…
3- Hal bu iken, bırakın Kobani’ye dönük hareketsizliği, bir de “IŞİD ile PKK aynı şeydir”; “Ne var canım, Kobani’de sadece teröristler kaldı. Orada trajedi filan yok; iki terörist örgütün çatışması” var söylemi tutturur ve bu bakış açısıyla pozisyon alırsanız, vatandaşlarınızın en az beşte birini oluşturan koca bir halkın, içine “onur ve namus” dolmuş “barut fıçısı”na, bırakın kibrit çakmayı, “alev topu” fırlatmış olursunuz. Hele hele, doğru-yanlış, haklı-haksız da, IŞİD’i destek olmuş ve bir şekilde destek olmaya devam eden iktidar “şaibesi” üzerinizden kalkmamış iken…
Geçen hafta olanlar, bu nedenlerden ötürü oldu; bu nedenlerle ilgili olarak oldu. Doğru ve gerekli dersler çıkartılmaz ise, yakın gelecekte çok daha beteri olur. Olan-bitenden çıkartılacak olan dersler, “daha fazla Toma”, “dünyayı başlarına yıkmak”, “polisin ‘vur’ yetkisi”ni geliştirmek, “Tutuklama gerekçesi olarak ’kuvvetli şüphe’yi ‘makul şüphe’ ile değiştirmek” gibi dersler olamaz.
Değişik ülkelerin basını şu dönem Türkiye haberleri ve yorumlarından geçilmiyor. Türkiye’yi bilen, birçoğu Türkiye’ye sempatiyle yaklaşmış olan, bazıları şu anda Türkiye’nin içinde yazan kalemler, adeta söz birliği etmişçesine, ülkemizin tehlikeli mecralara sürüklenmekte olduğunu yazıyorlar.
Oldukça sık seyahat eden birisi olarak söylüyorum, dış dünyada Türkiye’nin geleceğine ilişkin endişe var. Oysa, birkaç yıl önce, aynı yerlerde, aynı insanlarda Türkiye’ye ilişkin hissiyat, bugün olanın 180 derecede zıddıydı. Bulunduğunuz mevkiler ve çevrenizdekiler, gerçeklerle bağınızı kopartmış olabilir.
O nedenle yazı ile sorayım: Türkiye’nin nereye sürüklendiğinin farkında mısınız Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan? Bu işten kimse kazançlı çıkamaz. Siz de…