Anneyle özdeşleşen sıfatları düşününce ortaya çıkan resim bütünüyle netleşiyor. Anne fedakâr, gönüllü, anne hamarat, ilgili, uysal, edepli, dirayetli ve daha niceleri… Bir de olmazları var tabii; annenin yapamayacakları, olmazları. Gardırobundan cinselliğine kadar hakim kodlarla hapsedilmeye, sınırlandırılmaya çalışılan kimlikleri, hakları ve seçimleri.
Kadın, bir taraftan annelik adı altında idealize edilmiş ucu arşı alada toplumsal değerler merdivenini tırmanmaya çalışırken, diğer yanda, gönüllü çocuksuzluğu seçenler için yol çok daha zorlu. Hamileliğini sonlandırmak, kürtaj hakkını kullanmak isteyen kadınlar içinse adeta fiziksel ve psikolojik bir işkence.
Misal, kadınlara “kürtaj öncesi fetüsün kalp atışlarını dinletme” yasası 2022’den beri aşırı sağcı vekillerin desteğiyle Macaristan’da yürürlükte.
Bizde kağıt üstünde yasal değil, ancak sağlık kuruluşlarında örtülü devlet politikası olarak bu uygulama sürdürülmekte.
Polonya’daysa kadınlar 2016’dan beri kürtaj yasağı yasasına karşı mücadele veriyor. Ülkede kürtaj fiilen 2021’de yasaklandı. 2023 verileriyle, Amerika Birleşik Devletleri’nin 50 eyaletinden 24’ünde kürtaj yasak ya da çok kısıtlı şartlarda mümkün bir seçenek.
Türkiye’de ise 1983’ten beri kürtaj yasal, elbette işlem için kanuni süreyi geçirme, işlem randevusunu geciktirme/vermeme ve telkinle vazgeçirme gibi uygulanan kısıtlayıcı/zorlayıcı/engelleyici yöntemleri saymazsak. Bunun anlamı, ülkede fiili kürtajın yasak olması, yani eyalet olmasa da kürtaj için hastane hastane gezmek ve hak mücadelesi vermek zorunlu.
Günün anlam ve önemine dönersek, eşitlikçi toplumsal cinsiyet politikalarının yetersiz kaldığı, anneyi ayaklarının altını öperek kutsarken anneliğe sığınarak kadının hayatını her alanda güçleştiren hatta hayatını alan ve soyu babaya temelleyen patriyarkal bir toplumda, anne olmayı tercih etmiş ve etmemiş her kadın her gün cesaretinden ötürü kutlanmayı hak ediyordur mutlaka.