındaki ameliyathanelerinden birindeydi. “Şu anda herkes korkarak çalışıyor” diyerek anlatmaya başlayan Çınar şöyle devam etti: “Görebildiklerimiz korkunç. Bir de sıvandığı, boyandığı için göremediklerimiz var. Kim bilir ne durumda? Özellikle yedi katlı monoblok binasına, yıkılan bölümlerden çok fazla klinik taşındı. Birimlerin yarısından fazlasının burada olduğunu söyleyebilirim. Nereye, hangi kolona baksak, çatlak. Elimle beton kırabiliyorum. Depremde neler olabileceğini hayal bile edemiyorum. Muhtemelen ilk sarsıntıda yıkılır. Burası ciddi bir felakete gebe, bize mezar olur. Arkadaşlarımızdan yeniden sınava girip başla bir şehre geçmeyi düşünenler var.”
Deprem bölgesinden yeni dönen Çınar, İskenderun Devlet Hastanesi’nin durumunu hatırlattı. Bir bloğu inen, diğeri ağır hasarlı olan hastanede sağlık personeli ve hastalar ölmüştü. 2011’de hastanenin hasarlı ve riskli olduğu tespit edilse bile ihmaller zinciri yıkımla sonuçlandı.
‘Fakülteyi otopark işletmecisi mi yönetiyor?’
Sorumluları görevlerini yapmaya çağıran Çınar, “2010’dan bu yana Cerrahpaşa’da yapılan tek şey üç binanın yıkılması ve üç yeni otopark yapılması. Dört yıldır yıkılan binaların yerinde şu anda sadece otopark var. Cerrahpaşayı başhekim, dekanı mı yönetiyor, otopark işletmecisi mi? Anlamakta güçlük çekiyoruz. Şimdiye kadar görev yapan tüm rektör, dekan, başhekimler sorumlu. Şu anki yönetim dahil. Bu ölüm kalım meselesi. Sorumluluk mekanizmasını işletmemiz gerekiyor” dedi.
Cerrahpaşa’nın önemi her açıdan büyük. Çapa’daki İstanbul Tıp Fakültesi Hasdal’a taşınmaya hazırlanıyor. Bu kapasite, işgücü, deneyim ve birikimde başka bir hastane tarihi yarımadada kalmayacak. Olası İstanbul depreminde denizden ulaşıma da elverişli. Çınar, “Her şeyiyle afete müdahalede en elverişli yerlerden biri burası olabilir. Gerek lojistik, gerek tıbbi, gerekse sosyal anlamda birçok ihtiyacı karşılayabilecek bir yer. Sağlam, dayanıklı olmaz ve merkezde kalmaya devam etmezse yaşadığımız ‘kırmızı pazartesi’ gibi olur. Bir an önce depreme hazırlık yapmak zorundayız. Gelsinler doğru dürüst denetleme yapsınlar” dedi.