ZEYNEP KARAARSLAN BAŞARAN
Cannes Film Festivali’nde, Alicia Vikander ve Jude Law’un başrollerini paylaştığı ‘Firebrand‘in (Meşale) prömiyerinde, film ekibi sekiz dakika boyunca ayakta alkışlanmış.
Brezilyalı yönetmen Karim Ainouz’un İngilizce olarak çektiği ilk film olan Firebrand, İngiltere Kralı 8. Henry’nin (Jude Law) altıncı ve son eşi Katherine Parr’ın hayatını anlatıyor. Bundan olsa gerek, alkışlar tüm ekibe olsa da, haberlerde başlıklar Katherine Parr’ı canlandıran Alicia Vikander’a yöneldi.
Altın Palmiye için yarışan filmler arasında, Nuri Bilge Ceylan’ın eseri Kuru Otlar Üstüne de var. Nuri Bilge Ceylan’ın filmi de gösteriminin ardından 11 dakika alkışlandı. Sex and the City dizisinin ana karakteri Carrie Bradshaw’un dediği gibi “merak etmeden duramıyorum,” filmlerin yeni başarı ölçütü kaç dakika alkışlandıkları mı?
Uğruna kilise kurduğu kadını giyotine yolladı
İngiltere Kralı 8. Henry pek çok filme ve kitaba konu olmuş bir figür. Tabii iktidar sahibi bir beyaz erkek olarak bu şaşırtıcı değil. 8. Henry iktidarın muktedir oldukları konusunda ‘level‘ atlamış bir kral: Karısından boşanıp sevdiği kadın Anne Boleyn’le evlenmek için ülkesinin Katolik kilisesiyle bağını koparıyor, İngiltere Kilisesi’ni kurup, kilisenin de başına geçiyor. Ama uğruna köprüleri yaktığı Anne Boleyn’den gönlü geçince, ‘kendisine erkek evlat veremeyen’ karısını giyotine yollamaktan da çekinmiyor.
Kraldan uzun yaşadı
Altıncı eşi Katherine Parr bu bakımdan gerçek bir ‘survivor.’ Katherine Parr, dönemdeki hemcinslerinin aksine iyi bir eğitim alıyor ve özellikle dine eğiliyor. İngiltere’nin Protestanlık yolunda ilerlemesine epey katkı veren saygın bir aydın. Üstelik 8. Henry’den uzun yaşıyor. Eğitimli bir kadının önünde 8. Henry de duramamış anlaşılan. Velhasıl, Firebrand (Meşale) filmi sırf bu azimli kadının hikayesini anlattığı için bile pozitif ayrımcılığı hak ediyor.