MERT YILDIZ
mertyldz@gmail.com / Twitter: @my2048
Hani siyaset bilimciler hep demokrasinin seçimden ibaret olmadığından, bağımsız kurumların öneminden bahseder ya… Genelde bu kavramlar havada kalır. Halka anlatmakta zorlanırız. Nedir bağımsız kurum, ne işe yarar, bana ne hayrı var?
Cuma günü üç ülkede yaşananlar bağımsız kurumların önemini çok açık bir şekilde gözler önüne seriyor.
Türkiye: Dolar gene coştu, 2.40’ları da görecekmişiz
Erdoğan Afrika’ya gitmeden önce bir cuma günü Genç İşadamları Derneği’nde konuşma yaptı. ‘Ey Merkez Bankası’ diye Merkez Bankasına yüklenip faizleri indirmesini söyledi.
Her ay önceden belirlenen bir tarihte toplanan ve faizleri belirleyen Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) zaten faizleri indirecekti. Bunun sinyallerini vermişti. Erdoğan’ın söylemesine gerek yoktu. Ama MB faiz indirimini ölçülü bir şekilde yavaş yavaş yapacaktı ki dolar etkilenmesin. Erdoğan’ın konuşmasından dört gün sonra PPK beklendiği gibi toplandı ve faizleri yüzde 0.5 indirdi.
Buraya kadar her şey yolundaydı. Ama faiz indirimi Erdoğan’ı tatmin etmedi. Başdanışmanı Yiğit Bulut faiz indiriminden bir sonraki gün çıkıp indirimin en az yüzde 1 olması gerektiğini söyledi.
Bundan iki gün sonra bir basın toplantısında Merkez Bankası Başkanı Başçı enflasyon tahminlerinden bahsederken, “Salı günü Ocak ayı enflasyonu açıklanıyor eğer çok düşük gelirse acil bir toplantı koyar faizleri daha fazla indiririm” dedi.
İşte olan bundan sonra oldu. Piyasalar karıştı, dolar coştu.
Faiz beklerdi ama Erdoğan bekleyemezdi
Başkan Başçı neden durduk yere erken toplantı koyabileceğini söyleme gereğini hissetti? PPK zaten her ay toplanıyor. İki hafta bekleyemez miydi bu faiz indirilmek için?
Faiz beklerdi ama Erdoğan bekleyemezdi. Halbuki eğer baştan Erdoğan MB’nın işine karışmasa Başkan Başçı acil bir şekilde toplanıp faizi indireceğini söylemezdi. Bunu söylemeseydi dolar coşmazdı. Sonunda kendimiz yapıp kendimiz buluyoruz.
Rusya: İsimler ve yerler farklı ama hikaye aynı
Cuma günü Rusya Merkez Bankası faizleri yüzde 2 indirdi. Orada da Putin kurun değer kaybından ve yüksek faizlerden memnun değildi. Amerika’da MIT Üniversitesinden ekonomi doktoralı, başarılı para politikası başkanını kovdurdu, yerine kendi adamlarından bir tanesini koydurdu. Bir hafta sonra faizler ‘beklenmedik’ bir şekilde indirildi.
Rusya ile kişi başına düşen gelirimiz aynı.
Rusya’da enflasyon yüzde 11, bizde yüzde 9.
Rusya’da faizler yüzde 15’lerde, bizde yüzde 7.
Rusya’da büyüme yüzde 1, bizde yüzde 2.
Rusya’da kur geçen sene yüzde 100 değer kaybetti, Türkiye’de yüzde 30.
Polonya: Düşük faiz mi demiştiniz, yüzde 2 nasıl geliyor kulağa?
Bizimle aynı gelir seviyesinde bir ülke daha var. Polonya. Cuma günü pek çok gelişmekte olan ülkenin kurları değer kaybederken, Polonya’da pek bir olay yoktu. Çünkü oradaki kurumlar bağımsız çalışabiliyor.
Para Politikası Kurulu üyeleri o kadar bağımsızlar ki çıkıp istedikleri zaman istediklerini söylüyorlar. Siyasetçilerin para politikasıyla ilgili bir yorum yapması düşünülemez bile.
Polonya’da enflasyon yüzde 0.
Faizler yüzde 2.
Büyüme yüzde 3.5.
Kur sabit.
Kurumlar bağımsız olunca kendi çıkarlarını değil, ülkenin çıkarlarını koruyor. Ülkenin çıkarını koruyunca faiz ve enflasyon düşük, büyüme yüksek, kur sabit olabiliyor.
Bizim gibi emir yukarıdan gelince kurumlardaki bireyler kendi çıkarlarını gözetiyorlar. Başkan koltuğunu koruyor ama dolar tarihi rekorlar kırıyor…