ZEYNEP GÜVEN ÜNLÜ
@zeynepguvenunlu
Savaşın, felaketin, toplumsal çöküşün içindeki ‘insan’ı iğneyle kuyu kazar gibi bulup çıkarıyor. Nobel ödüllü kalemini kendi hikayeleri yerine, başkalarının sesi için kullanıyor. Devletlerin değil ‘duyguların ve ruhun tarihi’ni yazıyor. Şimdi Belaruslu gazeteci-yazar Svetlana Aleksiyeviç’i okumanın tam zamanı.
Bugün, ben hiç bir şey söylemesem de olur, hatta daha bile iyi olur. Sözü Svetlana Aleksiyeviç’e bırakmalı. Mesela, 2015’te Nobel Edebiyat Ödülü’nü alırken yaptığı konuşmayı Nigar Hacızade’nin çevirisinden okumalı.
“Kaybedilmiş Bir Savaş Üzerine” başlıklı konuşmasına “Sevgili dostlar” diye başlıyor yazar: “Bu kürsüde tek başıma durmuyorum. Etrafımda sesler var, yüzlerce ses… Sesler her zaman benimle, çocukluğumdan beri…”

Ukraynalı bir anneyle Beyaz Rus babanın kızı Svetlana Aleksiyeviç. 1948 yılında Ukrayna’da doğuyor, çocukluğu Belarus’ta geçiyor. 1972 yılında Belarus Devlet Üniversitesi Gazetecilik Bölümü’nden mezun olduktan sonra bazı yerel gazetelerde çalışıyor, ardından başkent Minsk’te yayınlanan Neman adlı edebiyat dergisi için muhabirliğe başlıyor. Edebiyatın gücünü kattığı gerçek insan hikayelerinin temelini işte böyle atıyor.
Kendine ‘yazan’ değil ‘dinleyen’ demeyi daha uygun bulduğunu yine Nobel ödül konuşmasından öğreniyoruz: “Flaubert, kendisi için ‘kalem-insan’ demiş. Ben de kendim için ‘kulak-insan’ diyebilirim. Sokakta yürüdüğüm zaman, kulağıma bir takım kelimeler, sözler, nidalar çalındığında, hep şunu düşünüyorum: Zamanla ne kadar çok roman, iz bile bırakmadan kayboluyor. Karanlığa karışıyor.”
Aleksiyeviç, kalemini felaketlerin içinden geçen insanlar için kullanmış. İkinci Dünya Savaşı, Sovyet-Afgan Savaşı, Çernobil Faciası, Sovyetler Birliği’nin dağılması gibi dramatik olaylara tanıklık etmiş kişileri uzun uzun dinlemiş, yalnızca yaşadıklarını değil duygularını da ustalıkla anlatmış.
Uydurma medyanın ötesi
Yazdıkları sebebiyle hakkında yasal kovuşturma başlatılan, 2000 yılında Belarus’u terk edip 10 yıl boyunca Avrupa’da siyasi sürgün olarak yaşayan ve nihayet 2011’de ülkesine, Minsk’e geri dönen Svetlana Aleksiyeviç, uzun yıllardır yazsa da çoğu kitabı 2015’te aldığı Nobel ödülünden sonra Türkçe’ye çevrilmiş:
Bir Nükleer Felaketin Sözlü Tarihi – Çernobil’den Sesler, Nazi İşgalinde Sovyet Kadınlar, İkinci El Zaman – Kızıl İnsanın Sonu, Kadın Yok Savaşın Yüzünde, Çernobil Duası – Geleceğin Tarihi, Çinko Çocuklar, Son Tanklar – Çocukluğa Aykırı Yüz Öykü.

Yazar, ‘İkinci El Zaman – Kızıl İnsanın Sonu’ kitabında Sovyetler Birliği’nin dağılışı ve yeni bir Rusya’nın ortaya çıkışını anlatıyor. Aleksiyeviç’in 1991 – 2012 arasında yaptığı röportajların temelinde yükselen kitap, arka kapaktan alıntıyla “bizleri propagandanın ve uydurma medya anlatımlarının ötesine taşıyor.”
Bugün olup biteni anlamak, biraz da Sovyet insanını anlamaktan geçiyorsa onu layığıyla anlatıyor Svetlana Aleksiyeviç. ‘İkinci El Zaman’ın ilk sayfasında şöyle diyor: “Sovyet dönemiyle vedalaşıyoruz. Hayatımızın o kısmıyla. Sosyalist dramın bütün katılımcılarına dürüstçe kulak vermeye çalışacağım.
Komünizmin delice bir planı vardı – ‘eski’ insanı, antika olmuş Adem’i yeniden yapmak. Ve bunu yaptı da… Belki bir tek onu yaptı. Yetmiş küsur yılda Marksizm-Komünizm laboratuvarında ayrı bir insan tipi ortaya çıkardılar: homo sovyeticus. Bunun trajik bir karakter olduğuna inanıyor bazısı, bazısı da ona ‘sovkom’ (Sovyet komünisti) diyor. Sanırım bu insanı tanıyorum, çok iyi tanıyorum, onunla yan yana sırt sırta yaşadım yıllarca. O – benim. Benim tanıdıklarım, arkadaşlarım, annem babam.”

Şimdi yine güç zamanı
Nobel konuşmasını ise “Cesaretimi toplayıp söyleyeceğim” diyerek bitiriyor yazar, hazmetmenin kolay olmadığı şu sözlerle:
“90’lı yıllarda elimize geçen şansı kaçırdık. Ülkemiz nasıl olmalı, güçlü mü, yoksa insanlarına layık mı sorusu önümüze geldiğinde, birinci şıkkı seçtik: Güçlü olmalı. Şimdi yine güç zamanı. Ruslar Ukraynalılarla, kardeşleriyle savaşıyor – benim babam Belaruslu, annem Ukraynalı, bir sürü başka insanın da böyle… Rus uçakları Suriye’yi bombalıyor…
Umut devri yerini, korku devrine bıraktı. Zaman geriye döndü. İkinci el, kullanılmış bir zamanı yaşıyoruz.
Kızıl İnsan’ın tarihini yazıp bitirdim mi şimdi, emin değilim.
Benim üç evim var. Belarus, toprağım, babamın vatanı, bütün ömrümü geçirdiğim yer. Ukrayna, annemin vatanı, doğduğum yer. Ve büyük Rus medeniyeti, kendimi onsuz hayal edemediğim… Benim için hepsi değerli. Sevgiden söz etmek ise, bizim çağımızda zor.”
Eylül Görmüş, Kafa TV’de yaptığı kitap programı Nereden Başlamalı’da Svetlana Aleksiyeviç’e yer vermişti.