MESUDE ERŞAN
@mesudersan
mesudeersan@diken.com.tr
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi kampüsü, koca bir açık otoparka ve moloz yığınına döndü.
Hastanenin yeniden inşası için 2016’dan beri birer birer yıkılan klinikler, amfiler, kütüphane ve diğer binaların yerine henüz bir çivi çakılmadı. Öğretim üyeleri, “Her şeyi yıkıp hiçbir şey yapmadılar” diyor.
Türkiye’nin her yerinden gelen en zor hastaların tanı ve tedavisinin yapıldığı Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin yerinde yenilenme çalışması durma noktasına geldi. Peş peşe sıralı boş arsalarının hiçbirinde ne temel kazısı ne de inşaatla ilgili hareket var.
Eski rektör Söylet çok mücadele etti

Tarihi yarımadada, Marmara Denizi’ni gören kentin yedinci tepesindeki fakültenin yenilenmesi çabalarında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğretim üyesi de olan eski İstanbul Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet’in katkısı büyük.
Cerrahpaşa’nın yerinde yenilenmesi projesinin ilk adımı 2009’da fakültenin çok parçalı ve sahipli tapularının Prof. Dr. Oğuz Çetinkale’nin çabasıyla, sahiplerinden toplanıp birleştirilmesiyle atıldı.
Fakültenin web sitesinde yer alan çalışmanın kronolojik bilgilerine göre, Ekim 2010’da ön fizibilite hazırlığı için danışmanlık hizmeti alındı. Ocak 2011’de Resmi Gazete’de yatırım bütçesi yayımlandı. Aralık 2011’de hastanenin inşaatı için Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’yla (TOKİ) sözleşme imzalandı. İstanbul Üniversitesi, Avcılar’daki bazı alan ve arsalarını Cerrahpaşa Tıp Fakültesi ve hastanesinin yeniden, yerinde yapılandırılması karşılığında TOKİ’ye verdi.
Söylet, rektörlük yaptığı 2009-2015 arasında Cerrahpaşa’nın yerinde kalması için kararlılığını sürdürdü. Tüm bu süreç boyunca hükümetin Cerrahpaşa’nın arazini başka şekilde değerlendirmek istediği ancak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yakınlığıyla bilinen rektör Söylet’in buna karşı direndiği konuşuldu. Milletvekilliği (kulislere göre sonrasında Sağlık Bakanlığı) sözü verilen Söylet, buna güvenerek AKP milletvekili aday adayı olabilmek için 10 Şubat 2015’de rektörlükten istifa etti. Ancak son gece adının üzeri çizildi ve aday gösterilmedi. Kulislere göre, bu tasarrufa yol açan sebeplerden biri, Söylet’in Cerrahpaşa’nın yerinde kalması konusundaki ısrarıydı.
Söylet daha sonra Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ndeki çocuk cerrahisi kliniği öğretim üyeliği görevine geri döndü.
Önce kara tarafı inşa edilecekti

İnşaat hazırlığı için ilk Aralık 2016’da onkolojiyle kulak burun boğaz polikliniği yıkıldı. İstanbul Üniversitesi 2018’de bölününce, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi yeni kurulan İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa’ya geçti. Ancak TOKİ’yle anlaşma devam etti. Aralık 2019’da Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Yeniden Yapılandırma Projesi cumhurbaşkanlığı oluruyla yatırım programı kapsamına alındı.
Hastanenin sahil tarafına doğru geçici prefabrik binalar yapıldıkça, üst Cerrahpaşa’daki klinikler, hizmet binaları geçici yerlerine taşındı. Bazıları cerrahi ve dahiliye monoblok binalarına sıkıştırıldı.
Tescilli olmayan tüm binalar (çocuk, kadın doğum, ortopedi, acil, göğüs hastalıkları klinikleri vs.) teker teker yıkıldı. Dekanlık, oditoryum, kütüphane de yıkılan binalar arasındaydı. Anıtlar Kurulu tescilli binaları (şimdiki dekanlık, psikiyatri, sağlık müzesi vs.) korundu. Projeye göre inşaat üst Cerrahpaşa’da başlayacaktı. Üst kısımdaki binalar tamamlanınca bu kez sahil tarafındakileri oraya taşıyacaklar, inşaat aşağıda sürecekti.
Mevcut rektör Prof. Dr. Nuri Aydın, Temmuz 2019’da verdiği bir röportajda, üniversiteye bağlı Haseki’deki Kardiyoloji Enstitüsü’nün binasını verip İstanbul Araştırma ve Eğitim Hastanesi’ni (Samatya Hastanesi) alarak projeye kattıklarını söylemişti.
Öte yandan bu haber için Aydın’la görüşme talebimiz, karşılıksız kaldı.
İnşaat başlarsa yedi yıl sürecek

Hastanenin bahçesindeki arkeolojik kuyularda kalıntılar saptandı ve kazılar başladı. SİT alanı hastanede arkeolojik kalıntı saptanması sürpriz değildi. Ancak kalıntıların bulunduğu yer inşaat projesinde, hastanenin sosyal alanı. Dolayısıyla hastane binası inşaatını etkilemiyor aslında. İnşaatı başlayabilirse, yedi yılda tamamlanması planlanan hastanede 36 ameliyathanede, yedi günlük ameliyathane, 1100 yatak, 164 yoğun bakım yatağı bulunacak.
Gecekondu gibi prefabrik binalarla doldu

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden çok sayıda öğretim üyesiyle görüştük. Mevcut iklim nedeniyle hiçbiri isminin yayımlanmasını kabul etmedi ama duygularını ve düşüncelerini paylaştı. Hastanenin bu durumuna en çok üzülenler, her bir sınıfında, amfisinde, laboratuvarında, kliniğinde anısı bulunanlar. Öğrencilik dahil yaşamının yaklaşık 50 yılı fakültede geçen bir profesör, gelenek ve aidiyetin önemli olduğunu hatırlattı. Öğrenciliğin ve tüm hekimlik yıllarının geçtiği binalardan geriye anılar ve moloz yığınlarının kaldığını anlattı: “Yıktıkları bizim geçmişimiz, tarihimiz. Türk tıbbının mihenk taşlarından Ord. Prof. Dr. Tevfik Remzi Kazancıgil, Ord. Prof. Dr. Burhaneddin Toker’in isimlerini taşıyan güzelim amfiler yıkıldı. Yıkılanın yerine yapılan bir şey yok. Aynı yıl mezun olduğumuz arkadaşlar, ‘toplanalım, amfileri, laboratuvarları dolaşalım geçmişi yad edelim’ istiyorlar. ‘Gelmeyin, özleyin daha iyi’ dedim.”
Her yere gecekondu gibi prefabrik binaların kondurulduğunu söyleyen hoca, şöyle konuştu: “Onu oraya, bunu buraya tıkıştırıyorlar. Yarım asırlık Cerrahpaşalıyım, bir dolu bölümün nerede olduğunu artık bilmiyorum. Koridorlarda, kapılarda rastladığım yeşil, beyaz önlüklülere sorarak buluyorum. Hayal kırıklığı, öfke ve hüzün duygularını bir arada hissediyorum. Yaş haddinden emekliliğime dört yılım kaldı ama o kadar dayanamayacağım. En fazla bir yıl sonra ayrılıyorum.”
Kruvaziyer limanı projesi

Rektör Aydın ve dekan Prof. Dr. Sait Gönen’in fakültenin yeniden inşa edileceğini söylemeleri, Cerrahpaşalıları ikna etmeye yetmiyor. Buna inanmak için ‘icraat’ bekliyorlar. 2020 Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda da bulunan Yenikapı Kruvaziyer Limanı Projesi hastanenin hemen dibinde. Cerrahpaşa’ya gönül verenlerin endişesi, bu turizm projesine dahil edilmek. Hoca, “Taşındığımız prefabrik binalara 50 milyon dolar masraf edildiği, geri dönüşü olmadığı söyleniyor. Yat limanından gelecek 2,5-3 milyar dolarlık kârın yanında 50 milyonluk kayıp ne ki” dedi.
Öğretim üyesi TOKİ’ye de güvenmiyor: “Duyduğumuza göre TOKİ ‘ekonomik durumumuz belli, çivi çakacak halimiz yok. Kendi başınıza bir şey yapacaksanız yapın’ diyor. Görüldüğü gibi yapılan bir şey yok! Yapılacağına inananlar kandırılıyor, aldatılıyor.”
‘Estek köstek idare ediliyor’

Bir başka profesör doktor, hastanenin şu anki durumunun, ‘içler açısı’ olduğunu söyledi. Yıllardır bir maket projenin bulunduğunu ama yıkılan yerlerin garip bir otopark düzenine geçtiğini anlatan profesör, “Durum içimizi acıtıyor. Aidiyet duygumuzu silmeye çalışıyorlar” dedi. Hiç kimseye, hiçbir açıklama yapılmadığını, öylece beklediklerini belirten profesör, şöyle konuştu: “Açıkçası ben hastanenin yerinde yenileneceğinden inananlardan değilim. İnşallah yanılırım. Bir emrivakiyle bizi başka bir yere transfer edebilirler. Hemen hepimiz benzer duygular içindeyiz. Her şeyi yıkıp hiçbir şey yapmadılar. Göstermelik rötuşlar, prefabrik binalarla estek köstek idare ediliyor. Umarım yanılırım ama sonun çok iyi olacağını zannetmiyorum.”
Tıp fakültesini kazanarak 47 yıl önce adımını atan öğretim üyesi, “Dört senedir bir çivi çakılmadı. Burası koca bir otoparka döndü. Yeni hastane bilhassa yapılmıyor. Kaybı düşünün. Günün birinde ‘işletemediniz, iflas ettiniz’ diyecekler” diyerek korkusunu dile getirdi.
‘Elde var hüzün’
Başka bir öğretim üyesi duygularını şöyle anlattı: “Yukarı tarafa hiç çıkmıyorum artık. Başımı kaldırmadan yürüyorum. Yürürken aklıma hep, Atilla İlhan’ın ‘Elde var hüzün’ dizesi geliyor. Eski mezun arkadaşlarıma, ‘Hiç gelmeyin, anılarınızdaki gibi hatırlayın’ diyorum.”
Klinikler geçici olarak taşındıkları yerlerde sıkışık bir şekilde öğrenci yetiştirmeye, hasta bakmaya devam ediyor. Hoca, “Mekan sorunumuz had safhada. Bu kadar yıldır inşaatın başlamaması bizi kaygılandırıyor” dedi. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi en yüksek puanlı öğrencilerin eğitim için tercih ettiği okulların başında geliyor. Hoca, “Cerrahpaşa’daki insan gücü Türkiye’de hiçbir yerde yok. Yılların deneyimi, birikimi var. Cerrahpaşa küllerinden yeniden doğar. Yeter ki ‘mevsim bahar olsun’.”
Gereksiz bir sürü şey yapılıyor!
Bir başka öğretim üyesi “Ağzımızı açsak laf ediyorlar. En son iki sene önce projeyle ilgili bilgi verildi. Bir sürü gereksiz şey yapılıyor. Ama gerekli olan ortada yok” dedi.
Başka bir profesör meslektaşlarına göre daha iyimser: “Bizim binamız da yıkıldı. Birçok arkadaşım ‘bunun sonu yok’ diyor. Erken emekli olanlar var. Biz kalanlar, binamız yapılacak biz de içine geçeceğiz diye bekliyoruz. Her şeyin planları, projeleri hazır. Ben olacağına inananlardanım. O yüzden direniyorum ve başka yere gitmedim. İnanarak devam etmezseniz son derece yıpratıcı bir şey.”