İstanbul Büyükada’da 5 Temmuz 2017’deki bir atölye çalışması sırasında gözaltına alınan ve haklarında dava açılan insan hakları savunucularının yargılandığı davada savcı, esas hakkındaki mütalaasını bildirdi. İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, tutuksuz yargılanan sanıklar Taner Kılıç, Günal Kurşun, İlknur Üstün, Nalan Erkem ve Nejat Taştan katıldı.
İnsan hakları kurumlarında çalışan 11 kişi, Temmuz 2017’de İnsan Hakları Savunucularının Korunması ve Dijital Güvenliği toplantıya katıldığı gerekçesiyle ‘silahlı terör örgütüne üye olma’ ve ‘silahlı terör örgütüne yardım etmek’le suçlanmıştı.
DW Türkçe’nin haberine göre, savcı, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Onursal Başkanı Taner Kılıç için ‘Silahlı terör örgütüne üye olma’ suçundan, sanıklar Günal Kurşun, İdil Eser, Özlem Dalkıran, Nejat Taştan ve Veli Acu’nun ise ‘Silahlı terör örgütlerine yardım etme’ suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası istedi. Diğer beş sanığın ise ‘Silahlı terör örgütlerine yardım etme suçundan kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraati’ talep edildi. Beraati istenen beş sanık arasında Alman insan hakları savunucusu Peter Steudtner de bulunuyor.
Mütalaada ayrıca tüm sanıklar hakkında ‘Uluslararası Casusluk ve Terörizmin Finansmanı’ suçlarından yürütülen soruşturma sonucunda, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği de yer aldı.
Mahkeme, sanık ve avukatlara esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma yapmaları için süre verdi. Duruşma, kararın da verilmesinin beklendiği 19 Şubat tarihine ertelendi.
Af Örgütü’nden, Almanya’ya harekete geçme çağrısı
Almanya Af Örgütü Genel Sekreteri Markus N. Beeko ise Alman hükümetine harekete geçme çağrısı yaptı. Beeko insan hakları savunucularının yargılandığı davanın “Türk hükümetinin adalet sistemini kendi çıkarları için kullanmaya devam ettiğini açıkça ortaya koyduğunu” savunarak, yıllardır süren soruşturmalara karşılık Taner Kılıç hakkındaki “temelsiz terör suçlamalarını destekleyecek hiçbir delil olmadığını” da vurguladı. Beeko Türkiye’deki insan hakları savunucuları ve gazetecilere yönelik baskılara “Alman firmalarının ekonomik çıkarları veya AB-Türkiye anlaşmaları için göz yumulamayacağını” ifade etti.
Davada yargılanan Alman insan hakları savunucusu Peter Steudtner ise Türk adaletinde yaşanan “hukuki ve siyasi haksız suçlamaların hedefinin açıkça Türk ve uluslararası sivil toplumu sindirme amacı güttüğünü” söyledi.