ELİF KEY
Michael Breach. New York’ta yaşayan bir sanatçı. Çalışma alanı biraz köpüklü, çokca sıcak, espressosu koyu, sütü bol. Çünkü o capuccinoların köpüğüne insan portreleri çiziyor. New York’ta ondan bir tane daha yok, yavaş yavaş taklitleri türemeye başlasa da o bu şehrin tek kahve sanatçısı.
Breach’in hikayesi yıllar evvel gece vardiyasında bir otelde çalışırken başlıyor. ‘Hiç kimsenin kahve istemediği saatler, gecenin körü, otelin barında bir başına dururken köpüklere portreler çiziyordum, bir kahve bir de kürdan yeterliydi’ diye anlatıyor. Aslında gitarist olmak istediği için Manhattan’da bir otelin barında para biriktirmeye çalışan, New York’ta her köşede rastlayacağınız türden bir hikayesi var.
Bunları anlatırken bir yandan da hızlı hareketlerle çizeceği portre için bol köpüklü bir capuccino hazırlığı içinde! Köpüğün çok sıcak olması gerektiğini anlatıyor, çünkü bu sayede çizdiği portreler uzun süre kahve fincanının tepesinde dayanıyor!
Kimi çizeceğinden haberi yok henüz. Anlatacağım. Buluştuğumuz yer Brooklyn’de bir mahalle kahvesi, şansımıza o gün sakin günlerinden birini yaşıyor. Kafenin sahipleri, Michael, Michael’ın arkadaşı Luke ve ben elimizde Gezi’de kaybettiklerimizin fotoğraflarıyla oturuyoruz. Ben aslında bütün bu hikayeyi anlatırken ne kadar utandığımı ve üzüldüğümü, ama derdimin Berkin için ‘Ölmüştür ve geçmiştir’ denemeyeceğini, bu hikayeyi Breach’in dünyanın dört bir yanından takip eden insanların öğrenmesini istediğimi aktarıyorum.
Birbirini ilk kez tanıyan insanlar olarak yapacağımız ilk şey hal hatır sormak ve New York’ta havaların da bir türlü düzelmediği olacakken, ben karşımda hüngür hüngür ağlayan insanları teselli etmeye çalışıyorum. Mendiller geliyor, sular gidiyor. Sakinleşiyoruz.
Michael Breach, Berkin’in fotoğraflarını koyup, kahvenin üstüne portresini çizmeden önce bir şey söylemek istiyorum diye duruyor: ‘Bu kadar yakışıklı bir çocuk, bu kadar güzel bir çocuk öldürüldüyse ben ancak çok utandığımı söyleyebilirim.’ En güzel kahve köpüğü az yağlı sütle olurmuş. Bir tas sıcak süt, bir kürdan.
Sonra önce gözlerinden başlıyor çizmeye. İfadesi ne kadar da Miles Davis’e benziyor diyerek uzun uzun Berkin Elvan’ın fotoğraflarına bakıyor. Biraz daha süt, biraz daha capuccino. Michael Breach, yaptığı portreyi beğenmiyor. ‘Bir tane daha yapacağım, gülüyor olması lazım, baksana resimde gülüyor!’ Bir tane daha yapıyor. Berkin’in portresi bize bir kahve fincanından bakıp gülümsüyor. Merak edenler için söyleyeyim, kimse oturup afiyetle üzerinde Berkin’in yüzünün yer aldığı kahveyi içmiyor. Köpük kendi kendine bir süre sonra yok olurmuş, Berkin’inki dakikalarca duruyor. Kahve köpüğü de ‘Öldü ama geçmedi’ diyor.
Michael Breach kimdir?
Amerikalı kahve sanatçısı. Instagram’da ‘baristart’ isimli kullanıcı hesabında bulmanız mümkün. Hayatını kahvelerin üzerine portre çizerek kazanıyor. Ama şöyle değil; Michael Breach’i sabahtan akşama kadar bir kafede oturmuş resim çizerken bulamazsınız. Websitesi (baristart.com) üzerinden kendisini büyük partilere ya da hayır organizasyonunuza davet ederseniz geliyor. Bunlar arasında Victoria Beckham’ın kanserli hastalar yararına ya da Jimmy Fallon’ın hayranları için yaptığı tarzda organizasyonlar yer alıyor. Londra’da Nespresso kullananlardan şanslı olanların da portrelerini yine Michael Breach çizmiş. Bir kahvenin bütün ırkların üzerine çıktığını düşünen Michael Breach, 30 yaşında ve Brooklyn’de yaşıyor.
