Millet İttifakı’nın bir bacağının eksik yürümesinin önüne geçen formülde Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlarının cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atanacağının açıklanması saray çevrelerinde anlamsız ve yanlış bir tepkiye neden oldu. Sarayın her şeyi bilen danışmanları hemen “Böyle bir şey anayasada yok” demeye başladılar. Bu tuhaf eleştirinin tek olumlu yanı, iktidar kanadının “anayasayı hatırlaması” oldu bana göre. Ama yanlış yerden hatırladıkları gibi kendi planlarının altında kalmış oldular.
Çünkü 2019 yerel seçimlerinde Erdoğan İBB için Binali Yıldırım’ı aday göstermişti. Yıldırım’ın seçilmesine garanti gözüyle bakan AKP yönetimi “İyi de Binali Yıldırım eski başbakan ve meclis başkanı sıfatıyla valinin emri altına mı girecek” telaşına kapılmıştı.
Buna anında çare bulmuşlardı. Binali Yıldırım seçildikten sonra (garanti ya) Erdoğan tarafından cumhurbaşkanlığı yardımcılığına atanacaktı. Böylelikle İstanbul’da “valinin altında kalma” protokolü aşılacaktı. Yani Yıldırım belediye başkanı değil cumhurbaşkanı yardımcısı muamelesi görecekti.
Saray danışmanları bunu unutmuşlar tabii şimdi kalkıp “Olmaz öyle şey” diyorlar. Kendi açılarından haklılar.
Çünkü 21 yıllık iktidar sonucu öyle bir güç zehirlenmesine uğradılar ki anayasayı da hukuku da kendilerinin dediğinin olması olarak yorumluyorlar.